Eve varınca rahattım en azından. Kitap okudum yatakta. Rahatlamıştım. Haberlerde karın 3 gün gece tipi halinde süreceğini söylüyordu. Bende bilet ayırttım. Havaalanı kapanmadan giderdim ailemin yanına. Özlemiştim hepsini. Roben’e mesaj ile haber verdim. Dönünce annem çok sevinmişti. Onu özlemiştim. Akşama da babama sürpriz oldu. Sevinmişti ama pek sevgisini belli eden cinslerden değildi. Annemle zaman geçirdim. Daha sıcaktı burası. Babam hala oraya gittiğim için söylenip duruyordu ama bölümümü en güzel yerde okumak istiyordum. Arkadaşlarımla görüşmüştüm. Farklılık olmuştu benim için. Pazar günü sabah çıktım. Karlar altındaki şehrime geri döndüm. Metro ile eve gidince rahatlamıştım. Sabahleyin okula gidince kahve alıp hemen kütüphaneye gittim. Bugün ilk sunumum vardı ve bunu unutmuştum. Gece rüyamı kabusa çevirmese olmazdı zaten. Derin nefes alıp sunumu ezberlemeye çalıştım. Karşıma biranda Nadal oturup gülümseyince o da gülümsedi ama bununla yetinmeyeceğini anlamıştım.
" Sunum mu hazırlıyorsun?"
" Evet. Unuttum yetiştirmem gerekiyor." Susması adına önümdeki kağıtlara baktım ama faydası yoktu.
" Anladım. Bir süre kayboldun ortalıklardan ve haftasonu Jessie'i ektin."
" Ektim mi? Lanet olsun. Sinemayı tamamen unutmuşum. Ben ispanya’ya gittim. Aile ziyareti. Umarım kırılmamıştır."
" Kırılmadı. Aslında sinema teklifini bana kaydırma planı yaptı. O da seni ekecekti. Biz gidebiliriz. Tabi istersen?"
" Biz mi ? Neden? Sınavların yok mu senin? Ben başımı kaldırabileceğimi sanmıyorum."
" Birkaç saat boşluğun olmalı. Senden randevu kopartmak için ne yapmak gerekir. Chuck ile anlaşabiliyorsun,onlarda kalıyorsun ,o ne yapıyor? Nasıl onun gibi sana yakın olabilirim ? "
Şaşkınlıkla ona baktım. Benim Chuck ile yakın olduğumu mu düşünüyordu?
" Chuck’ın bana yakın olduğunu mu sanıyorsun? Onunla kedi köpek gibiyiz."
sunumumu kenara koydum. Hazır sayılırdım. Bu harika bir şeydi . Umarım sunum sırasında bir aksilik çıkmazdı. İyi bir not almak istiyordum sınav öncesi. Nadal elimi tuttu nazikçe. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Bu da neydi şimdi. Elimi yavaşça okşadı.
" Bir sinema sadece?" Ona dikkatle baktım. Burnuma kötü kokular geliyordu. Bu işin altından birşeyler çıkaardı yakında. Aslında farklılıkta iyi olurdu. Hep aynı rutin şeylerden sıkılmıştım. Sunumu çantama atıp ona gülümsedim.
" Tamam fark etmez. Bir farklılık olsun. Jessie'de gelir belki. Ona da soralım."
" Ben sorarım. Ne zaman yemek yiyeceksin? Belki yine grene-"
" Bugün yemeğe ayıracak vaktim yok. Sunumumu bitirmem lazım"
" Tamam. Sınırımı zorlamayayım bence." Bence de! Böyle yapışık kalan erkeklerden hoşlanmıyordum. Elimi çekip kalktım. Bir kahve fena gitmezdi. Nadal bana kantine kadar eşlik etmişti. Bu çocuk nasıl benden hoşlanabiliyordu aklım almıyordu. Gerçi hoşlanıp hoşlanmadığını da bilmiyordum. Gözleri kör olmalıydı. Kantinden büyük boy kahve aldım. Yemek canım istemiyordu. Parasını ödeyip arkamı dönünce arkamda Chuck belirince irkilmiştim. İşaret parmağını iki kaşımın arasına koyup itti hafifçe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jolly Mate
FantasyBazen verdiğiniz kararlar hayatınızı çok yönlü değiştirebilir. Her zaman başıma buyruk tavırlarım yüzünden çok yönlü kararlar veremiyordum. Hayatımın bir erkek tarafından yönetilmesine karşı olduğum için çok fazla kaçırdıklarım vardı. Hayattan ders...