1.Bölüm

2.5K 145 75
                                    

"Jimin, hadi kalk artık."

Jimin derin uykusundan ayıran ses ile yavaşça gözlerini açtı ve ovuşturdu. Menajeri yatağının başında kaşlarını çatmış, sinirli bir ifade ile ona bakıyordu. Jimin bunun sebebini pekala biliyordu, bu yüzden bakışlarını saate çevirdi, saat 10'du. Oflayarak yatakta doğrulup oturur pozisyona geldi.

"Jimin, pratik 11'de ve sen hala uyuyorsun. Geç kalacaksın ve iki gün sonra konserin var."

"Sejin hyung, daha bir saat var, endişelenme. Geç falan kalmayız." dedi sakin bir ses tonu ile.

"Pekala, kalk o zaman."

"Tamam, sen arabada bekle. Ben de hazırlanıp geliyorum."

"Duşunu al, kıyafetlerini giy. Ve kahvaltını yapmayı unutma, sakın yemeden gelme. Masanın üzerinde kahvaltın hazır."

Jimin menajerinin düşünceli tavırları karşısında gülümsedi. Menajerinden çok hyungu gibiydi. Her zaman Jimin'e destek olup, onun yanında olurdu. Ona güzel sözler söyler ya da değerli öğütler verirdi. Jimin onu çok sever ve saygı duyardı her zaman. Sinirlendiğinde Jimin tatlı haraketleri ile her zaman onun sinirini yatıştırırdı. Zor durumda olduğunda şirinliği ile işin için sıyrılırdı.

Park Jimin ne nerede ne yapacağını ya da ne yapılması gerektiğini çok iyi bilirdi.

"Tamam, söz. Yiyeceğim." diye gülümseyerek söylediğinde menajeri onu gülümseme ile onaylayıp, odadan daha sonra evden çıktı.

Jimin vakit kaybetmeden yataktan çıktı ve banyoya yöneldi. Güzel ve sıcak duş ona çok iyi gelecekti.

Duştan çıktığında pratik yapacağı için rahat kıyafetler giyerek saçlarını kuruladı. Salona indiğinde hyungunun dediği gibi hazır kahvaltı masasını görünce, gülümseyip masaya oturdu ve yemeye başladı.

***

Şirkete geldiklerinde arabadan indi. Etrafta kimsesinin olmaması onun şansınaydı. Genelde fanlar şirketin kapısından ayrılmazlardı.

Şirketten içeri girdiğinde nazikçe gülümseyerek çalışanlara selam verdi. Pratik odasına doğru yürürken, stajyerler onu gördükleri gibi gülümsediler ve eğilerek selam verdiler. Jimin de nazik bir gülümseme ile onlara başını salladı.

Jimin bu şirkette ilk çıkış yapan idoldü. Bir nevi şirketi o bu kadar ünlü yapmıştı. Yani en kıdemlisi o idi. Bu yüzden diğerleri onu gördüğünde hemen gülümseyip, 'sunbae' diye hitap eder ve ona her zaman saygı ile yaklaşırlardı.

Jimin asla egolu ve ya kibirli biri olmamıştı. Aksine, onun konumunda olan birine göre çok saygılı ve sevecen biriydi.

İdol olmak onun küçüklükten beri hayaliydi. Ailesine bunu söylediğinde, onlarda karşı çıkmamış ve ona destek olmuşlardı. Çok çalışmıştı Jimin, buralara gelmek için. İdol olduğu 6 yıl boyunca milyonlarca hayrana, herkesin sevgisine ve saygısına sahip olmuştu.

Tatlı, sevimli ve seksi haraketleri ile her kesi kendine hayran bırakan bir aurası vardı Jimin'in. Onu hiç tanımayan biri bile, sadece yarım saatlik konuşma sonucunda ona hayran oluyordu.

Tabii ki, sevenleri kadar, nefret edenler de vardı. Jimin her gün twitter ve instagram hesaplarından kendisi ile ilgili nefret yorumları görürdü.

Ve bunları görüp üzüleceğini düşünüyorsanız, size rahatlıkla yanıldığınızı söyleyebilirim. Park Jimin'i daha tanımıyorsunuz ama onu tanımaya başladıkça, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Jimin umursamaz biriydi, ki gördüklerini de umursamıyordu. Ona göre onlar daha onu tanımadan eleştiren, sadece konuşmak için konuşan insanlardı. Onu gerçekten seven insanlar yanındaydı. Kendini zorla sevdirecek değildi. Bu onların seçimiydi.

ʙᴏʏ ᴡɪᴛʜ ʟᴜᴠ | ᴊɪᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin