❝Hiçbir şey, ilk önce düş olmadan gerçekleşemez.❞
- Cari Sandberg
Minik bir kız, minik bir oğlana elini uzatıyor; tokalaşırken etrafta sanki kıyamet kopuyordu. Saçlarında oluşan birbirlerine bıraktıkları izler, aralarında gizemli ve kırılması güç bir bağ oluşturmuştu. Burnu kanayan minik kız, ona gülümseyerek baktı.
Adını söylemek için ağzını açacakken Jeon JungKook uykusundan uyandı.
Tuhaf hissediyordu ve korkmuştu. Beyninin öcüler tarafından ele geçirildiğini düşünüyordu.
Eskiden annesine ait olan yer yatağından kalktı ve babasının odasına geldi. Zorla kapının kolunu indirmeyi başaran üç yaşındaki Kook, babasının yatağına çıkıp omzunu dürtüyordu.
- Baba, uyan baba.
Sinirle gözlerini açan adam onu aşağı itti.
- Beni uykumdan uyandırmanı gerektirecek sebep nedir küçük şeytan?
Poposunun üstüne düşen JungKook ayaklandı arkasını ovalayarak.
- Men deyişik biy şeyley göydüm baba.
Göz deviren babası onu yatağa geri çıkardı.
- Ne gördün? Anlat.
Kafasındaki düşünceleri toparlamaya çalışan Kook, bir süre sonra ağzını açabilmişti.
- Sanıyım yüya denilen şeydi babajım.
Kahkahayı patlatan babası omzuna sertçe geçirdi bir tane.
- Beni böyle boktan bir şey için mi uyandırdın orospu çocuğu?
Çatık kaşlarıyla ona bakan minik, sinirle söylendi.
- Bu menim iyk yüyamdı ama.