Baekhyun artık sürekli olarak Chan'ı izlemeye gidiyordu. Bulunduğu depresif halden de çıkmıştı. Sehun da en az Baekhyun kadar mutluydu. Ama şöyle bir sorun vardı. Baekhyun her Taeyeon'un mezarına gittiğinde kalbi sızlıyordu. Ona ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Bu konuyu Sehun ile paylaştığında ise Sehun ömür boyu onun acısıyla ve sevgisiyle yaşayamayacağını yeni biriyle ilişki yaşamanın kötü birşey olmadığını Taeyeon'a saygısını yitirmediği sürece sorun olmadığını söyledi. Baekhyun rahatlamış bir şekilde gülümsedi ve saatine baktı. 10 dakika sonra çıkacaktı. Kalktı ve hazırlanmaya başladı.
Chan'ın yanına gittinde gitarını topladığını gördü. Saat erkendi . Yanına yaklaşıp neden gittiğini sordu. Chan ise bu gün pek keyfinin olmadığını söyledi. Baekhyun masumca gülümsedi. Baekhyun gülümseyince Chan da gülümsedi. Baekhyun dudağını ısırdı söylemeye karar verdi ki yanakları elma kırmızısına döndü. Chan Baekhyun'un yüzünü avcunun içine aldı ve iyi olup olmadığını sordu. Baekhyun usulca başını salladı Birkaç dakika geçince kendine gelen Baekhyun cümlelerin tamamı devrik de olsa ondan hoşlandığını söyleyebilmişti. Korktuğu cevabı almadığı için Tanrı'ya şükretti ve kollarını Chan'ın boynuna doladı. Her ikisi de fazlaca huzurlu ve mutlulardı.
Çok beklenmedik bişey geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No tears left to cry / Chanbaek
أدب الهواةBaekhyun nişanlısı Taeyeon'un ölümünden sonra depresyona girmişti. Bir gün yolda giderken Chan Taeyon'un en sevdiği şarkıyı elindeki gitarla çalıyordu. Baek dinledi...
