NİHAN - "sır", "gizli", "saklanmış"
BORA - "ardından yağmur getiren şiddetli rüzgar"
Ben Nihan Kaya. 22 yaşındayım.Mimarlığı okudum. Babamın şirketinde çalışıyorum. Annemi çocukken kaybettim. Babamdan ayrı yaşıyorum.
Bu gün günlerden Pazartesi. Sabah alarmımın sesiyle uyandım. Her zamanki gibi lavaboya girip işlerimi hallettim. Üzerime beyaz gömlek ve siyah, dizimin hemen altında biten bir etek giydim. Saçımı da sıkı at kuyruğu yapıp ördüm.
Mutfağa girdim. Kendime sade bir kahve hazırladım ve sevimli kupama kahveyi koymaya başladım. Size bir şey itiraf edeyim mi? Ben tam bir kahvekoliğim. Kahvemle yaşadığım aşkı hiç bir şeye değişmem. Yani hemen hemen. Tamam, bir istisna var. Hatta istisna değil büyük bir zaaf diyelim. Sevdiğim adam:Bora Arslan... Benim çocukluk aşkım, ilk aşkım, tek aşkım.
-Lanet olsun!!!
Kahveyi elime döktüm... Ufff çok yanıyor. Hızla musluğu açtım ve elimi suyun altına tuttum. Ah be Bora... Ah be adamım... Ah be sevdiğim... Seni düşünürken bile kendimi kaybediyorum.
Elimin acısı bir az hafiflediğinde ilk yardım çantasından yanık kremi aldım ve yavaşça kızarmış yere sürdüm. Bu gün de yandık, aferin Nihan.
Odama girdim. Çantamı ve dün gece hazırladığım dosyaları da alıp odamın kapısını kapattım. Ayağıma siyah topuklu ayakkabılarımı da giydim. İşte gitmeye hazırdım.
Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Kapıyı kapattım. Mis gibi ilkbahar havasını içime çektim. Yüzümde hemen bir gülümseme belirdi. Bu kokuyu seviyordum. Bana hep onunla olan o ilk karşılaşmamızı hatırlatırdı.
"Bir ilkbahar günüydü. Parktaydım. O sıralar annemin yurtdışında olduğunu söylemişlerdi. Daha 6 yaşında kızdım. Tabi buna inanmıştım.
Parktaki salıncaklara doğru giderken bir adam bana çarptı ve ben yere kapaklandım. Dizim kanamıştı ve ellerim acıyordu. Ağlıyordum. Hiç kimse de gelip kaldırmıyordu beni. Bunu düşündükçe ağlamam daha da şiddetleniyordu. Sonra bir çift ayak gördüm yanı başımda. İşte o an bir mendil uzatıldı bana. Başımı kaldırdım. Nerdeyse benim yaşlarımda mavi gözlü bir çocuktu. Uzattığı mendili aldım, gözyaşlarımı ve burnumu sildim. Sonra ağlamaktan çatallaşmış sesimle : "Teşekkür ederim", - dedim çocuğa. Çocuk dikkatle dizimdeki yaraya bakıyordu. Sonra yere çöktü ve dizimdeki yarayı üflemeye başladı. Bu garip hissettirmişti. Çünkü annemden sonra ilk defa biri benimle böyle ilgileniyordu. Çocuk bir anda kalktı ve benden koşarak uzaklaştı.Öylece kalakaldım. Şaşırdım. Bunu beklemiyordum. Tam kalkmaya yeltenmiştim ki o çocuk göründü. Elinde su şişesi ve yara bandı vardı. Yanıma, eski yerine oturdu ve yine dizimi üflemeye başladı. Bu sefer su da döküyordu. Elindeki peçeteyle yavaşça yaramı sildi ve üzerine yara bandı yapıştırdı. Diğer yara bandını da bana uzattı ve o aşık olduğum sesiyle:
-Kirlenirse değiştirirsin, - dedi.
O olayı her hatırladığımda hala aynı duygu karmaşasını yaşıyorum. Hala o yara bandını saklıyorum. Ah be adamım... Seni hatırlamam bile beni altüst ediyor...
Hızla arabamın yanına gittim. Bir az daha oyalanırsam, geç kalacaktım çünkü. Arabamın kapısını açtım ve arabama oturdum. Elimdekileri de yandaki koltuğa koydum. Kapımı kapattım ve kemerimi taktım. Arabayı çalıştırdım ve yola koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDENYA'M 💖
RomanceBazen öyle sıradan başlar ki senin için yeni bir gün... Hiç ihtimal vermezsin o günün umutlara, mutluluklara, huzura ve en önemlisi de AŞKa gebe olduğunu... Her kız bir prensestir. Sevgiyi, ilgiyi, nazlanmayı, şımarılmayı hakeden bir prenses...