Son konserdeki momentlardan sonra nefes almayı unutmuş olabilirim. Jennie affedersin ama resmen ayakta siktin kızı hayatım.
(Küfürden rahatsız oluyorsanız söyleyin lütfen.)
Bir de böyle bir shipe soft kitap yazıyorum kshsmsn
İyi okumalar.
~~~
Pekala, nerdeyse 1 dakikadır ayakta dikilip bön bön yüzüne baktığım için şaşırmış olmalıydı. Elini gözümün önünde sallayıp dikkatimi çekmeye çalışmasından bunu anlamıştım.
"Hey, sen iyi misin?" Diye seslenip kolumu tuttu ve yavaşça sarstı. Eli koluma değdiği an elektrik çarpmış gibi irkildim ve bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Tanrım, bu nasıl bir etkiydi böyle? Bir anlığına tüm hücrelerimin yenilendiğini hissetmiştim.
"İyiyim." Diye kısık sesle konuştum ve boğazımı temizledim. Bana güneşten bile daha parlak bir gülümsemeyle baktı ve elindeki tabağı uzattı. Daha fazla salak gibi gözükmemek adına tabağı aldım ve gülümsemeye çalıştım.
Kalbim sanki göğüs kafesimi dövüyordu. Kendimi iyi hissetmiyordum. Bir yere oturup saatlerce ağlayabilirdim. Ani gelen duygu patlaması bana hiç iyi gelmemişti.
"Ben Jennie. Söylemiştim zaten. Mahallemize(?) hoşgeldiniz. Bir şey ihtiyacınız olursa ben yan villadayım, çekinmeyin lütfen."
Son kez eğilerek selam verdi ve gitti. Ve ben, elimde kurabiye tabağıyla gidişini izledim. Görüş açımdan çıktığı an ise sanki her şey eski haline döndü. Saat akmaya devam etti. Güneş ışınları varlığını hatırlatmak istercesine yüzüme vurduğunda kendimi geri çekerek kapıyı kapattım ve yere çöküp sırtımı kapıya yasladım.
Elimdeki kurabiye tabağını yere koyup gözlerimi karşıdaki duvara diktim. O duvara defalarca çizdim onu. Farklı şekillerde, farklı renklerde. Ama kalbim her seferinde aynı attı. Sanki 19 yılın acısını çıkartmak istercesine dövdü kaburgalarımı.
Aynı yerden kırıldım orada, defalarca ve defalarca.
Sahi, annem gelip bana ne olduğunu sormasa ve beni kaldırmasa akşama kadar oturup resmedebilirdim onu karşımdaki duvara.
O duvar olmak isterdim. Senin resmedildiğin tuval olmak isterdim.
Sadece 5 dakika gördüğüm birinden bu kadar etkilenmiş olmam ne kadar normaldi bilmiyorum ama gözleri gözlerime değdiği an tüm fonksiyonlarım bozulmuştu sanki.
Annem ile beraber salonda otururken Chaeyoung sonunda gelebilmiş ve ne olduğunu anlayamadan beni kolumdan tutup yukarıya sürüklemişti.
"Hangisi senin odan?" Diye sorunca onu koridorun sonundaki odaya doğru sürükledim. Kapıyı açıp içeriye girdikten sonra beni de peşinden soktu ve kapıyı kapattı.
"Lütfen bana yan villanızdaki seksi şeyin komşunuz olduğunu söyle?"
Heyecanlı bir sesle konuşunca bahsettiği şeyin kamyondaki eşyaları yüklerken gördüğümüz 60 yaşındaki kel amca olmasını diledim. 60 yaşında olduğunu biliyordum çünkü konuşmuştuk.
Bana şeker vermişti.
"Hangi yan villa?"
'Umarım soldakinden bahsediyorsundur' diye içimden dua ederken korktuğum şeyi söyledi.
"Sağdaki olduğundan eminim."
Vücudumdan bir sinir dalgası geçti. Sağ gözümün seğirdiğini hissetmeye başlayınca derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Second -JenLisa-
FanfictionBir yaz günü gelmiştin bana. Bir yaz günü çalmıştı kapımı ölüp bittiğim ellerin. Hani sana derdim ya hep, 'yaz mevsiminden nefret ederim' diye? Sen o gün bana yazı bile sevdirmiştin.