Bölüm 2: Tanrının Güneşinin ve Ayının Altında

84 7 36
                                    

Tanrı: Vaktizamanında, güneşimin ve ayımın altında,

görkemli bir şehir kurdurdum, bütün günahlardan uzakta

Nehirlerine balıklar yerine altın serptim.

Kadim bir tapınak inşa etsinler diye bunun karşılığında.

Mabedimde dişiyle erkeği ayırdım.

Onları dünyevi zevklerden mahrum kıldım.

Erkeği kılıç, kadını şifa meziyetiyle giydirdim.

Kullarımı korusunlar diye gölgemin dışında.

Ama Samael, Işık Getiren'im,

Benim düşmüş oğlum. Gözünü kin, nefret bürümüş,

ateşten tarlalarımın muhafızıyken, bilgeliği kibre dönüşmüş,

sürülmüş meleğim,

çok geçmeden aldı kokusunu bu kutsal mabedin.

Kendisine meydan okuduğumu düşündü. Heyecan başını döndürdü.

Onun rızasıyla türlü musibet ve hastalık, şehrime yürüdü.

Biliyordu sözümü bozmayacağımı. Arkasına yaslandı. Keyifle güldü.

Kasvet çöktü şehrime. Korku büyüdü.

Birer birer şüphe düştü kalplere. Dualar sustu, şehri sessizlik bürüdü.

Genç bir adam, şövalyelerimin büyük ustası.

Kuvvette üstündü, inancı sağlam, sarsamazdı bir başkası.

Topladı dostlarını ve bağırdı:

Jacques De Molay: Nedir bu kutlu şehre musallat olan inançsızlık havası?

Tanrı: Sesine hiddetimi bahşettim, yankılansın diye çağrısı.

Titredi her bir kulum, secdeye kapandı bazısı.

De Molay: Bize verilen her bir nimetin, şimdi karşılığını ödeme sırası!

Bir Şövalye: Büyük üstadımız, lütfen söyleyiniz:

Şifacıların çare bulamadığı hastalığı, kılıçla nasıl çözeriz?

De Molay: Ne çabuk unuttun yüce tanrının sözlerini, her duada söylediğimiz?

Her şer ondan gelir, şifayı bir tek ondan isteriz.

Tüm ahaliyi mabette toplayın. Yalnızca ibadetle biz kurtuluşa ereriz.

Tanrı: Siz bollukta adımı unutur, şerde hatır eylersiniz.

Buyruğunu yerine getirdiler Jacques De Molay'in. Bütün ahali toplandı.

Dizlerinin üstüne çöktü acıyla kıvranan kullarım, hep bir ağızdan yalvardı.

İçi boş övgüler yağdırdılar. " Ah! Ne yüceydim, ne sonsuz merhametim vardı."

O gün, onlar beni kalplerinden nasıl bir anda çıkardıysa,

Ben de onlara öyle inanmadım.

Güneşimi çektim üzerleriden, inançlarını sınadım.

ve böylece, o yedi sütunun taşıdığı, yedi altın kapılı mabette,

kadim şehrin insanları baş başa kaldı hastalık ve musibetle.

Yaktı yedi kutsal ateşi De Molay, yedi kutsal kitapta bir çare aradı.

Caine Soyunun VarisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin