O yer

12 8 1
                                    

"Baba," dedi gizemli, fısıltı denebilecek kadar alçak bir sesle. "Baba."
"Ne var canım?" diye sordu Yüzbaşı Crewe, kızını biraz daha kendine doğru çekip yüzüne bakarak. "Sara'nın aklından neler geçiyor bakalım?"
"Burası orası mı?" diye sordu Sara fısıltıyla. Babasına biraz daha sokulmuştu. "O yer burası mı?"
"Evet küçük Sara, burası orası. Nihayet geldik." Yedi yaşında olmasına rağmen Sara, bu sözleri söylerken babasının üzgün olduğunu anlamıştı.
Babasının daha önceki konuşmalarında hep 'o yer' diye söz ettiği yere kendini hazırladığından bu yana, aradan uzun yıllar geçmiş gibi geliyordu Sara'ya. Annesi onu dünyaya getirirken ölmüştü, onu hiç tanımamış, bu yüzden de hiç özlememişti. Genç, yakışıklı, zengin, sevecen babasından başka kimi kimsesi yoktu. Beraber oynarlardı ve iyi anlaşırlardı. Babasının zengin olduğunu, Sara'nın yanlarında bulunduğunu fark etmeden sohbet eden insanlardan öğrenmişti. Yine o konuşmalardan birinde, büyüdüğünde kendisinin de zengin biri olacağını duymuştu. Zengin biri olmanın nasıl bir şey olduğunu pek bilmiyordu. Kendini bildi bileli güzel bir evde yaşıyordu. Önünde eğilip selam veren ve kendisine 'Küçükhanım Sahip' diyen, bir dediğini iki etmeyen bir yığın uşak hiç eksik olmamıştı etrafında. Oyuncakları, hayvanları ve her şeyiyle ilgilenen bir de dadısı vardı. Zamanla, bütün bu şeylere sahip olan insanların zengin sayıldığını öğrenmişti. Zenginlik konusunda bildiği şeyler işte bunlardan ibaretti.

İyilik Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin