Yine annem öldüğü günden beri her gün her gece uyuyamayıp, ışıkları söndürüp yaptığım gibi, küçük dar tavanlı oturma odasında oturuyorum ve kara kara düşünüyorum. Şu anki halimi düşünüyorum. Geleceğimi düşünüyorum. Tam bu sırada birden kapı çalıveriyor. 3 kez tık tık tık. Gecenin saat 12 sinde gelip kapımı çalan da kim ? Komşular olmadığı da kesin.
Hemen oturduğum yerden kalkıp oturma odasından çıkıyorum ve koridordan doğruca kapıya doğru gidiyorum. Bir süre kapıyı açıp açmamak konusunda tereddütte kalıyorum. İlk pencereden bakıp kapıyı öyle açmayı düşünüp kendi odama gidiyor ve penceremin kenarına geliyorum. Perdeyi dışardan belli olmayacak şekilde kenarından kaldırıp dışarıya bakıyorum.
Benim gibi 16-17 yaşlarında genç bir çocuk. Ayakları titriyor. Ama Ağustos'un bu soğuk olmayan gecelerinde üşümekten değil. Çocuk ayaklarıni bir sağa bir sola oynatıyor. Yerinde duramıyor. Sürekli birşeylerden korkmuş gibi sokağın bir sağ yanına bir sol yanına bakınıp duruyor. Bu hareketiyle anlıyorum ki büyük bir ihtimalle birinden veya birilerinden korkmuş ondan veya onlardan kaçıyor.
Çocuğu bu şekilde gozlemledikten sonra tekrardan kapının önüne geliyorum çocuk kapıyı 2. kez ve 3 kere tıklatıyor. Tık tık tık. Bu sefer de tereddütte kalıyorum. Düşünüyorum acaba açmalı mıyım ?
Tereddüt içerisinde böyle düşünürken kapı 3.kez çalıyor ve yine kapıyı açamıyorum. Tekrar pencereye gidiyorum ve pencereyi açmadan çocuğa bakıyorum. Çocuk en sonunda ben kapıyı 3.kez çaldığında da açmadığım için geri dönüyor ve gitmeye hazırlanıyor. Tam bu sırada az önce bakıp göremediğim bir detay fark ediyorum. Çocuğun tişörtünün arkasındaki alt kısmı yırtık. Daha dikkatli bakıyorum. Pantolonunun bir parçası da aynı şekilde yırtık. Çocuğun bu haline acıyorum. Ona kapıyı açmamaya en sonunda içim el vermiyor ve doğruca kapıya koşuyorum ve kapıyı açıyorum.
###
Kapıyı açar açmaz çocuk arkasına yani bana doğru dönüyor. Çocuk bana döner dönmez çocuğun solgun, masum yüzüne bakıyorum. Çocuk da bana bakmaya başlıyor. Bir süre sonra kapıyı açmadan önceki yaptığı gibi tekrar sokağın bir sağ tarafına, bir sol tarafına bakmaya başlıyor. Çocuk böyle bakınmaya devam ederken sokağın sol tarafından büyük bir ihtimalle yan sokaktan bağrışmalar duymaya başlıyorum. Çocukta bunu duyuyor ve panik yapmaya başlıyor. Kaçacak bir yer arıyor. En sonunda çocuğun kaçtığı kişilerin bağıran kişiler olduğunu anlıyorum. Bağrışmalar zaman geçtikçe bize daha çok yaklaşıyor. En sonunda çocuğa yürekten acıyıp eve davet ederek :
"Çabuk gel. Gir hemen içeri."
Çocuk tek kelime bile etmeden hemen eve giriyor. Bende ardından girip kapıyı kapatıyorum. Ardından çocuğa tekrar bakıyorum. Çocukta bana bakıyor. Bir nebze de olsa dışaraki panikli halinden biraz kurtulmuş gibi görünüyor.
1 dakika olduğumuz yerde öylece bekledikten sonra dışarıda duyduğumuz bağrışmaların sahipleri sokağa girip aynı ses tonuyla hala bağırmaya devam ediyorlar. Çocuk bu sesleri duyunca tekrar panik yapmaya başlıyor. Çocuğa kısık sesle konuşmaya dikkat ederek :
"Kardeş korkmana gerek yok güvendeyiz. Sessiz olalım onlar biraz sonra giderler."
Bir süre böyle olduğumuz yerde sessizce beklememizin ardından dışarıda gecenin bu vakti bağıranların sesleri en sonunda kesiliyor. Odama doğru gidip perdeyi açıyorum ce pencerenin kenarından dışarı bakıyorum. Dışarıdakilerin gittiklerini görüyorum ve tekrardan çocuğun yanına gidiyorum ve :
"Gitmişler."
Çocuk :
"Kardeş sağol be sen olmasan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Panter
Ficção AdolescenteArtık annem yok ama artık kardeşlerim var. Kardeşlerim benim ailem. Ailemin adı da Kara Panter. Bu ailede ana yok. Bu ailede baba yok. Bu ailede kardeş var.