Herşeyim sendin şimdi yoksun

60 8 3
                                    

Karanlik, yalnızlık, çaresiz, sessiz...

Tam da bunlardı işte beni anlatan kelimeler. Sahil kenarında oturmuş denizin o huzur veren sesini dinliyordum. Ne zaman çaresiz veya yalnız hissetsem, gelir denize anlatır rahatlamaya çalışırdım. Çoğu zaman işe yarasa da bazen daha çok dibe çökmemesi sağlayabiliyordu.

O anlarda içindeki sıkıntı her neyse seni boğmaya başlar. Ölümü isteyecek kadar kötü bir durumda olursun. Birilerine ihtiyacın olur güvendiğin ve sevdiğin, ama o zaman kimsenin olmadığını fark edersin. Boşuna beklersin gelme ihtimaline karşı, ama koskoca bir boşluk ile karşılaşırsın. O zaman anlarsın hayatım boyunca hep yalnız olacağını. Kimseye ihtiyacın olmadığını anlarsın ama senin için çok geç olur.

Denizin kıyısında oturmuş boş boş denize bakıyordum. Bakışlarımı yavaşça karnıma indirdiğim sırada oradaki masum ve dünyaya gelmek isteyerek büyük bir hata yapan cana, bebeğime baktım. Benim bebeğim!! Gözlerimden akan yaşı umursamadan elimle karnıma okşamaya başladım.

Günün erken saatleri olmasına rağmen sahilde kimse yoktu. Bu da benim için ayrı bir sorundu.

Kulağıma aniden gelen tiz ve yardım edin diye bağıran kadın çığlığı ile ayaklandım.
Kadın çığlığı bana haddinden fazla tanıdık geliyordu. Etrafıma bakındım ama ama hiçbir şey göremedim. Bir süre bekledim. Ve Bir Çığlık daha!!

Kısa bir süre sonra kumsalın biraz ötesinde iki slüet farkettim. Çığlık o taraftan geliyordu. Bütün gücümle onlara koştum ama bir sorunum vardı. Ben niye koşamıyordum ?

Olduğum yerde sadece adım atıyordum. İki slütte ben onlara yaklaştıkça benden uzaklaşıyordu. Nefesimi düzene sokabilmek amacıyla ellerimi dizime koyup kendime zaman tanıdım. ayaklarımın önünde iki gölge gördüğüm sırada irkilerek bir anda geri çekildim. Karşımda az önce gördüm insan slüetleri vardı. Kadının kasıklardan aşağıya akan kani gördüğümde elim ayağım birbirine karıştı. Bir dakika!! O kadın bana çok benziyordu ama bu bendim. Bu nasıl olabilir?

Kasıklarımda hissettiğim keskin acı ve elime bulaşan sıvı ile bakışlarım karnımı indi. Daha fazla kendimde ayakta duracak gücü bulamadığımda kumların üstünde çöktüm. Canım çok yanıyordu. Kafamı kaldırdığımda benim karşımdaki yani kadının karşısındaki adamın Toprak olduğunu ve elinde kana bulanmış bir bıçak olduğunu fark ettim. Allah kahretsin!! İkisi de bana bakıyordu ben ise yere diz çökmüş ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.
- Hoşgeldin karıcığım.

Arkamdaki bir kız çocuğunun bana doğru koştuğunu fark ettim.
- Anne anneciğim

Yok daha neler. Bu çocuk benim olamaz. Olamaz hayır.
- hayır yo yo yo hayır hayır olamaz

Gözlerimizi hızlıca açıp ani bir refleksle yerimden kalktım. Çığlığımdan dolayı annem odama gelmişti. Çok fazla terlemiş olduğumdan saçlarım yüzüme yapışmıştı.
- kızım iyi misin?
- Evet anne gayet iyiyim sadece bir kabus gördüm.

Gülümsemeye çalıştım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Yorganı yavaşça üstümden atıp tam kalkacakken yatağın üstündeki kanı farketmemle yerimde çivilendim. Bir süre yatağa baktığım sırada asıl nedenini anlamıştım. Hadi ama regl olmanın sırası mıydı ?

Yataktan sakince kalkıp ayaklarımı sürüye sürüye lavaboya gitmeyi başardım. Güzelce temizlenip odama geri döndüğümde dünden hazırladığım kıyafetleri üstüme geçirmeye başladım.

Ben öyle süslü kızlar bunu mini etektir elbisedir falan makyajdır bilmem ve asla kendimi de de uygulamazdim. Yani o ne öyle bir yerlerini açınca ne oluyor ki? Okulumuzda kıyafet zorunluluğu olmadığı için favorim olan kot pantolonumu ve beyaz tişörtü mi giymiştim. Bu durumdan ailem çok şikayetçi olsa da sevmiyordum kendimi değiştiremezdim ya.

KİRLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin