Ormanda derin bir sessizlik hakimdi, güneş ufuktan daha yeni doğuyor, ağaçların yapraklarına sıcaklığı ile dokunuyordu. Karanlık yerini yavaş yavaş yeşil bitki örtüsüne bırakıyordu. Kuşlar güneşin belirmesi ile sessizliği bozuverdiler. Bir anda her yere kuş sesleri hakim oldu. Orman uykusundan uyandığını belli ediyordu.
''-Hadi oğlum kahvaltı vakti bugün çok işimiz var."
Fakat kurt o kadar derin bir uykudaydı ki sanki şuan bu dünyada değilmişcesine çocuğun dürtmelerine karşı kayıtsızdı. Çocuk iyice gerilip kurdu olduğu yerden ittirmeye çalıştı. Uzun uğraşları sonucunda kurt uyanmıştı. Olduğu yerden bir anda kalktı ve arka ayaklarını geriye doğru atarak irkildi. Hemen çocuğun yanına girerek sanki uyuya kalmasından dolayı ondan özür diler gibi bir bakış attı.
''- Sorun değil oğlum ama yapılacak çok işimiz var bir an önce çıkıp kuşların yumurtasından birkaç tane almalıyız dimi ve tabi senin içinde dün sakladığımız eti yerinden çıkarmalıyız."
Çocuk mağaranın biraz ilerisine giderek yerden küçük bir çakı aldı. Bu çakıyı kendi imkanları ile yapmıştı. Bunu yapmak için çok uğraşmıştı taşları yontarak zar zor bir şekilde biçim verdikten sonra tutma yeri içinde bir ağaç parçası yontmuştu. Bir çocuk için zor ama kullanışlı bir aletti. Usulca mağaranın dışına adım attılar her yer yemyeşil ve cıvıl cıvıldı. Derin bir nefes aldı daha sonra ormanın içine doğru yol almaya başladı. Aradığı noktaya varmıştı ama o yumurtaları alabilmesi için ağaca tırmanmalı ve sessiz olmalıydı. Şuan bunun tam vaktiydi çünkü anne kuş biraz yiyecek bulmak için yuvadan kısa süreliğine ayrılmıştı. Dik ağaca yavaşça tırmanmaya başladı. Buraya tırmanmak zordu ve küçük dal parçaları zar zor bulduğu elbiselerine zarar verebilirdi bunun için çok dikkatli olmalıydı. Koluna aldığı birkaç çizik ile birlikte ağaca tırmanmayı başardı. İşte bugünkü ziyafeti tam önünde duruyordu. Bu yumurtalar ile karnını bir güzel doyurabilirdi. Hızlı bir manevra ile yumurtaları cebine koymaya başladı. Tam son yumurtayı da alacaktı ki büyük bir kuşun ciyaklayarak üstüne geldiğini fark etti ve hemen hızlıca aşağı indi. Büyük kurdun sırtına atladı ve kaçmaya başladı.
''-Çabuk oğlum buradan hemen kaçmalıyız yoksa yemek olacak olan ben olabilirim."
Kurt süratli bir şekilde koşmaya başladı o kadar hızlı koşuyordu ki çocuk artık önünü bile göremiyordu. 10 dakikalık bu heyecanlı koşuşturmadan sonra kurt yavaşladı ve durdu.
''-bravo oğlum beni yine kurtarmayı başardın. Sen olmasan ne yapardım bilemiyorum. Kendimi bildim bileli hep yanımdasın ve beni koruyorsun. Şimdi sırada senin yemeğin var gel bakalım.
Dar bir deliğe doğru elini uzattı ve bezle örtülü olan etleri çıkardı. Bu etleri hep kurt getiriyordu çünkü bir hayvan avlayabilecek ne gücü vardı nede bilgisi. Bu hayvana çok şey borçluydu.
Mağaraya geldiklerinde yakacak odunlarının bittiğini fark etti ve dışarıya biraz odun toplamaya gitti. Odunları topladıktan sonra küçük bir ateş yaktı ve yanına büyük bir taş koydu. Bu taş onun tabağı işlevini görecekti. Ateş iyice harladıktan sonra yumurtalarını taşın üstüne doğru kırmaya başladı. Tam 4 tane yumurtası vardı ve bu onun karnını doyurabilmesi için hayli ile yeterdi. Yumurtalar sıcak alevin yanında yavaşça kabararak pişmeye başlamışlardı. Dışarıdan topladığı birkaç bitki ile sıcak yumurtaları ağzına atmaya başladı. Yediği en lezzetli yumurtalar olabilirdi. O kadar lezzetliydi ki yemeğini bitirdikten sonra taşı bile yalamıştı. Bu sırada iri cüsseli kurt ise o keskin dişleri ile etleri paramparça ederek çoktan midesine indirmişti bile. Çocuk yavaşça yerden kalkarak kurda seslendi:
''-Benim biraz işim var oğlum peşimden gelmemelisin biliyorsun şehirde kurtlara pek saygı gösterilmiyor. En son gidişimiz de az kalsın ikimizi de delik deşik edeceklerdi. O yüzden usulca burada bekle olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORİON
FantasyEngin ve sürükleyici bir fantastik dünyaya atılan adım. Uçsuz bucaksız bir dünyada verilen hayatta kalma mücadelesi. Aloeus adındaki bir çocuk insanlar tarafından dışlanır. Ormanlarda yaşayan aloeus kendine bir söz verir, bu acımasız dünyada hayatta...