''Merhaba bebeğim.''
Jarad'ın dolgun dudakları içten bir gülümsemeyle iki yana kıvrılırken, istemsizce bende gülümsemiştim. Onun güzel gülümsemesi ve yüzüne vuran güneş ışığı bir yunan tanrısına bakıyor gibi hissetmeme yol açmış, bu düşünce kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Onu çok özlemiştim ve artık buraya gelmesini istiyordum.
''Merhaba babacık seni özledik.''
Hasretle ancak bir o kadar imayla konuştuğumda kucağımda masum bir ifadeyle telefonun ekranına bakan kızımın bileğini tuttum. Bileğini kaldırıp kendi yapıyormuş gibi babasına el salladım. Babası ona telefonun ekranından gülümsediğinde, bebeğimizin dolgun dudaklarında bir tebessüm belirdi. Gerçekten henüz birkaç aylık olmasına rağmen babasına olan aşkı beni hayrete düşürüyordu. Kalbim onların gülümsemesini kaldıramayacak kadar hızlı atmaya başlamıştı, tanrım ölecektim.
''Bende sizi özledim ama kısa bir zaman sonra yanınızdayım.''
Kendinden emin bir tonla konuştuğunda dudaklarımı ısırdım. Konuşmaya devam edecektim ki gelen motor sesi ve ekranın ara sıra sarsılması kaşlarımı çatmama yol açtı. En nefret ettiğim şey araba kullanırken telefonla uğraşmasıydı ve o şu an bunu yapıyordu. Kaşlarımı çatıp merakla sordum.
''Jarad sen araba mı kullanıyorsun?''
''Evet güzelim.''
Sızlandım.
''Tanrı aşkına lütfen kapat şu aramayı ve yola odaklan.''
''Sakin ol annecik yol boş ve ben gayet dikkatli bir sürücüyüm.''
İçime düşen sıkıntıyla omuz silktim ve onu izlemeye koyuldum. Jarad çok inatçıydı ve bu aramayı sonlandırmam birkaç gün küs kalmamıza yol açabilirdi. Onunla küs kalmak dünya üzerinde isteyeceğim son şey bile değildi, gerçekten.
''Siz nasılsınız, bir ihtiyacınız var mı?''
''Biz iyiyiz sadece seni özledik ve tek ihtiyacımız sensin.''
''Bebeğim şu toplantılardan kurtulur kurtulmaz geleceğim, biraz daha dayanın.''
''Biliyorum ama bu daha ne kadar böyle devam edecek Jarad. Bütün şehir dışı gezilerine sen gidiyorsun yani buna bir dur demek lazım, değil mi?''
''Oraya geldiğimde yöneticilerden biriyle konuşacağım, söz veriyorum.''
''Konuşmazsan eğer seni yatağa almayı düşünmüyorum.''
''Siktir.''
Gözlerini kocaman açıp bana dehşete düşmüş gibi baktığında kahkaha atmamak için kendimi tuttum. Bir kaşım havaya kalkmış ona ciddi bir ifadeyle bakarken dudaklarını yalayıp ara sıra bana bakarak devam etti.
''Beni kendinden mahrum bırakamazsın Kylie.''
''Bırakabileceğimi o kadar iyi biliyorsun ki zorlama istersen.''
''Dinle.''
Birkaç saniye sonra muhtemelen kırmızı ışığa denk geldiği için durdu ve dikkatini bana verdi.