Kuzey kendi içinde sırlar barındıran bir çocuktu. Keskin bir zekaya sahipti. Mina'yla birlikte okulun en iyi öğrencilerinden birisiydi. Tam bir proje insanıydı. Problem çözmede oldukça başarılıydı. Çok fazla arkadaşı yoktu. Kuzey çoğu zaman çevresiyle ilgilenmezmiş gibi bir havası olsa da aslında ilgi alanları oldukça genişti. Spor ve müziğe tutkusu kadar edebiyat tutkusu için ayrı bir paragraf açmak gerekir aslında. Hayata edebiyat sayesinde farklı bir gözle bakmayı biliyordu. Suyun ve rüzgarın sesindeki aşıkların melodilerini duyuyordu.
Güneşten yansıyan yedi rengi hissediyordu. Çok zaman kendi başına ağladığı da oluyordu. Bazen suskunluğunun içinde kocaman fırtınalar vardı. "Aşk" bu kelime için yapamayacağı hiçbirşey yoktu. Özgürlüğe doğru uçan bu uçakta olmak onu mutlu ediyordu. Tam bunları düşünürken, uçağın penceresinin köşesinde küçücük harflerle ve rujla yazılı aşk kelimesini farkedince şaşırdı. O kelimeyi görünce Mina'nın wattpad'e yazdığı satırları hatırladı: "Aşk her zaman iki taraflı değildir. Karşıklıksız aşklarda acı çeken tek bir taraf olur. Aslında değer vermez ama değer verir gibi yapıp aniden giderler ve bu daha çok gözyaşına neden olur. Sevmiyorsan gözlerine sahip çık değer verir gibi yapıp daha çok yaralama.
En çok bu cümleyi kurmak yordu beni, en çok bu cümlenin üç harfi köşeye sıkıştırdı Aşk; hangi tarafa düşüyorsa o tarafını acıtıyor insanın. Ben mi onun kalbine dokunamadım, O mu kalbime değer vermedi bilmiyorum. Bildiğim tek şey karşılıksız bir aşk acıtıyor içimi" Kuzey bu satırları ilk okuduğunda nasıl etkilenmişse, şimdi de aynı şekilde etkilendi. Mina mükemmel bir kadın ozandı. Güçlü kelimelerle anlatıyordu herşeyi.
"Aşk bazen kendi iç dünyanı keşfetmektir" dedi Kuzey sessizce. "Bu kız sadece bir kadın ozan değil, aynı zamanda bir kaşif" dedi kendi kendine ve gülümsedi. Mina'nın gülümseyen yüzüne baktı. "Ne kadar şanslıyım" dedi kendi kendine. İnsan böyle güzel satırlar yazabilen kaç kadın tanır ki hayatında. O'nu tanımak ayrıcalıktı Kuzey'e göre. Ayrıca yanındayken mutlu olduğun insanların kıymetini bilmeliydi insan. Mina bir yıldız gibi ışık veriyor, yol gösteriyordu Kuzey'e. Tanrı'dan daha ne isteyebilirdi ki başka. Deli dolu bir çocuktu bunu biliyordu. Asi yönleri de vardı. Ama onu gerçekten tanıyan birisi ancak Kuzey'in gözlerinde görebilirdi Kuzey'i.
Bir kadının rujuyla yazdığı bu üç harf ne kadar güzeldi. Mina'nın söylediği gibi "AŞK; hangi tarafa düşüyorsa o tarafını acıtıyor insanın."
Mina'nın sesiyle duygusallıktan sıyrıldı. Hayallerine uçuyorlardı. Kuzey, Mina'ya dönüp: "Hey güzel kız sizin yolculuk nereye? Ben birazcık Boston'a uçuyorum da. İstersen geçerken senide uçağımla bırakayım!" Mina güldü: "Iyyk bayat espriden öldüreceksin oğlum bizi. E yani tabiki bırakacaksın. Sonuçta uçak benim. Pilotum olarak senin görevin bu!" İkisi de gülmeye başladı. Onların samimi ve pozitif havası sadece Grayson'un yüzünü asıyor onu gerdikçe geriyordu.
Kuzey bir battaniye daha istedi. Onu Mina'nın ayaklarının üzerine örtüp, birlikte film seyretmeye koyuldular. Bir süre sonra ikisi de uyumuştu. Diğer çocuklar da uçakta müzik dinleyerek, kitap okuyarak, sohbet ederek vakit geçirmeye çalışmış, aynı heyecanı farklı koltuklarda yaşamışlardı. Uçakta uyumayan tek kişi Grayson'dan başkası değildi. Mina'nın müthiş çekimine kendini kaptırmış, ne yapıp edip onunla irtibat kurabilecek bir yol arıyordu. Telefon numarasını muhakkak almalıydı. Birkaç saat sonra kaptan pilotun sesiyle kendilerine geldiler. Uçak az sonra inişe geçecekti. Koltukları düzeltip, emniyet kemerlerini takma ikazıyla birlikte Mina heyecanlandı. Boston Logan Havalimanı okyanusa kıyısı olan bir Uluslararası havalimanıydı. Uçak alçalmaya başladığında Mina'nın heyecanı ve korkusu arttı. Kuzey'in eline sıkı sıkıya sarılmış, biran önce sağ sağlim yere inebilmeyi diliyordu. Az sonra uçak piste tekerleklerini değdirdiğinde uçakta bulunan Türk yolcular hep birlikte kaptan pilotu alkışlamaya başladılar. E terminaline park eden uçağın körüğünden temiz ve düzenli bir havalanına indiler. Pasaport işlemlerini tamamlayıp, bavullarını beklemeye başladılar. Grayson'da hemen onların ardından inmiş, onlara yakın bir yerden Mina'nın telefonunu nasıl alabileceğinin planlarını yapıyordu. Kuzey aslında uçağa bindikleri andan itibaren olup bitenin farkındaydı ama şimdilik sessizdi. Aslında Kuzey'in sessizliğinden korkmak gerekirdi. Muhakkak Grayson'a karşı bir planı vardı. Ama ne olduğunu kimse kestiremezdi. Az sonra bavullar tek tek önlerinden geçmeye başlamıştı. Mina, Kuzey, Defne ve diğerleri bavullarını alıp terminalin önüne çıktıklarında hepsi birbirine sarılıp bunu kutlamayı ihmal etmediler. Fakat terminalin içerisi birden karışmış, biranda bir panik havası esmişti. Bağırış çağırışlar bir süre sonra sustu. Ama onlar çokta ilgilenmeden Shuttle diye bilinen mavi renkli ücretsiz otobüslere doğru yürümeye başladılar. Kuzey bu şehre daha öncede gelmiş ve burada uzun süre kalmıştı. Şimdi onları şehre götürecek kişi Kuzey'di ve hepsi onun ardı sıra yürüyorlardı. Havaalanı ile şehir merkezi arası sadece 5,5 kilometreydi.
Otobüse binecekler onunla metroya ulaşacaklar ve metroyla da şehir merkezinde ineceklerdi. Otobüse binmeden önce grupta bulunan herkes daha önce yurtdışı dolaşımına açtırdıkları telefonlarıyla ailelerini aramaya başladılar. Sadece Kuzey bir köşede duruyor ve arkadaşlarının telefon konuşmalarının sona ermesini bekliyordu. O'nun arayacak, durumunu haber verecek hiç kimsesi yoktu. Telefon görüşmeleri sona erince Kuzey'in yanına geldiklerinde, Mina, Kuzey'in gözlerinin buğulandığını farketti. O'nu ve grubu bu ruh halinden kurtarmak için Defne ve Kuzey'in koluna girip; "Haydi çocuklar, Boston bizi bekliyor ve benim karnım acıktı. Güzel bir kahveyle waffle da olabilir" deyip grubun enerjisini yukarılara çekmeyi başarmıştı bile. Grayson terminalin kapısından çıktığında öfkeden kıpkırmızı ve burnundan soluyordu. Sırt çantasına kadın rujuyla; "Bomb Help!" yazılmıştı. Havaalanı güvenliği Grayson'u gözaltına almış, kısa süreli bir panik havası tüm yolcuları korkutmaya yetmişti. Ailesinin avukatları hemen devreye girmese bu geceyi nezarette geçirmesi kaçınılmazdı. Ailesi hayatında ilk kez bir işe yaramıştı.
Mina şimdi nereye gitmişti. O'nu bir daha görebilecek miydi acaba? Buraya okumaya geldiğini biliyordu. Ne olursa olsun Mina'yı bulacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/182789420-288-k760553.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜĞE YOLCULUK
Fiksi Remaja8 Arkadaşın birbirlerine gönülden bağlı olduğu, bol maceralı, yeni arkadaşlıklar olan, çılgın mı çılgın güzel kurgulu bir kitap...