1. Bölüm - Hayalet

9.8K 740 474
                                    

Taehyung sonunda evine gelebildiği için çok mutluydu. Ayakları ağrıyordu, başı ağrıyordu, ayrıca üzerine sinmiş olan steril hastane kokusu da hiç hoş değildi. Gerçi kusmuk gibi kokmaktan iyiydi ama yine de, hoş değildi. Bugün yine kusmuştu ve ne yazık ki ilk kez değildi. Beşinci bile değildi. Taehyung bir erkek hemşire olarak sadece heteroseksüel arkadaşlarının saçma sapan şakalarıyla uğraşmakla kalmıyor, ayrıca bir de her gün kan, idrar ve bir dolu saçmalıkla baş ediyordu. Ama bu, her gün hayat kurtarmak için ödemesi gereken küçük bir bedeldi. Bekle, bu doktorların göreviydi. Hayır, Kim Taehyung, ayda sadece on sekiz bin won kazanan, Seul'ün kenar mahallelerinin birinde, bulabileceğiniz en küçük dairede yaşayan ve hiç kimsenin hayatını asla kurtarmayan yirmi beş yaşında bir erkek hemşireydi. Ama eğer toplarınızın tıraş edilmesi gerekiyorsa, tam aradığınız kişiydi.



" Ah duş, duş, duş~"



Aslında hastanede duş almıştı ama nedense hala üzerinde dezenfektan kokusunu alabiliyordu. Bu yüzden işten gelir gelmez duşa girmek hayatının bir rutini haline gelmişti. Çantasını mutfak tezgahına (ocak ve mikrodalga fırından oluşan küçük bölüm bir mutfak sayılırsa) attı ve gömleğini yatak odasına giderken başının üzerinden çekti. Kalan kıyafetlerinden de yatak odasında kurtulduktan sonra duşa girdi. Suyun sıcaklığı onu haşlamaya yetecek kadar yüksekti ama umurunda değildi. Islak saçlarını yüzünden çekerek yüzünü suya doğru kaldırdı. İçine bir rahatlık yayılmıştı.



Ne gündü ama... Ne boktan bir gündü. Aslında güne sıcak kahve ve peynirli çörekle gayet iyi başlamıştı ama sonra her şey boka sarmıştı. Önce merdivenlerden düşüp kolunu kırmış küçük bir çocuk getirmişlerdi. Oturduğu yerde ağlamaya devam eden çocuğu neşelendirmeye çalışıyordu. Ama sonra pokemon desenli tişörtünün altındaki bot izlerini fark etmişti. Ne tesadüf ki tam da babasının ayağındaki botlara benziyorlardı. Doktora bunu fısıldadığında hemen kontrol etmiş, ardından çocuk servisi olaya dahil olmuştu. Çocuk sanki fiziksel olarak kalbini kırmışlar gibi hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.



Bu üzücü olaydan sonra hemşirelerin aralarında çılgın kaltak diye lakap taktıkları kadının fırlattığı içi kaynak çay dolu fincandan kaçmış, arada iki kere kusmuştu. Hepsinden kötüsü de yaşlı bir adamın kanını almasını reddetmesi olmuştu. Pis Aidslilerin ona dokunmasını istemiyormuş... Sorumlu hemşire onu kenara çekip sadece yaşlı bir adam olduğunu ve kendisinin ilgileneceğini söylediğinde onu takdir etmişti ama bu daha az kızdığı anlamına gelmiyordu.



Ne olduğunu bilmiyordu ama sanki etrafındakilere eşcinsel olduğunu ilan eden bir şeyi vardı ve bundan nefret ediyordu. Sadece saçlarını kırmızıya boyadığı için olamazdı. Artık kadın erkek herkes saçlarını boyuyordu. Kadınsı değildi ( tamam, birçok erkek çok güzel olduğunu söylemişti ama bu sayılmazdı) aksine erkeksiydi, ayrıca maço biri olduğunu hiçbir zaman iddia etmemişti (Gurur ve Önyargı'yı on iki kez izlemişse ne olmuştu yani?) Ve bu şekilde yargılanmaktan nefret ediyordu.



Ayrıca eziklik derecesinde yalnızdı. Kaslı erkekler genelde kaslı erkeklerle birlikte oluyorlardı ve o... uhm... Kaslı değildi. Duştan çıktıktan sonra bir havlu kaparak saçlarını kurulamaya başlarken aynanın önünde durdu. Ah lütfen... Kas mı? Şu yumuş yumuş karna bakın hele~ Omuzlarından birini silkti. Sahip olduklarıyla mutlu olmayı öğrenmeliydi. Görünüşü konusunda yorum yapan hassas(?) partnerleri her bunu söylerdi. Pislikler...

Kanepemdeki Hayalet - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin