'Uykumdan uyandığımda bir gariplik fark ettim. Saat üç gibiydi daha hava aydınlanmamıştı geçiştirdim birşeyler yemek için mutfağa geçtim. Hava yeni yeni aydınlanıyordu balkona çıktım o an birşey fark ettim güneş batıdan doğuyordu.'
O an uykumdan uyandım ter içinde kalmıştım. Her gün aynı rüya ile uyanmak iyice garipleşmeye başladı. Bir anlamı olmalı daha fazla durmalıydım bu rüyanın üstünde ama kafamda bir çok soru varken açıkçası pek de umrumda değil. Kalkıp çıkmam gerekiyor artık yoksa geç kalacağım. Sokağa çıktığımda insanların hep bir acelesi olduğunu görüyorum. Hep bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar ama aslında istedikleri yere mi yetişmeye çalışıyorlar yoksa mecbur oldukları yere mi? Peki ya ben olmak istediğim yerde miyim? Biz insanlar neden hep olduğumuz yerde değil de, olmak istediğimiz yeri düşünüyoruz? Kafamdaki sorulara ara verip okula girdim. Okulda sessizimdir pek konuşmam çünkü ne zaman konuşsam insanlar tarafından dışlanıyorum. Belki de zeka seviyeleri yetmediği içindir. Sınıftan içeri girer girmez zil çaldı sessizce yerime geçtim. Kafayı sıraya koydum ve uyuklamaya başladım dün gece yine çok geç uyudum çünkü. Kafamdaki sorulara cevap bulmaya çalıştıkça yenileri ekleniyor çok yoruldum artık.
Kafamı kaldırdığımda öğlen arası olmuştu çok daralmıştım çantamı aldım ve çıktım sınıftan. Eve gitmeyi planlıyordum. Çıktım yola yavaş yavaş adımlarla eve gidiyorum. Ama sanki ayaklarım eve gitmek istemiyor gibiydi yol güzergahımı değiştirip başka tarafa doğru yürümeye başladım bir park gördüm sessiz, sakin ve kimse yoktu tabi bu saatte kim olabilir ki zaten. Yola en uzak olan banka oturdum ve defterimi çıkardım birşeyler karalamaya başladım. Hem yazıyordum hem çiziyordum. Her zaman çok sevmişimdir bir şeyler yazıp, çizmeyi. Biraz ara verip elimi çantamın ön gözüne attım ve sigara paketimi çıkardım. Hafifçe dumanı üflerken gözüm deftere takıldı. Yeni fark etmiştim çizdiğim simgeleri, yazdığım yazıları bunlar çok garipti ne anlama geldiğini bilmiyorum. Üstünde duracağım bunların ama hava kararmaya başlamıştı kaç saat geçti ki ben burada defterimle uğraşırken. Elimi telefonuma götürdüğümde önümdeki kedi birden korkudan zıpladı ama ben yerimden kımıldamadım ki bu nasıl olabilir? Dün geç uyuduğum için beynim bana oyun oynuyor sanırım. Kendi kendime birşeyler mırıldanarak banktan kalkmaya çalıştım. Aklımda hala o deftere çizdiğim simgeler vardı hipnoz olmuş gibiydim. Belki de cidden hipnoz olmuştum. Ani bir titremeyle defterimi yere düşürdüm. Hızlıca yerden aldım defterimi ve çantama koydum. Kulaklığımı çıkartıp müzik açmıştım. Zaten uzak da değildi evim buraya. Telefonuma bir bildirim gelmişti elime alıp baktığımda şarjımın neredeyse bittiğini gördüm. Zaten evimin olduğu sokağa da girmiştim. Adımlarımı biraz daha hızlandırıp hızlıca apartmanın önüne geldim. Anahtarlarla içeri girdim. Karnım baya acıkmıştı. Mutfağa geçerek birşeyler hazırladım.
Odama geçtim ve defterimi çıkardım biraz araştırma yapmak istedim. Simgeler ve yazılarla alakalı hiç birşey bulamadım. Bu daha da çok kafamı karıştırdı. İnternetten başka şeyler araştırmaya başladım sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Bu zaman kavramı iyice kafamı karıştırmaya başlamıştı. Zaman... Kıyamet alametlerin de okumuştum ve şöyle diyordu 'Kıyamet yaklaştıkça zaman kavramı diye birşey kalmayacak, zaman su gibi akacak.' peki burada ne demek istiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
ParanormalSen kendini ne kadar bulacaksın bu kitapta? Lütfen yorumlarınız benimle paylaşın.