8 nefes almaya ihtiyacım var, yardım eder misin?

193 24 8
                                    

chay tüm güzelliği ile karşımda dururken, ben hiç bir şey yapamıyordum. sadece güzel yüzünün çok özlediğim tüm detaylarını inceledim. o da beni inceliyordu. uzun uzun bakıyordu. nefesimi çekip almak ister gibi. başarıyordu da. nefesim tükeniyordu. kalbim parçalandığı yerlerden çok kuvvetli olmasa da tekrar birleşiyordu. onu görünce tüm kırgınlıklarım, kızgınlıklarım geçiyordu. kendimi en güçlü hissediyordum ve en mutlu. ama yine de yaşananlar çıkmıyordu aklımdan. yüzüne bakmaya hakkım olduğunu düşünmüyordum. alıkoyamıyordum da kendimi.

muhtemelen gitmek isteyecek dedim kendi kendime. neden kalıp benimle film izlesin ki? gitmedi. yemin ederim gitmedi. tam yanıma oturdu. kokusunu hissedebileceğim kadar yakınıma oturdu. gözlerim bulanıklaşıyordu ama şu an değil. bu anın gerçekliğine şahit olmam gerek. şu an ağlamanın hiç sırası değildi.

bir anda salonun ışıkları kapanırken bir kadın sesi filmin başladığına dair kısa cümleler kurdu. önüme dönmem gerekiyordu. ama o yanımdayken bir saniye bile ona bakmadan geçsin istemiyordum. bir saniye bile onun güzelliğinden mahrum kalmak istemiyordum. kalbim kendisini koruyan kemiklere aldırış etmeden hızlı hızlı çarpıyordu. engel olamıyordum. chay ellerini kucağında birleştirip filmi izlemeye başladı. mecburiyetten ben de filme döndüm.

bir keresinde filme geldiğimizde bana 'birinin omzuna kafasını koymadan film izleyemediğini bu yüzden hiç tek başına film izlemediğini' söylediği geldi aklıma. o zaman buna gülmüştüm. tabii ki bana yaslanarak izlemesi hoşuma gidiyordu ama yine de ne garip bir alışkanlık diye düşünmüştüm. şu an minnettardım böyle bir alışkanlığı olduğu için ama yapmamasından korkuyordum. hatta gitmesinden de korkuyordum ve ben genelde korkularıyla sınanan biriyimdir. yüzüme çarpan gerçek beni rahatsız ederken chay birden bana döndü.

"içmek ister misin?"

sesini duymamla bir anda afallayıp boş boş suratına baktım. elindeki kola kutusunu ikimizin de görüş açısına sokup, sorusunu yineledi.

"kola almıştım, içmek ister misin?"

"olur."

kutuyu bana uzattı. parmak uçları parmak uçlarıma değince nefesim kesilecekmiş gibi hissettim. fark ettim de bu çocuğun her hareketi benim nefesimi ya da kalp atışımı kesiyordu. neden bu kadar fazla fiziksel tepki gösteriyordum? neden bende bu kadar büyük etki bırakıyordu? üstelik onun umrunda bile değildim. acaba büyüledi mi beni? zaten büyülü bir güzelliği var, buna hiç gerek yoktu ki. yeniden chay'in sesini duydum.

"bir şey mi söylemek istiyorsun?"

salak gibi dakikalardır yüzüne bakıyordum. of cidden nasıl açıklayacaktım acaba bu rezilliği?!

"burada karşılaşmamız tesadüf mü? fenix gelecekti aslında benimle."

cidden bu muydu yani sorduğum soru? tamam merak ediyordum ama bunu mu sordum?

"muhtemelen mark ve fenix'in işi ama beni bu kısım hiç ilgilendirmiyor. bu anın tadını çıkaracağım, sen de öyle yap."

pardon? anın tadını çıkarmak mı? hayır yanlış falan duymuş olmam gerekiyor, kesinlikle yanlış duymuş olmam gerekiyordu.

"öyle yapacağım."

