Öylece kalakalmıştım.
Nasıl olabilirdi?
''4. ve son evresinde...'' ne demekti?
Aklım almıyor.
Bir müddet sonra iç sesimi susturdum ve yeniden doktora yöneldim.
''Bay Smith benimle dalga mı geçiyorsunuz? Neredeyse 10 senemi birlikte geçirdiğim insan son evresinde bir lösemiye mi sahip?''
İnanamıyordum. Her anımda yanımda olan Louis Tomlinson şimdi...
Ne diyeceğim hakkında bir fikrim yoktu. Benim yerime içime akan gözyaşlarım konuşuyordu.
''Maalesef ki öyle. Hastalığı ilerlemiş. Bundan belki 1 ay önce teşhis konulsaydı... O zaman Louis Bey için yapabileceğimiz bir şeyler olurdu.'' Başını öne eğdi.
''Hastalık gayet ilerlemiş. Gizli bir ajan gibi tüm vücuduna yayılmış. Üzgünüm...''
''Birçok tedavi yöntemimiz var ama bu evrede bir hasta için, kullanacağımız ilaçlar ve uygulayacağımız yöntem gerçek anlamda vücuduna daha fazla zarar verecek.''
İçime akan gözyaşlarım artık gün yüzüne çıkmıştı.
Tedavisi yok muydu? Elimden gelen tek şey onunla ilgilenmek ve günden güne hastalığının ilerlemesini seyretmek mi olacaktı? Bunu kabul edemezdim.
Mucizem'di o benim. Hayatındaki mucizeler giderse insanın artık neye inanacak gücü kalırdı ki?
''Bakın Louis benim her şeyim. Ben onu bu hastalığa terk edemem, yapamam bunu.'' Hıçkırıklarım daha da artmıştı.
Jay'in vefat ettiği gün geliyordu aklıma. Louis'nin sözleri...
Neredeyse 10 yıl önce X Factor'de o deniz mavisi gözlerine aşık olduğum genç, şimdi bir yetişkin olmuştu. Biz birlikte büyümüştük. Üzüntümüzde, sevincimizde, heyecanımızda; kısacası her anımızda birbirimize destek olmuştuk.
Ne desem bilemiyordum. Sözlerimi toparlayamıyor, beynimi kullanamıyordum.
''Palyatif bakım dönemi... Ona şu son günlerini en mükemmel şekilde yaşatın Bay Styles...''
Hayır! Hayır bunu kabul edemezdim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MIRACLE |l.s| ✔
FanfictionEllerini tutan o sıcaklık birden yerini kasvet ve soğuğa bırakmıştı... Her şey bu kadar kolay son bulacak mıydı?