Üst üste çalan zil üzerine uykumun en tatlı yerinde uyanmıştım. Bu saatte kim bu ya? diye söylenerek kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açınca Damlanyı karşımda görünce şaşırmıştım. Nerden çıktın şimdi sen yaa diyen iç sesimi bastırdıktan sonra sevimli yüz ifademi takınarak "Aa canım senmi geldin gel buyur" diyerek içeri girmesini davet ettim. "Uyandırdım galiba?" ee tebrikler nasılda anladın ya çk zkisin cnm.s.s bakışımı attıktan sonra "Evet öyle oldu ama önemli değil dedim. Oda gülümseyerek içeri girdi ve odaya doğru yürümeye başladık. "Kahve içermisin?" dedim ve başını olumlu anlamda salladığını görünce kahve yapmak için mutfağa doğru ilerledim. Kahveleri yaparken bir yandanda telefonumu kurcalamaya karar verdim ve kilit ekrana baktığımda mesajımın olduğunu fark ettim kimden geldiğini öğrenmek için baktığımda mesajın Öküzden geldğini anlamıştım :
Öküz : Günaydın :)
Ben : Günaydın.
Öküz : Ben seneye cevap verirsin diye düşünmüştüm!
Kahvenin olduğunu anladım ve bardakları alıp odaya doğru ilerledim. "Beklettim biraz sanırım"
"Yok canım önemli değil" miğdemden gelen sesi duyuyordum Açım ben? Ne yani kahvemi içicen? Sabah sabah? onu susturmaya çalışarak Damlayla konuşmaya daldık ve sonunda Damla "Ben artık kalkayım." demişti. Bencede sen artık kalk yoksa ben açlıktan öleceğim canım .s tabi bunu kendime saklayıp "Aa keşke biraz daha otursaydın" dedim gülümseyerek. "Daha sonra yine gelirim."
"Pekala" dedim ve yine samimiyetsizce gülümsedim. Damda gittikten sonra mutfağa koştup önce güzelce bir sandaviç hazırladım ve bir bardakta meyve suyu alarak odama geçtim. Öküze cevap vermem gerektğini düşündüm ve telefonumu elime aldım :
Ben : Cevap verdim sonuçta erken yada geç cevap vermiş olmam , önemli mi?
Öküz : Evet önemli.
Ben : Niye önemliymiş.
Öküz : Beni önemsemeni istiyorum çünkü ben seni önemsiyorum.
Aşkın nefrete dönüştüğü zamanlardaydım sanırım hem onla konuşmak hemde onu sürekli terslemek istiyordum. Duygu karmaşası buna olsa gerek. Derin bir nefes alarak cevapladım mesajını :
Ben : Ben seni önemsediğimdede sen beni önemsemiyordun?
Her ne kadar umrumda olmadığını hissettirmeye çalışsamda Öküzden gelen her mesajda kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Ama belli edemezdim çünkü herşey bu kadar basit değildi! Peşinde koştuğum günleri unutmamıştım.
Öküz : Anlaşılan birisi hala eski hatıralarda kalmış.
Ben : Senin için eski olabilir ama benim dün gibi aklımda , yaşlı moruk.
Öküz : Küçük cadı!
Ben : Aynı yaştayız şunu söylemeyi kes!!
Öküz : Bak sende söylüyorsun aynı yaştayız ozaman neden ben yaşlı moruk oluyorum?
Ben : Lafın gelişi söylenmiş birşey o.
Öküz : Bir anlaşma yapalım?
Ben : Ne anlaşması yapacakmışız?
Öküz : Sen bana yaşlı moruk deme bende sana küçük cadı demeyeyim.
Ben : Umm!
Öküz : Ne oldu duyamadım?
Ben : Duyman imkansız zaten ;)
Öküz : Konumuza dönsek?
Ben : Konu neydi?
Öküz : İnsanı sinir etmede birebirsin. Anlaşılan düzgün konuşamayacağız sonra görüşürüz.
Cevap yazmamıştım. Aslında kabul etmeliydimki üstüne çok fazla gitmiştim çünkü benden beklenilen bir davranış değildi. Bu sefer mutluydum evet ilk defa mutluydum anlam veremediğim mutluluk vardı içimde. Tam güzel hayallere dalacakken
Telefonum çalmaya başlamıştı bir an acaba Öküzmü aradı diye düşünsemde Damlanın aradığını görünce şaşırmıştım. Bu kız benden kopamıyor ya .s.s diyerek telefonu açtım.
"Alo?"
"Alo ben damla cemrecim rahatsız ediyorum ama sanırım bilekliğimi sende düşürmüşüm benim için çok değerliydi eğer bulursan yarın bana getirirmisin? "
"Tabiki getiririm." diyerek kapattım kısa ve net bir cevap olmuştu farkındaydım ama umrumda değildi.
Dediğim gibi Damlayla ilkokuldan tanışıyorduk ve oda bir zamanlar Öküze aşıktı. Liseye geldiğinde unuttuğunu ve artık hayatında başka birinin olduğunu söylemişti bu yüzden Öküzle ilgili herşeyi ona rahatca anlatabiliyordum. Ona güveniyordum ama aramızda herzaman bir duvar vardı bunuda net bir şekilde hissedebiliyordum.
Düşünceleri şöyle bir kenara bırakıp kitap okumaya karar verdim ama kitabımı nereye koyduğumu unutmuştum bulmak için etrafı aramaya başladım.