Yavaş yavaş kapanmakta olan gözlerimi en sonunda kapatıp başımıda sıraya gömdüm. Hoca karşımda anlamadığım bir dilden yine ders anlatıyordu. Ve benimde bu gerizekalı beynimse ne anlamak istiyor ne de dinlemek istiyordu, sadece uyumak istiyoruz. Sırtımda montum sıcacık böyle kalarak uyumak istiyoruz.
Kapının tıklanmasıyla hoca "girin " diye seslendi. Kafamı kaldırdım hemen. Üzerimdeki montu çıkardım ve masamın üzerine koydum. Çantamı açıp içindeki sigarayı ve bantı çıkardım. Sınıfın kapısı açıldı ve içeriye müdürle iki hoca girdi. Bantı açıp uzunca kestim ve sigaraya tutturarak sıranın altındaki bölmenin en arkasının üstüne yapıştırmaya başladım.
"Herkes kalksın sırasından arama var!"
Son bantıda kestim ve yapıştırdım. Çantamda duran telefonumu da tek tuşla kapatıp sıramdam kalktım. Umarım telefon hemen kapanır.
Oturduğum sıradan ayağa kalkıp akıllı tahtanın karşısında dizili olan arkadaşların yanına geçtim. Hiç bir surat ifadesi takınmayarak kuşku uyandırmamaya çalıştım. Müdürle birlikte gelen bayan hocalar kız öğrencilerin çantalarını, erkek olan hocalar ise erkek öğrencilerin çantalarını kontrol ediyorlardı. Kız öğrencilerin çantalarının çoğundan makyaj malzemeleri çıkıyordu. Toplama kutusuna baktığımda sigaralar, makyajlar, çakmaklar ve maket bıçakları ile doluydu. Bir diğer kutuda ise açık olan telefonları toplama kutusuydu. Kırılmaması için dikkatle dizili yaklaşık otuz beş kırk civarı da telefonla doluydu. Vayy, ne zengin okulmuşuz. Makyajlar, telefonlar, çakmaklar...
Bayan hocalardan biri benim sırama gelmesiyle gözlerim anında korkuyla sırama kaydı. Kadın çantamın fermuarını açıp içini karıştırmaya başladı. Ön gözünden telefonu bulup çıkardı ve düğmesine bastı ve çantama geri koydu. Ohh, kapanmış hemen!
Çantamı düzeltip bıraktıktan sonra kafasını sıramın altına indirdi ve sonra tekrar kaldırdı. Gözleri bana kaydı ama sonra sıramdan uzaklaşıp diğer çantaları kontrol etmeye başladı. Bu neydi şimdi? Görmedi mi acaba? Yok canım, görseydi niye almasın. Görmedi, evet evet görmedi. Kafama takmayarak konuyu boşverdim ve rahatlamaya başladım, sonuçta sigara elden gitmedi.
Farketmeden tuttuğum nefesimi dikkat çekmemek için yavaş ve sessiz bir şekilde dışarı verdim. Bir süre sonra tüm çantalar kontrol edilip yakalanan eşyalar toplandıktan sonra hocalar dışarı çıkıp derse tekrar kaldığı yerden devam edildi.Kafamı tekrar sıraya gömdüm ve sevdiğim çocuğa gözlerimi odakladım. Vaktimi en iyi geçirebilcek tek insana odakladım. Yavaş yavaş sesler kaybolmaya başladı. O hariç tüm insanlar silindi. Özledim onu, hatta çok özledim. En baştan onu ben bile bile kendimden soğuttum, tam bir aptaldım. Ama anlayamadım sadece. Ben aşk nedir bilmeyen bir insandım, hiç yaşamamış, görmemiş, duymamış bir insandım. Bilmiyorum belki korktum, belki o zamanlar sevmiyordum... Ama sevmeyen bir insanın karnında kelebekler uçarmı, o yanına yaklaşınca eli ayağı birbirine dolaşıp sakarlaşır mı, ona yaklaşmak ister mi? Aptalmıydım ben? İlk kez limi tuttuğunda çok şaşırmıştım, bana dönüp gülümsemişti ama ben ise onu ittirdim ve bağırdım, beni dudağımdan öptüğünde ise sert bir tokat yemişti. Ama o öpücükten sonra tüm gece onu düşünmüştüm. Tüm hafta sonu hatta. Nereye baksam karşımdaydı. Sürekli o ve o an geliyordu aklıma. Ay, yıldız, romantik bir dizi, el ele tutuşan bir çift...
İlk beraber yemek yemeye gidişimiz, ilk elimden tutup yerden kaldırışı, ilk kez beni savunması... hiç birini de unutmadım ben sen peki unuttun mu?
Git ve sor ona. Bu düncelerini aynı şekilde onun yüzüne karşı dile getir.
Olmaz, yapamam.
Niye?
Yapamam işte. Aşığım ben ona, olmaz.
Gözlerimi yumdum ve dün geceki rüyamı düşündüm. Yine ayrıyız, yine onun peşinden koşuyorum. Ama her yanına gittiğimde acıyla çığlık atıyordu. Elini tuttuğum da eli yanıyordu. Yanağından öptüğümde yanağı yanıyordu. En sonunda artık benden korktuğu için beni her gördüğünde kaçmaya başlamıştı. Sanki ben bir canavarmışım gibi. Bir süre sonra yanımdaki herkes de kaçmaya başlamıştı. Bana herkes korkarak bakıyordu artık. Yanımdan her kim yok oluyorsa ona lanet olup sövüyordum. Yine bir oğlan çıkmıştı karşıma o da benden korkarak geri geri yürümeye başlamıştı. Ona "Niye kaçıyorsun benden?" diye sordum ama yanıt vermedi. "Gitme dur. İğrenç mi görünüyorum, kokuyormuyum, sana zarar verceğimi mi düşünüyorsun? ". Ona bir sürü soru sormama rağmen yine de bana yanıt vermedi. Benden çok uzaklaşmaya başladığında artık bağırmaya başladım. "Niye kaçıyorsunuz ya! Niye? Dur! Gitme! Bana cevap vermelisin! ". Dizlerimin üzerine yere düşüp ağlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize İstiyorum
Teen FictionBır kızın hayallerini tuttuğu, düşüncelerini yazdığı, geçirdiği korkunç, mutlu, utanç verici anılarını yazdığı bir günlüğü vardır. O defterini yazarken bende geçirdiği günlerini bir yandan deftere yazıyorum. Berbat, sıkıcı bulduğu hayatını anlatıyor...