1 :)

10 1 2
                                    

Gözüme giren güneş ışığıyla sinirle yerimden doğruldum. Dün geceki toplantıdan sonra yeni bir iş günü pekte cazip gelmiyordu. Mor-siyah saçlarımı sinirle karıştırdım. Sanırım tek mor saçlı patron bendim. Yada hisse sahibi. Her neyse. Ötüp duran telefonumu sonunda açmaya karar verince arayan kişinin yine iş ile ilgili arayacağını görmek büyük bir bıkkınlıktı.

"Efendim Minkyu?"

"Neredesin Soe?"

"Evdeyim ve farkındaysan sabah saat 08:00!"

"Soe, kalk ve hemen gel. Toplantı var. Unuttum deme sakın!"

"Ne toplantısı?"

"SSBC. Soe, sen iyi olduğuna eminmisin?"

" Bilmiyorum Minkyu. Dün geceden sonra..."

"Pekâlâ, bunu gelince konuşuruz."

Telefonu kapattım ve sinirle yorgan tekmeledim. Yataktan kalktıktan sonra banyoya adımladım. Sıkı bir duş aldıktan sonra dişlerimi fırçalayıp dolabın karşısına geçtim.

Kıyafet seçmen tam 20 dakika sürmüştü. Sonunda beyaz örgülü kazak, siyah keten kalem etek, siyah yarım çorap ve siyah botlarımla kombinimi tamamlamıştım. Gri gözlerimi ortaya çıkarması için rimel ve göz kalemi sürdüm. Saçlarımı salık bıraktım, zaten omzuma kadar geliyorlardı. Merdivenleri geç kalmanın heyecanıyla koşarak indim. Portmantodaki çantamı aldım. Telefonumu çantanın içine fırlattım ve paltomu askılıktan çıkararak kolumun altına sıkıştırdım.

"Min! Ben çıkıyorum."

"Peki efendim. Kaçta geleceksiniz?"

"Sen beni bekleme, biliyorsun belli bir saatim yok."

Tam kapıdan çıkacakken araba anahtarlarımın olmadığı aklıma geldi.

"Min, araba anahtarlarım nerede?"

"Portmanto, 5. Raf."

"Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum Min."

"Sağolun efendim. Bu arada kardeşiniz siz uyurken aradı. Tae bey tekrar ararsa ne diyeyim?"

"Şirkete gelmesini söyle."

"Peki efendim."

Kardeşim beni şirkette'de bulabilirdi. Müzik sektöründe çıkış yaptığından beri bana sık sık uğruyordu. İşimle evim arasındaki mesafe trafiksizdi. Seul'un en bilindik ve merkezi yerinde çalışıyordum. Ne ararsanız vardı. Giyimden, ev eşyasına, gıdadan, turizme. Ben şirketin genel kurucusuyum. Babam bu şirketin ikinci genel kurucusu dedem ilk kurucusuydu. Ölmeden önce yani. Babam emekliliğe ayrıldıktan sonra hisseler otomatik olarak abime geçmişti fakat o müzik tutkusunun peşinden gidince bana kalmıştı.

3 yıldır şirketin başındaydım ve işimi de seviyordum, ama bazen çok yorucu olabiliyordu. Telefonum çalınca kulaklığı telefona bağladım.

"Efendim Minkyu?"

"Soe neredesin? Ortaklar geldi."

Fısıldıyordu, demekki çok geç kalmıştım.

"Bana üç dakika ver, geldim."

Arabayı hızlı bir manevrayla park edip atlayarak indim. Anahtarı kapı personeline atıp koşturarak içeri girdim. Kartı okutmama gerek kalmamıştı çünkü personeller bu günkü toplantıyı biliyorlardı. Acelem olduğunuda.

Kendime Yeni Bir Ben LazımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin