Ellerindeki boyalara odaklandı Martina. Hiç bu kadar güzellerini görmemişti. Aslında onun için tüm boyalar güzeldi. Çocukluğundan beri renklere karşı özel bir ilgisi vardı.
Eline turuncuyu aldı. Severdi turuncuyu. Onun için anlamı farklıydı. İlk konuşmasında turuncu bir kalem hediye edilmişti. Renkleri böyle kafasında anlamlandırırdı da.
Tam kağıda turuncu bir portakal çizeceği anda odasının kapısı tıklatıldı.
Martina başını kapıya çevirdiğinde gülümsemekte olan annesini gördü.
" Tatlım, seninle arkadaş olmak isteyen birisi var. Tanışmak ister misin? " kibarca konuştu Bayan Smith.
Martina önce sadece ellerine baktı. Bir müddet hiç konuşmadan bekledi. Sonra annesine dönüp sadece " evet " anlamında başını salladı.
" İçeri girebilirsin Justin. " Bayan Smith gence seslendi. " Ben size kurabiye getireyim. "
Bayan Smith odadan çıkıp kapıyı kapattığında Martina genç adamı süzmeye başladı.
Uzun sarı saçlarını geriye doğru yatırmıştı. Camdan içeriye doğru vuran güneş ışığı teninin parlamasını sağlıyordu.
Martina kafasını yana yatırdı ve sadece genç adamın gözlerinin içine baktı. Bir müddet vücudunda hiçbir hareketlilik, yüzünde ise hiçbir ifade olmadı.
Genç adam en sonunda yatağa doğru ilerledi. Usulca yatağın üzerine oturdu. Martina nihayetinde onu süzmeyi kesmiş, tekrar elindeki boya kalemleriyle uğraşmaya başlamıştı.
" Adın ne? " Justin göz teması kurmadan sordu.
Martina önce bir anlık ona baktı. Sonra sanki hiçbir şey olmamışçasına resmini yapmaya devam etti.
" Adını öğrenebilir miyim? " Justin sorusunu yineledi.
Martina ayağa kalktı ve Justinin'in yanına oturdu. Ama bu sefer Justin'in gözlerinin içerisine bakıyordu. Hayır, bakışlarında bir ifade bulmak olanaksızdı. Martina derin bir nefes aldı.
" Öğrenebilir misin? " yanıtladı.
Genç adam önce afalladı. Ne diyeceğini bilemedi. Ama sonra sükunetine bürünüp konuşmaya devam etti.
" Arkadaş olmak istiyorum. "
Martina parmaklarıyla oynamaya başladı.
" Gerçekten mi? " Martina gülümseyerek sormuştu.
" Elbette. " Justin anında yanıtladı.
Martina tereddütte kalmıştı. Bu alışık olduğu bir durum değildi.
" Tamam. " sessizce yanıtladı.
" Ama önce bana adını söylemelisin. " Justin kibarca sordu.
" Ben Martina. " Martina, Justin ile göz teması kurmadan konuştu.
Justin yine o harikulade gülüşünü bahşetti.
" Ben de Justin. Memnun oldum." Justin, Martina'nın nazikçe elini tuttu.
Bayan Smith yavaşça odaya girdi. Kurabiyeleri masanın üzerine bıraktı. Gülümsemesi bugün yüzünden asla düşmüyordu.
" Tanıştınız mı? " sakince sordu.
" Arkadaş bile olduk. " Justin yanıtladı.
Martina sadece susuyordu. İlk kez bir arkadaşı olmuştu. Ne demesi, ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
" Arkadaşlar ne için varlar? " Aniden sordu.
" Birbirlerine destek olmak için. "
Martina, Justin'in cevabını kafasında anlamadıramadı. Justin bunu fark etti." Benimle her şeyini paylaşabilirsin Martina. "
" Kesinlikle öyle, tatlım. " Bayan Smith Justin'i destekledi.
" Ben sizi yalnız bırakayım. " Bayan Smith odadan çıktı.
Bayan Smith'in pahalı topuklularının sesi dinene dek kimse hiçbir şey söylemedi. Bu evde her şeyin mükemmel görünmesinin aksine hiçbir şey yolunda değildi.
" Neden susuyoruz? " Martina sessizliği bozdu.
" Senin konuşmanı bekliyordum"
" Hayır bir şey düşünüyordun." Martina Justin'in yüzüne odaklandı.
" Akıllısın Martina. "
Justin yavaşça yataktan kalktı.
" Yarın görüşmek üzere Martina. "
Genç kızı odada düşünceleriyle yalnız bıraktı.
Yeni hikayemle karşınızdayım öncelikle bana bu kitapta yardımcı olduğu için ornotbieber'a teşekkür ediyorum.
Bölümü beğendiyseniz vote verip yorum yazar mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
colors | j.b
FanfictionNazikçe gencin ellerini kavradı kız. " Dokunduğun her şeyi renklendiriyorsun. " dedi. Yavaşça gömleğinin içerisine yöneltti bu genç adamın ellerini. " Ve işte bu yüzden bu sefer bana dokunmanı istiyorum. "