Jisoo
"HAYIR ONU SEVMİYORUM" diyerek bağırıyordum.
"Aynen jisoo o yüzden tam 5 dakika önce fotoğrafına bakıp bakıp iç geçiriyorsun ve asla dün gece taehyung beni al diye bağırmadın" Dedi lisa.
"Ah seviyormuşum"
O sırada yanımıza rose geldi.
"Kızlar bir şey diyeceğim" Dedi rose
"Dökül"
"Biz yani jimin ve ben bugün buluşacağız ama ben bizimkilerde gelsin dedim o da kabul etti ama yanında taehyung, jungkook ve yoongiyi getirecekmiş"
"Ne asla gelmem ben" Dedi lisa geri çekilip.
"Hadi ama beni yalnız bırakmayın"
"Of rose of bizi niye araya katıyorsunuz ki ikiniz buluşsaydınız keşke"
"Ya bilmiyorum aniden oldu zaten"
"Tamam ya jennie'ye haber verin bari"
"Tamam ben haber veririm" Dedi ve hızla sınıftan çıktı.
Dersler ilk defa bu kadar hızlı geçmişti ardından hemen eve gittim ve dışarıya çıkmak için birşeyler bakındım.
Siyah şortumu ve üstüne karnımı biraz açıkta bırakacak şekilde siyah gömleğimi bağladım ve beyaz ayakkabılarımı da giyip kızlara haber verdim.
"Alo Lisa hazır mısınız?"
"Evet geliyoruz yanına birazdan"
"Tamam bekliyorum"
Çok zaman geçmeden gelmişlerdi ve beraber kafeye doğru ilerledik.
İçeri girdiğimizde hepsi telefonu ile ilgileniyorlardı yanlarına yaklaştığımızda kafalarını kaldırdılar ve hoşgeldin dediler.
Kızlar hemen oturmuştu ve ben ayakta kalmıştım tek boş yer Taehyung'un yanı ve tekli koltuk kalmıştı gittim ve tekli koltuğa oturdum.
"Ee sohbetinize de doyum olmuyor" Dedi jungkook.
"Sıkıldım ben" Diyerek mızmızlandı Lisa.
"Daha yeni geldin Lisa" Dedi jungkook.
Lisa omuz silkti ve telefonuyla oynamaya başladı.
Diğerleri de sohbete başlamıştı fakat bir çift gözü hep üzerimde hissediyordum.
Lavaboya gitmek için izin aldım ve lavaboya gittim.
Neden bana öyle bakıyordu ki?
Lavabodan çıktığımda biriyle çarpıştım tam özür dilemek için kafamı kaldıracaktım ki bu kişinin taehyung olduğunu gördüm.
"Konuşmamız lazım"
"Ne hakkında"
"Şimdi sen kızlara acil bir şey olduğunu gitmen gerektiğini diyeceksin bende bir yolunu bulup geleceğim gerçekten anlatmam gereken şeyler var"
"Peki"
Kızların yanına gittim ve işimin çıktığını söyledim ve oradan ayrıldım göl kenarında taehyung'u beklemeye başladım.
Yaklaşık yarım saat sonra yanıma geldi.
"Evet ne diyecektin" Diyerek girdim konuya hemen.
"Sanada merhaba"
"Anlat artık şunu yarım saattir bekliyorum zaten"
"Tamam o zaman beni iyi dinle"
Kafamı salladım ve başlamasına için işaret verdim.
"Çok küçükken bir arkadaşım vardı beni her zaman korurdu, beni severdi onunla yapmadığımız delilik kalmamıştı ama bir gün annem çok hastalandı ve iyileşmesi için yurt dışına gitmeliydik ve o orada öldü kaç sene orada durduk hatırlamıyorum ama ben giderken o arkadaşımdan veda edemedim bir mektup yazdım ama onu bile veremedim yıllar sonra tekrar buraya geldik ve onu bulmaya çok çalıştım ve buldumda ama o değişmişti hem dış görünüşü hem de karakteri dış görünüşü her zamanki gibi parlasa da o artık çok sessizdi ve kimseye karşı gelmiyordu ama o beni tanımamıştı her gün yanına gidip onunla konuşmak istedim ama o hep benden kaçtı bir gün ondan haber alamadım hiç bir yerde göremedim ama tekrar geldi bu sefer kendinden emindi ve gözlerinde intikam ateşi vardı o benden nefret ediyor artık"
"Taehyung sen?"
"Evet jisoo ben 3 yaşından beri arkadaş olduğun Taehyung'um biliyorum veda edemedim ama bu mektup hala duruyor bende ben seni hiç bir zaman unutmadım ve seni hep sevdim jisoo" Dedi ve elime mektubu tutuşturup gitti.