İhanetin izleri

47 4 5
                                    

Toprak ile oturmuş hem sohbet ediyor hem yemeklerimizi yiyorduk. Sohbete o kadar dalmıştık ki saatin 8'e geldiğinden habersizdik.
- Oho saat epey geç olmuş kalkalım artık istersen.

- İyi olur. Sen arabaya geç ben de hesapı ödeyip geliyorum.

Toprak kasaya doğru giderken onu beklemek yerine arabaya ilerledim.
Toprağın biraz geç kalmasından korkarak içeriye girdim.
- Dursun abi Toprak nerede gördün mü?

- Arka kapıdan çıktı kızım.

- Tamam teşekkür ederim.

Arka kapıdan çıkıp etrafa bakmaya başladım. Toprak biraz ileride karşısındaki adam ile sohbet ediyordu. Sanki benim ona baktığımı hissetmiş gibi gözlerini bana çevirdi. Önce bir şok geçirsede anında kendini toplayıp eliyle gelmem işaret etti. Karşısındaki adam kafasını bana çevirdiğinde attım adam havada asılı kaldı. Ama bu... Ben hala şoktan kıpırdayamazken onlar bana doğru gülümseyerek geliyorlardı bile. Odamın toprak ile ne alakası vardı ki?

O şerefsiz benim kardeşimi öldürmüştü 2 sene önce. O daha 5 yaşındaydı. Kimbilir daha neler görecekti. Yolda ilerlerken hızını kesemeyip kardeşime çarpmıştı. Eğer orada yavaş gelseydi bunlar olmayacaktı. Ulan şerefsiz Deniz adındaki güzel gözlü kızı nasıl öldürebilirdin. Evet kardeşimin adı Denizdi ve ismi gibi masmavi gözleri bile vardı. Ve İşte o şerefsiz bunların hepsini engelledi. Allah'ım bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyordu p*******
- Senin ne işin var burada?

- Merhaba Öykücüm görüşmeyeli nasılsın?

- Siz... Tanışıyor musunuz?

- Aaa Toprakçım kardeşimi acımasızca öldüren bir insanı nasıl tanımam?

Çok fazla sinirliydim ve bu sesimi biraz daha sesime yansıtmış olabilirdim ama bu umrumda değildi.
- Öykü hadi gel biz gidelim.

- Hayır ona bunun hesabını sormalıyım.

- Öykü lütfen bak yapma.

Elimi tutup ilerlemeye başlayacağı sırada ses çıkarmadan ben de yanında ilerlemeye başladım. ARABAYA BİNDİĞİMİZDE ANİDEN TOPRAĞA BİR DÖNÜŞ YAPTIM.
- Onu nereden tanıyorsun?

- Sadece arkadaşım sevgilim.

Sinirli bir şekilde inleyerek önüme döndüğümde o da sakince arabayı sürmeye başladı.

15-20 dakika sonra sahil gibi güzel rengarenk ışıklarla süslü teknelerinin olduğu bir yere gelmiştik. Toprak biraz ileride renkli ışıklandırmalı küçük ama çok şık, göz kamaştırıcı bir teknenin önünde durdu.

Kendisi önce tekneye binip eliyle bana gel işareti yapınca yavaş adımlarla elinden destek alıp tekneye bindim. Gördüğüm manzara ile şok geçirmiştim. Güzel bir masa hazırlanmıştı, üzerinde ise iki şişe şarap vardı. Masanın etrafında mumlar ve birçok gül yaprağı ile süslenmişti. Birlikte koltuklara oturduğumuzda hala şoktaydim. Tekne ağır ağır açılmaya başladığında ikimize de birer şişe şarap koydu canım sevgilim.
- Ağzını kapat sinek kaçacak.

Utanarak ağzımı kapadım.
- Ya sen bunları ne hazırladın? Bugün okulda olduğunu sanıyordum yoksa kaçtın mı?

- Merak etme okuldan kaçmadım ki bunları hazırlattim.  Bir arkadaşımdan rica ettim.

Şarabımı bana uzatıp içmemi istedi. Açıkçası içmeye niyetim yoktu. Çünkü ben şarap içki tarzı şeylerden babam yüzünden hep nefret etmişimdir.

Babam... Kumarbaz,çıkarcı, alkolik ve daha bir çok şey...

Baban kim diye sorsalar onu sanırım bu üç kelimeyle anlatırdım. Arkadaşlarım gelir anlatırlar babalarını, onları ne kadar sevdiklerini, günlük yaptıklarını, yaşantılarını. Peki ben arkadaşlarıma ne anlattım ailem hakkında? Koskocaman bir hiç. Yalan yok biz de geziyoruz ailemle ama onlar gibi mutlu sonla bitmiyor. O gün anlaşırız, çıkarız dışarı, sinemaya gider yemek yeriz. Akşam babam bizi eve bırakır gider. ve körkütük sarhoş bir şekilde eve gelip sıkıntısını ben ile annemden çıkarır. Yani bize bağırır, çağırır, küfreder, döver. Sabah hiçbir şey olmamış gibi o hayatımıza devam ederiz. anneme birçok dedim yapma bak dedim boşan dedim dinlemedi.  Seviyorum diyor başka hiçbir şey demiyor. Baba dediğime bakmayın aslında kendisi üvey babam olur. Ben 6 yaşındayken gerçek babam trafik kazasında ölmüş. Annem de 4 yıl önce bu adamla evlenmiş. O da bende üvey babama iyi davranmak zorundayız çünkü evin bakımı onun üstünde. Lanet olsun ondan nefret ediyorum.
- Bebeğim ne oldu daldın gittin?

- Ha? Ya şey kusura bakma dalmışım.

- Önemli değil. Şarap?

- Hayatım ben içmesem yani içmediğim ve tercih etmediğim bir içecek.

- Olsun be güzelim benim için bir kere denesen.

Yüzüne önce kararsız bir şekilde baksam da bir kereden bir şey olmaz diyerek kafamı sallayıp elindeki içki bardağını elime aldım.

Bardağı sakince avcumun içinde tutup yudum yudum içmeye başladım. Önce boğazımı yakarcasına inen tat kendini hoş ve bağlayıcı bir tada bıraktı. Dayanamayıp bir daha bir bardak daha sonra bir bardak daha derken sarhoş olmuştum bile.
- Sevgilim O kadar içmene gerek yoktu ki.

- Amağ aşkım çok güzel.

  Toprak gülümseyerek önce bana yaklaştı ve dudakların dudaklarımla buluşturdu.  Ayakta daha fazla duramadığım için koltuğa uzandım o da üstüme uzandı. Onu durdurmalıydım daha ileri gidemeyiz. Ama neden durdurmak istemiyordum. Toprak tişörtümü uçlarından tutup bir çırpıda çıkardığında karşısında südyenimle duruyordum. Ahh utanç verici!!!

- Torak ileri gitmesek mi?

- Bover başladık bir kere kendimi  durduramam. Ama korkma canını yakmıcam. Söz veriyorum.

Elleri göğüslerimi avuçladığında ağzımdan bir inleme kaçmasına engel olamadım. 


-

KİRLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin