𝓯𝓻𝓮𝓮

377 42 91
                                    

Kirishima Naomi'nin bu dünyadan göçmesi, kendisinin de gecenin bir yarısı söylediği gibi, tam olarak bir ay sonra gerçekleşti. Biraz dinlenmek istediğini dile getirmiş, ardından genellikle oturma odasında duran, sallanan sandalyesini bahçeye çıkarmasını istemişti Eijirou'dan. Altı yıl önce ölen eşinden kalan, en sevdiği koltukta, güneş ışığından olabildiğince yararlanmaya çalışıyormuş gibi kafasını arkasına yaslayarak, hiç olmadığı kadar huzurlu gözüktüğü bir şekilde uyuyakalmıştı; kimse bunun, Büyükanne'nin 62 yıllık hayatındaki en uzun uykusu olduğunu bilmiyordu.

İşin kötü tarafı, bunu öğrenen kişi Kirishima Eijirou'nun ta kendisiydi; akşam yemeği için büyükannesini uyandırmaya gitmişti ve ne kadar gürültülü şekilde seslenirse seslensin uyanmadığında göğsünün hareket etmediğini fark ederek kulağını yaşlı kadının kalbine yaslamıştı, bu sırada -tahmin edilebileceği gibi- gözlerinden yaşlar akıyordu.

Katsuki onu hıçkıra hıçkıra ağlarken buldu, çığlıklarını duyduğundan arka bahçeye koşmuştu. Çevredeki komşular gürültüden dolayı neler olduğuna bakmak için eve yaklaştı ve görülenler sayesinde acı olay, hızla tüm köye yayıldı. Yaşlı kadının cenazesine neredeyse herkes katılmış, Kirishima Naomi'nin bedeni bir sandal ile köyün yakınlarındaki derede son yolculuğuna uğurlanırken kimse yerinden ayrılmamıştı.

İnsanlar yavaş yavaş gitse de Kirishima Eijirou o derenin yanında kaldı, gözlerini çoktan kaybolan büyükannesinin bırakıldığı dereye diktiğinden omzuna dokunup baş sağlığı dileyenleri duymuyordu; dolayısıyla onlara geldikleri için teşekkür etme görevi Katsuki'ye kaldı. Kızıl saçlı oğlanın arkadaşları Eijirou ile kalsa da güneş batarken onların da evlerine dönmesi gerekmişti.

Sonuç olarak iki oğlan, gecenin geç bir saatine kadar o derenin yanında kaldılar. Önceki günlerin tamamen aksi şeklinde davranan hava dondurucu bir hale geldiğinde Katsuki, Eijirou'ya gitmeleri gerektiğini söyledi fakat kırmızı saçlı oğlanın hareket edecek hali yoktu; bir süredir titreyen bacaklarından belliydi. Katsuki onu sırtına alırken tek kelime etmedi, Eijirou da dereden uzaklaşırken sessiz kaldı fakat yaklaşık beş dakika sonra sarı saçlı oğlan omzunda bir ıslaklık hissetmeye başlamıştı.

Kirishima Eijirou, yarım saat süren yol boyunca ağladı. Kesik nefesleri sadece Katsuki'nin duyabileceği kadar gürültülüydü, ondan başka kimsenin duymasını istemiyormuş gibi ya da bağırmaktan sesi kısılmıştı.

Tüm gece boyunca kendi yatağında ağladı ve Katsuki de onunla birlikte kaldı, uyumadı. Eijirou'ya bir kez sıcak bir bitki çayı hazırladı ve bir kez de Büyükanne'nin özel karışımından yaptı, Katsuki o eve ilk geldiğinde içtiğinden. Tadı Büyükanne'nin yaptıklarından farksız olduğu için Eijirou'yu daha fazla hüzne boğmuştu, sarı saçlı çocuk bunun gerçekleşeceğini biliyordu fakat olması gereken de bu gibiydi.

Sabaha karşı ikisi de Eijirou'nun yatağında uyuyakaldı. Gözleri şişmişti, uyuyamadıklarından ve Eijirou için ise çoğunlukla canı çıkarcasına ağlamasından. Kimse onları ziyaret etmedi, iki oğlan öylece uyudu ve üzüntülerini zihinlerindeki karanlığa hapsetmeye çalıştılar.

Yorucuydu işte, ikisi de ölümüne yorgundu.

İlk hafta hiçbir şey düzelmedi. Artık sessizliğin hüküm sürdüğü evin geçmişine ait olan huzur, bir patlamayla dağılmıştı çevreye; toplamak imkansız gibiydi. Şişliği inmeyen gözler, tatlarını alamadıkları yemekler, aksayan ev işleri, sulanmayan çiçekler, kesilmeyen çimenler...

İkinci hafta daha da kötüleşti. Eijirou; büyükannesinin gerçekten de öldüğünü ve o dereden çıkıp gelmesinin imkansız olduğunu, bir daha asla ay çöreği yapamayacağını ya da torununa onu evden kovacağını söyleyemeyeceğini yeni yeni fark ediyor gibiydi -Katsuki için ise bu, sadece alışma süreciydi. Geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkan birinin arkasından duyulan özlem. Saudade. Dağınık saçlar, tanıdık tatlara sahip yemekler ve getirdikleri gözyaşları, gece kabusları, toplanan çamaşırlar, susuz çiçekler...

saudade》kiribakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin