Liam'ın gel bizde kal demesinin üstünden on dakika geçmişti ve ben şimdiden evlerinin karşısındaki kaldırıma oturmuş sigara içiyordum. Dikizlemek ağır bir terim olacağından izliyorum diye tanımlayabilirdim sanırım.Odasının ışığı yanıktı,yüksek bir ihtimal oturmuş ders çalışıyordu. İnsanlar kafasını dağıtmak için oyun oynayıp,kitap falan okurken Liam ders çalışıyordu.Bunun mantığını hiçbir zaman anlamamıştım ama işin garibi sorgulamamıştım bile.Odanın ışığı kapandığında ikinci sigaramı yaktım. Mutfağa gidip bir şeyler yiyeceğinden adım gibi emindim.Ve bingo mutfağın ışığı yanar.Liamın adımlarını bu denli ezberlememin sebebi kesinlikle ayrı kaldığımız aylar değildi.Ve hayır her akşam gelip onu izlerken mesajlaşmıyordum.Sigaramdan bir nefes daha alırken evin kapısı açıldı. Gri eşofman ve siyah tişört bir insana ne kadar yakışabilirdi çünkü onun üzerinde ilah gibi durmuştu.Beni fark etmesi pek umrumda değildi zaten onlara gidecektim.Elindeki çöp poşetini kendinden oldukça uzak tutarak konteynıra gitti ve atıp kafasını bana doğru çevirdi.
Sigara olan elimi kaldırıp salladım ve gülümsedim.Şu an kafasında geçenleri duyabiliyordum; "aptal herif bu havada buz gibi kaldırıma oturmuş sigara içiyor".Eliyle gel yaptığında bir anlık kahkaha atasım gelmişti.Psikolojimi çok sorgulamamanızı öneririm. Ayağa kalkıp pantolonumun arkasını temizledim ve sigaramdan son bir nefes alıp attım.Eskiden olsa kocaman bir gülümsemeyle karşılardı.Çoğunlukla ailesinden gizli geldiğim için "sessiz ol" demeyi de ihmal etmezdi.Yanına vardığımda içimdeki sarılma hissini zar zor bastırmıştım.Bir şey demek için ağızımı açtığımda tabi ki ilk o konuşmuştu
"Selam"
"Selam"
"İçeri geçelim.Üşüdüm."
Diyip ışık hızında eve girmişti. Mesajlaşırken her şey kolaydı.Ama şimdi utancımdan suratına bakamıyordum.Günlerin nasıl geçeceği hakkında hiçbir fikrim yok ama umarım Liam'a daha fazla rezil olmam.