" Aman tanrım seni bir psikopatsın! J-Junghyun! Adı Junghyun."
Wendy ismi yavaşça tekrarladıktan sonra parmaklarını şıklatmaya başladı. " Detaylar! Bana detayları ver!"
Taehyung yutkundu. Konuşmaya nasıl devam edebileceği konusunda hiçbir fikri yoktu. " Biliyor musun? Aslında şu an işler biraz karışık. "
////****////
" Geri döneceksin."
" Sanmıyorum."
" Geri gelebilirsin! Her zaman geri döndün! "
" Bu kez farklı Tae. Gerçekten burada olduğumu bile hissedemiyorum. Bir yerlere doğru çekiliyorum. "
" Bu bir seçenek bile değil Tae. Bu, burada olacağım son sefer. Korkmuyorum, olması gereken bu, sadece... Bir şekilde doğru hissettiriyor. "
" Beni terk etmek doğru mu hissettiriyor?"
" Hayır, içinde bulunduğum durumu bırakmak doğru hissettiriyor. Arada kalmışlıktan kurtulmak." Taehyung'un yanağına dokunacak kadar uzandı ama parmakları tene dokunmadı. " Seni sevmek doğru hissettiriyor. Sanırım bu yüzden gidiyorum. Belki haklıydın, belki de yapmam gereken bir şey vardı. Hayatının tamamını yapayalnız geçirmiş biri olarak belki gitmeden önce birini sevmek zorundaydım, belki birileri tarafından sevilmeye ihtiyacım vardı."
Taehyung gözlerini açık tutmak için savaşırken kaşlarını çattı. " Ne oluyor?" diye mırıldandı, göz kapakları açık tutmak için bile çok ağırlaşmışlardı.
" Gidiyorum. Ve ben... Seni seviyorum. Seni sonsuza dek seveceğim."
*********************************
Hoseok elinde kahvesiyle salona girdiğinde telesekreterinin kırmızı ışığının yanıp söndüğünü gördü. Gece vardiyasında çalışınca eve gelir gelmez kütük gibi uyuyordu. Bırakın telefon sesini, bir fil sürüsü bile evin içinden geçse duymazdı. Çalma tuşuna basıp kahvesinden bir yudum aldı. Taehyung'un çılgına dönmüş sesini duyunca neredeyse boğulacaktı.
" Hoseok... Hobi ne yapmalıyım? O gitti. O gitti! Buna dayanamıyorum, ne yapmalıyım? Ne yapacağımı bilmiyorum! "
Hoseok derhal kahvesini lavaboya döktü. Taehyung'un sesindeki bir şeyler sarsılmasına neden olmuştu. Hemen arka cebinden cep telefonunu çıkararak arkadaşının numarasını çevirdi ama mesaja düşünce kaşlarını çattı. " Tae dostum orada mısın? Oradaysan aç şu telefonunu. " Kotunu üzerine geçirmeye çalışırken telefonu boynuyla omuzu arasına yerleştirmişti. " Tamam, geliyorum tamam mı? Ve bana neler olduğunu anlatabilirsin. Hiçbir yere gitme tamam mı? Hemen geliyorum. " Olabildiğince nazik ve sakinleştirici bir şekilde konuşmaya çalışmıştı. Telefonu kapattıktan sonra Tae'nin ne zaman mesajı bıraktığını kontrol etti, 4 saat önce bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanepemdeki Hayalet - Taekook
FanficKim Taehyung, hayatını erkek hemşirelik yaptığı hastane ve dizileri arasında bölüştürmüştü. Uzun boylu, süper yakışıklı, kaslı partnerler tercihiydi. Bir de nefes alması yeterdi. Çok fazla şey istemiyordu değil mi? Ama bir gün kanepesinde belirivere...