2

54 4 7
                                    

'Orman'ın içinde beni kovalayanlardan kaçmaya çalışıyorum. Gölgemi görecek kadar bile ışık yok. Ama sanki onlar beni görüyor gibi. Nereye kaçtığımı biliyorlar oysa ben bile bilmiyorum nereye kaçtığımı. Yoruluyorum ve kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Siyah ve kırmızının o tonu... İçimi ürpertiyordu. Arkamda birinin olduğunu fark ettim. Yavaşça elini omuzuma atarak beni sarsmaya başladı. Beni sarsmasıyla kalp ritimlerim olduğundan fazlaca atmaya başladı resmen çıkacak sanmıştım ve birden bir ses duydum'

"İlyada"
Çok korktuğum için yavaşça gözlerimi araladım ve sarsan kişinin annem olduğunu gördüm. Birden yavaşça yatağımın önüne eğilerek elimi tuttu.
"İyi mısın kızım ter içinde kalmışsın kabus mu gördün yoksa?"
Ben bu kabusları 15 yaşımdan beri görüyordum ve ilk defa bu kadar korkmuştum. Annem tekrar sarsmaya başladı ve kekeleyerek
"İll yaa da"
dediğini duydum.
"Ha efendim anneciğim"
diye küçük bir tepki verdim.
"İyi mısın kızım su getirmemi ister misin?"
Diye bana bakıyordu yavaşça anneme doğru yönelip ufak bir tebessümle
"Hayır anneciğim iyiyim teşekkür ederim"
Onu korkutmak istemeden cevap verdim. Küçük bir tizle.
"A.aanne saat kaç."
Dedim.
"Saat 06:30 kızım"
Diyerek korkmuş suratıyla bana baktı.
"Hadi kalk üstünü çıkart terlemişsin bir duş al kendine gel sonra kahvaltıya inersin"
Diyerek yavaşça ayağa kalkmıştı.
"Peki anneciğim"
Diye bir gülümsemeyle ona baktım. Annemin odadan çıkmasıyla kendimi duşa attım. Soğuk ve sıcak karışık akan suyun altında tekrar hayaller kurdum.
"Bu gün gördüğüm rüya gerçek olur mu acaba?"
Diye mırıldandım. Bizim marketci Hasan abi den duymuştum.
"Rüyalar elbet bir gün gerçek olacak."
Demişti bir diğer müşterisine. Bu bilgiyi kaç ay önce demişti hatırlamıyorum ama bilgi hâlâ aklımdaydı. Herşeyi unutan beynim bu bilgiyi bir türlü unutmamıştı. Birden annemin sesini duydum.
"Kızım duş keyfini bozmak istemem ama okula geç kalacaksın."
Diye bana söylenmişti.
"Tamam anne 5 dakikaya kadar aşağıda olacağım."
Bu düşüncelerimi  bir kenarı bırakıp çıkmam lazımdı yoksa okula geç kalacaktım. Duştan çıktım ve okul üniformalarımı giyip parfümümü sıktım. Parfümüm bütün odayı esir almıştı resmen. Yavaş yavaş merdivenlerden aşağı indim.
"Günaydın baba." Diyip küçük bir sırıtma yaptım.
"Günaydın kızım."
Diyip kafasını tekrar gazeteye gömdü. Hayır yani o gazetede ne vardı da o kadar kilitlenmişti.
"Sana da günaydın Gece." Gece Benim ufak kızım olur. 3 aylıkken halam bana doğum günü hediyesi olarak getirmişti.
"Miyaawww"
Biz Gece ile hep böyle anlaşırız o beni anlar bende onu anlarım. Karnı yokmuş az kestireyim demişti bana. Yavaşça sandaliyemi kendime doğru çekerek oturmuştum. Tam zeytini ağzıma atacaktım ki annem mutfaktan çaydanlıkla gelmişti.
"Ohhh mis gibi kokuyorsun güzelim."
Diye bir öpücük kondurmuştu kafama.
"Günaydın anneciğim."
Çaydanlığı elinden ayıp masaya koymuştum.
"Sana da günaydın birtanem."
Diyip gülümsedi. Kahvaltımızda her zaman ki gibi zeytin, peynir, bal vb şeyler vardı. Ben genelde sabahları tek çay içerdim. Yavaş yavaş çayımı içip az birşeyler atıştırmıştım evet daha önce  sabahları kahvaltı yapmam demiştim ama az birşeyler yemezsem otobüste karnım guruldar ve rezil olurdum  bu yüzden iki lokma yedim. Çayımı bitirip masadan kalktım.
"Ellerine sağlık anneciğim ben doydum sana yardım etmemi ister misin?"
Her kız çocuğunun dediği gibi anneme bunu söylemiştim.
"Yok birtanem sen çık"
Annemi babamı öperek kapıya doğru ilerlemeye başladım ki birden uyandığını gördüm. Gözüm gözüne çarpmıştı ve hani bana öpücük der gibi bakıyordu.
"Ahh Gece seni öpmeden gitmeyeceğimi biliyorsun." Diyip onu da öpüp çıktım.

