Bölüm 11 Parça 1 - Telafi

1.5K 107 1.1K
                                    

Bölüm 11 Parça 1:

Telafi

- - -

Üç gün geçti.
Sadece evde dinlenmek, AE'lerle alakalı o kitabı tekrar tekrar okuyup yine bir şey anlamamak, bir iki vesvese ile uğraşmak, Dream'in benim dinlenişimle iyice harap olmuş haline baktıkça ona yardım etmeye çalışmak ile geçen; tamamen işsiz ve sıradan geçen üç gün.
Minik incinmenin geçmesini, kafamı bu karışık olaylardan sonra toplamamı sağlayan üç gün.
Ve itiraf etmem gerekir ki, herkesin uğruna bana bas bas bağırıp durduğu şu "dinlenme" işi, düşündüğümden daha fazla etki yaratmış ve çok daha iyi olmuştum.

Fakat benim iyileşmemin tam aksine, Dream iyice mahvoluyordu.

Durmasını, benim yerime "muhafızlık" yapmasına gerek olmadığını ve bu kadar yorulmasındansa, benim dayanabileceğimi defa kere söylesem de Dream; beni dinlemiyordu işte. Benim gibi onun da benden sakladığı şeylerin var olduğu, o kadar belliydi ki...

Her eve gelişinde gördüğüm o yarı baygın surat ifadesi ve onlarca sıyrığına karşı iyi olduğunu söyleyip inatçılık yapmaya devam ediyordu. Buna inanmamı bekleyemezdi tabi.
Ben de ona elimden geldiği kadarıyla yardımcı ve destek olmaya çalışıyordum, fakat reddetmeleri yüzünden çok da başarılı olamıyordum.

Aslında o da biliyordu bana ihtiyacı olduğunu ve yardım edebileceğimi, ama benim işimi yapmayı kafaya takmıştı. Paralel evrene gelmiştim sanki; ben onun için endişeleniyor, o daima iyi olduğu hakkında yalanlar türetiyordu bu sefer.

Bu sabah Dream'in hali, fotoğrafı çekilmeye değerdi. Hâline gülmeli mi yoksa acımalı mıydım bilmiyordum.
Altına gölge düşmüş ve parıltılarından eser kalmamış solgun gözleriyle, doğru dürüst ayakta bile durmayı beceremiyordu. Her iki adımda düşecek gibi olmasını da eklersek, bence verdiğim ara acilen son bulmalıydı. Yanına geldim ve omuzlayarak, onu ayakta tutmak için destek verdim. İçten içe onun için gerçekten üzülüyordum, ama ne yapabileceğimi bilmiyor ve sadece bu tür gereksiz minik yardımlarda bulunabiliyordum.

"Bu kadar yorulacak ne yaşadı ki şu üç günde?" diye mırıldandım içimden Dream'in yorgun yüzüne bir kere daha bakarken. Belki de AE'ler arasında büyük bir şey yaşanmış olabilirdi, ama o zaman haberim olurdu. Ayrıca AE'ler arasında ne kadar büyük bir şey olabilirdi ki?
Ben bir iki teori daha üretemeden Dream, bu pek işe yaramayan desteğimi de kabul etmeden kolumu omuzlarından çekti. Ve bana tek kelime etmeden, sanki az önce yarı ölü değilmiş gibi gülümseyip parlak asasıyla bir portal açtı. Gözlerini ovuşturmasının ardından portalın içine girdi beni yine arkada bırakarak.

Fakat bu arkada bırakışına, artık susarak ve iç çekerek kabullenmek istemedim önceki günler gibi. Endişe ve kararlılıkla, portal kapanmadan Dream'in arkasından onu takip ettim.

Birkaç dakikalık kovalamacadan sonra onu ancak; uzay boşluğunu andıran bir yerde kolundan tutarak durdurabilmiştim. Ama burası, benzese bile Outer'ın olduğu evren değildi- beni şaşırtmıştı. Buranın ne işe yaradığını merak etsem de önemsemem gereken şey bu değil, Dream idi. Dream beni farkettiği gibi başını hafifçe eğdi ve duygusuzluğunu suratında tutmaya devam etti bana bakmadan.

"Ink, lütfen. Seni kırmak istemiyorum."

Nazik tavrına rağmen onu dinlemedim, bu uyarılara birkaç kez daha rastlamıştım. Hem onu tekrar dinleyip geri dönersem, elime geçecek şeylerin daha da yorgun bir Dream ve içimdeki tuhaf boşluğun artışından ibaret olacağını da iyi biliyordum.

Evet, boşluk...
Başından beri göğüs kafesimin ortasında bulunan, başta acının verdiği bir armağan veya soğukkanlılık sandığım bir boşluk vardı.
Nedeni belirsiz şekilde böyle tür durumlarda onlar kadar üzülemiyor, sevinemiyor ve içimde duygudan çok o "boşluk" oluyordu. Belki de boyaları bu amaçlı taşıyordum yanımda; boşluğu sahte duygular ile doldurmak için.

"AMNESIA"  -ErrorInk-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin