Kayıt cihazını masanın üzerine yerleştirip tuşa bastı adam. Ortağına dönüp hazırız manasına gelen bir hareket yaptı.. Hafiften seyrelmiş saçları ve yüzündeki kırışıklıklar ile yaşını ele veren ortağı boğazını temizledi.
-Neler olduğunu bize en başından anlatabilir misiniz?
Genç adam huzursuz bir şekilde ayağını sallayarak derin bir nefes aldı ve başladı:
-Her zamanki gibi bir akşamdı. Saat yediye gelirken barı açtım. Birkaç müşteri geldi. Pasaklı ve ezik tipler. Müşteri kitlemiz genel olarak öyle tipler zaten. Bizimki neşeli türden bir bar değil. Daha çok karanlık ve kasvetli olanlardan, anlarsınız ya. Ya da şöyle söyleyeyim, görseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
Onun duraksaması ve sırıtması üzerine yaşlı olan bir kez daha boğazını temizledi.
-Anladım, devam ediyorum. Sonradan olanları hesaba katmazsak, epey sakin bir geceydi aslına bakarsanız. Normalde bu kadar sakin olmaz. Bu yüzden çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Hatta kendi kendime 'Vay be, böyle sakin bir akşam yaşamayalı uzun zaman oldu!' bile demiştim.
-Bu kadar detaya gerek yok. Sadece ne olduğunu, neye şahit olduğunuzu anlatın.
-Tamam tamam, ben de oraya geliyordum. Dediğim gibi, sakin bir akşamdı. Ta ki o gelene kadar. O tuhaf kadın. Açılıştan birkaç saat sonra, gece yarısını biraz geçerken girdi içeri. Üzerinde yağmurluk vardı. Bunu çok net hatırlıyorum çünkü dikkat çekici bir yağmurluktu, şu gri metalik olanlardan hani.
Ortaklar arasında sessiz bir bakışma geçti ardından yaşlı olan elini devam et anlamında salladı.
-Kadın bana doğru ilerledi ve taburelerden birine oturdu. Ona bir şey isteyip istemediğini sordum, sadece su dedi. Ben suyunu getirdiğimde saçlarını yüzünden çekmiş, yağmurluğunu çıkarmış ve kendine biraz çekidüzen vermişti. Biraz dağınık ama hoş biriydi. Esmer, minyon bir tipti. Etrafa garip bir enerji yayıyordu.
-Garip bir enerji derken? Bunu tanımlayabilir misiniz?
-Davranışlarındaki bir şey 'ben buraya ait değilim' diye bağırıyordu sanki ama bir yandan da tanıdık geliyordu -ki bu imkansız çünkü gördüğüm yüzleri kolay kolay unutmam ve bu kadını daha önce hiç görmediğimden eminim. Suyunu verirken buraya yolun nasıl düştü dedim. O da biriyle buluşacağını söyledi. Buna biraz şaşırmıştım. Dediğim gibi, bizim bar oldukça salaş bir yerdir. Böyle düzgün görünümlü bir kadının biriyle buluşacağı türden bir yer değildir en azından. Yine de fazla üstünde durmadım, bu mesleği uzun süre yapınca öyle tuhaf şeylerle karşılaşıyorsunuz ki tuhaf olan yeni normaliniz oluyor. Yaklaşık yarım saat falan konuşmadık. Bu sürede tabureden hiç kalkmadı, tuvalete bile gitmedi. Gözleri ya kol saatinde ya da kapıdaydı, içeri girenleri bir an süzüyor sonra aradığını bulamamış gibi önüne dönüyordu. Hareketleri, büyük bir beklenti içindeymiş gibi sabırsızdı. Ayaklarını huzursuzca sallayıp duruyordu. Bunu ben de çok yaparım. Özellikle gerginken, bazen de birini beklerken.
Yaşlı ortak sorgulayan bakışlarını adamın üzerine dikti.
-Gerçekten birini beklediğini mi düşünüyorsunuz?
-Öyle olduğunu söyledim ya.
-Beklediği kişi geldi mi peki? Sizce beklediği kişi bir erkek miydi?
-Hayır, uzun saatler boyu bekledi ama kimse gelmedi. Erkek olup olmadığından emin değilim aslında. Kadının heyecanlı hareketlerinden ve bunu bir buluşma olarak tanımlamasından ötürü erkek olduğunu varsaymıştım. Hatta adamın onu ektiğini düşündüğümü hatırlıyorum. Duygularını incitmemek için belki biraz erken gelmiş olabileceğini söyledim. Ama o dalgınca şöyle mırıldandı: 'Hayır hayır, tam zamanında geldim.' Ben de 'O zaman belki o geç kalmıştır.' dedim. Bir şey demedi. Bu haline daha fazla dayanamayarak 'Ya da belki hiç gelmez. Belki de eve dönsen daha iyi olur.' dedim. Başını iki yana sallayıp beklediği kişinin mutlaka geleceğini söyledi. Bunu anlayamamıştım ve ona pek inanmamıştım doğrusunu isterseniz. Fakat gözlerinde öyle sarsılmaz bir inanç vardı ki daha fazla üsteleyemedim. Aradan birkaç dakika geçtiğinde kendi kendine mırıldadığını duydum, daha çok sayıklama gibiydi. Sürekli nasıl olur, nasıl olur diyordu. Ona ne olduğunu sorduğumda bana baktı ve 'Tam şu anda, burada olması gerekiyordu. Yıl, ay, gün ve saat doğru. Yer doğru. Neyi yanlış yapmış olabilirim?' dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Peçete (Tek Bölümlük)
Storie brevi"Dediğim gibi, gayet sakin bir akşamdı. Ta ki o gelene kadar. O tuhaf kadın. İçeri girdiğinde saat gece yarısını geçiyordu. Bana doğru ilerledi, taburelerden birine oturdu. Dağınık ama hoş biriydi. Esmer, minyon bir tipti. Etrafa garip bir enerji y...