Bizim bakkalcı Hasan abiyi gördüm.
“Günaydın Hasan abi kolay gelsin.“ diyip el salladım.
“Günaydın İlyada Kızım.“ diyerek söylenmişti ve birden yanıma doğru gelmeye başladı. Elinde bir kolye vardı. Gözüm kolyeye değilde kolyedeki simgeye çarpmıştı. Bu simgeee tam da...
“ İlyada kızım bunu bir teyze verdi bana sana iletmemi söyledi. “ demişti.
“ Teyze kimdi Hasan amca ? “ diye ufak ve ürkek bir sesle ona sormuştum.
“Sizin eski komşunuzmuş.”
İyide ben onu tanımıyordum ki.
“Peki Hasan amca teşekkür ederim.” Diyip durağa doğru yürümeye devam ettim. Yolda giderken o teyzenin kim olduğunu merak etmiyor değildim açıkçası. Bu sorularla boğuşurken birden durağa geldim durağa gelmemle otobüsün gelmesi bir olmuş
“Tam zamanından geldim şimdi gelmeseydim birdahaki otobüs 1 saat sonraydı ve derse geç kalacaktım yoksa” diyerek mırıldandım ben bunları mırıldanırken arkadamdan bir ses geldi.

Arkamı dönüp sessin geldiği yere baktım ve bir tonton teyze bana bakıp.
“Kuzum otobüsün içine ilerlemeye niyetin yok galiba.”
Diyip gülümsemişti.
“Kusura bakmayın teyzecim erken kalktımda ondan böyle oldum.” dememle ilerlemeye başladım. Otobüste boş yer ararken her yerin dolu olduğunu gördüm.
“Hadi ama bu saate boş bir otobüs beklemiyordun demi İlyada.”
Diyerek mırıldandım. Birden elimi cebime koyup kolyeyi çıkardım. Kolyedeki simgeye baktım ve birden otobüs sarsılmaya başladı. Herkes bir ileri bir geri savrulurken elimdeki kolye yere düşüp kaybolmuştu.
“ Off nerde bu kolye. Şey abla benim kolyem yere düştü de gördünüz mü?”
"Hayır Kızım kolye felan görmedim."
"Peki teyzecim sağolun."
Ben nasıl bulacağım şimdi bu kolyeyi.
“Amca ne yapıyorsun elimin derisini yüzdün resmen."
"Elinin orda ne işi var kızım"
Küçük bir sinirle.
"Ben her otobüste elimi yere sürerim amca temiz mi diye"
Hayır yani bir insan yerde ne arıyabilir ki demek ki birşeyimi kaybettim ki elimle arıyorum demi bu insanlar gerçekten bir tuhaf.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin