Louis
Kollarımın arasındaki bedenin saçlarını usulca okşarken huzurun tanımını yaşıyordum.
Rahatlık içinde bulunma durumu, dinginlik.
Hepsi benimleydi, hepsi kollarımın arasındaydı.
Parmaklarım çikolata buklelerinden kayıp giderken sordum.
"Hâlâ sinirli misin bana?" bacaklarını karnına doğru çekerken mırıldandı.
"Değilim Lou."
"Peki çok üzdüm mü seni?" pembe bir gülün narinliğini taşıyan dudakları tatlı bir gülümsemeye ev sahipliği yaparken parmaklarım dudaklarını keşfedebilmek ve dokunup hissedebilmek için çıldırıyordu.
"Birazcık ama geçti." buklelerini bırakıp yumuşak yanaklarına geçerken bu anı da daha önce yaşamış gibiydim. O kadar yaşanmış ve bir o kadar da yaşanmamış gibi etkisi vardı üzerimde.
"Biliyor musun?"
"Neyi?"
"Seninle birlikteyken hep her anı daha önce yaşamış gibi hissediyorum ve bu korkutucu değil." kollarımın arasından çıkıp başını yastığa koydu. Benzerinin olmadığına inandığım yeşilleri mavilerimi bulurken kalbimin hızlandığını hissedebiliyordum.
Sadece onun için hızlanıyordu.
"Korkutucu değilse nasıl hissettiriyor?"
"Gerçek değilmiş gibi. Gerçek olamayacak kadar güzelmiş gibi." parmakları çenemde gezinirken derin bir tonda döküldü ondan duymayı sevdiğim adım.
"Lou."
"Sen gerçek misin?"
"Ayırt edemiyorsan, önemi var mı?" titrek nefesleri nefeslerime karışırken parmakları yavaşça yüzümü buldu. Parmak uçları dokunduğu yeri yakan ateş gibiydi.
Yakıyordu fakat acıtmıyordu.
"Daha önce hiç gözlerinin çok güzel olduğunu söyleyen oldu mu?"
"Belki olmuştur."
"Belki mi?"
"Kazadan önce belki de söylenmiştir." bir an için yeşillerindeki parlaklık söner gibi oldu.
"Gözlerin çok güzel."
"Bir çift mavilik sadece."
"Benim için değil." kalbimi ne zaman ele geçirmişti bilmiyordum.
"Benim için anlamını bilmiyorsun." bileğini kavrarken gözlerimi gözlerinden bir an bile ayırmadım. Kalbimi sızlattığı için, göğüs kafesimi zorladığı için, içimi ısıttığı için ve daha bütün acı verecek duyguları işlediği için ona kızmak istiyordum, sebebini sormak istiyordum. Bana bunları neden yaptığını öğrenmek istiyordum. Hayatımda olmayan tek duyguyu bir anda ellerimin arasına atıp arkasını dönmesinin sebebini öğrenmek istiyordum.
"Benden ne istiyorsun?"
"Bir şey mi istediğimi düşünüyorsun?"
"Kapalı kutu zamanı demek."
"Benim hakkındaki düşüncelerini merak etmiyorum."
"Konuşmaların beni çıldırtıyor." bileğini kurtarıp arkasını dönerken kaşlarımı çattım.
Neden bu işi kabul etmiştim ki?
"Güzel. Arkanı dön sen sadece. Lanet olası model." birkaç saniye geçmişti ki derin bir iç çekip tatlı bir tonda kelimeleri açığa çıkarırken afalladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE AGAIN
Fanfic"Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.."