önüne dönen chay sessizce kurduğum cümleye bana bakmadan ufacık bir gülümseme sundu. ya da benim bilincim bana oyun oynuyordu. sanırım deliriyordum. önüme döndüm ve filmi izlemeye başladım.

~

filmin sonlarına yakın yeterince yoruldum. bana iyi gelen kokusu aynı zamanda beni yoruyordu. hâlâ yanımda oluşuysa bana sadece yarım asırda oluşacak bir mucizeye şahit oluyormuş gibi hissettiriyordu. chay filmden fazla etkilenmiş, gözleri dolu dolu izlemeye devam ediyordu. göz kenarları, burnu, tüm yüzü kızarmıştı. güzelliği başımı döndürürken dudaklarının yüzüme bu kadar yakın olması beni zorluyordu. ağladığı için kızaran dudakları beni fazlasıyla zorluyordu.

filme odaklanmaya çalıştım. yapamadım. onu izlemeye karar verdim. fark edeceğini sanmıyorum zaten. güzel yüzünün her zerresini özenle izlerken sol gözünden minik bir yıldız düştü. ellerim aniden yüzüne doğru uzandı. bir an tereddüt ettim ama sonra bir daha asla yapma cesareti bulamayacağım şeyi yaptım. yıldızın kara deliğe düşmesine engel olup, yeni galaksilere emanet etim onu. parmağım tenini hissederken fısıltıyla konuştum.

"ağlıyorsun, ağlama."

"ağlamıyorum."

"ağlıyorsun chay, yapma."

"kim- "

yüzünü bana döndü ve cümlesini yarım bıraktı. yüzüme baktı, gözlerime baktı, gözlerini kaçırdı.

"sen de ağlıyorsun, neden?"

"bu sahne hoşuma gitti."

hoşuma gidiyorsun ve ben senin güzelliğine ağlıyorum sevgilim.

"anladım."

chay yine filme döndü. ben de öyle ama sürekli gözlerini kaşıdığı için dikkatimi filme veremiyordum. uykusu geliyordu biliyordum. uykusu fazlasıyla geliyordu. buraya kadarmış dedim. buraya kadarmış işte, evine dönecek. üstelik film henüz bitmeden. sinirlendim çünkü yanımda kalmasını istiyordum. ama o gidecek bunu da iyi biliyordum. gerçi gözleri hassas olduğundan gitmesi en iyisi ama..

chay ayağa kalktı. gittiğini görmek istemiyordum. görmedim de. ceketini çıkardı. yan koltuğa koydu. tekrar yerine oturdu. fazla uykulu sesiyle tek cümle mırıldandı.

"nefes almaya ihtiyacım var, yardım eder misin?"

yüzüne baktım. çünkü cidden hiçbir şey anlamıyordum. yavaşça yaklaştı. sanki aradan hiç vakit geçmemiş gibi, eskiden olduğu gibi başını usulca boynuma gömdü. kendince rahat bir pozisyon aradı, buldu ve uyumaya başladı. teni tenime değerken, saçları yanaklarıma batıyordu. nefes alamıyordum. tutabildiğim son ana kadar tuttum nefesimi. rahatsız olup gitmesinden korktum. sonra yavaşça bıraktım nefesimi. bir ömür nefes olabilecek ama aynı zamanda tüm nefesimi çekip alacak kadar kuvvetli kokusunu içime çektim. huzur kelimesi dünyamda karşılık buldu. başımı saçlarına doğru yasladım. chay biraz kıpırdandı. nefesi boynuma gelecek şekilde kafası için yine uygun bir yer belirledi. sonra uykulu sesiyle belli belirsiz mırıldandı ama kalbim o sese o kadar yakından şahit oldu ki ne dediğini anlamamam imkansızlaştı.

"sözler az kalır, çaresiz kalır
gözler anlatır, aşkı gözler anlatır."

iyi miyim değilim ama ben de eğer o yıldızlara dokunsam iyileşeceğim biliyorum, umarım hepimiz bir gün o yıldızlara dokunabiliriz, kendinize çok iyi bakın <3

crooked love in a straight line downHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin