''AhTanrım!''
Yarım saattir çalan ve sürekli ertelediğim alarm için telefonuma ulaştım.Yüz üstü uzandığım için almakta zorlanmıştım.Elime aldığımda ise zaferle gülümsedim.
Saat henüz 9.30'du.Gitmem gereken biri işim vardı.
Hafta sonları çalıştığım bu işte broşür dağıtıyor,burada kazandığım bu para ile de okul harçlıklarımı çıkartıyordum.
Gerindim.Ardından yataktan kalkıp giyinirken telefonumun zil sesi odada yankılanmıştı.Ayaklarımı sürte sürte telefonumu elime aldığımda arayan Haneul'du.
Haneul ile okuldan arkadaştık ve bu işi bana ayarlayan da o olmuştu.
''Efendim''derken aynı zamanda bacağımdan pantolonu geçirmeye çalışıyordum.
''Chung Ha hala uyuyor musun sen?''
''Giyiniyorum.Bu arada sende işimi zorlaştırıyorsun''derken hala pantolonu giyememenin verdiği hazımsızlığı yaşıyordum.
Lanet pantolon neden yukarıya çıkmıyordu ki!
''Ha şuna bak hele!''diye cırlamasıyla gözlerimi devirdim.Biraz daha bu şekilde boş yapmaya devam ederse yüzüne kapatacaktım.
''Neyse ben sana haber vermek için aradım zaten.Kısa keseceğim.Kardeşim rahatsızlandı.Onun yanında olmak istiyorum.Anlayacağın bugün bensiz iş başı yapacaksın''
''Nasıl ya?Onca broşürü tek başıma nasıl dağıtacağım.Hiç mi acıman yok?!''
Cidden bir gün de olsa elimize yüzlerce broşür tutuşturuyorlardı ve ben çoğunu çöple buluşturuyordum.Kıçımı kaldırıp dağıtmak zor geliyordu.
''Merak etme yerime bir arkadaşımı göndereceğim.Hatta telafimi de yakışıklı bir arkadaşımı seçerek yaptım''demesiyle sinsice sırıttım.
Haneul'un göz zevki gerçekten iyiydi.Yakışıklı diyorsa mutlaka model gibi bir çocuk çıkardı karşınıza.Sizde hayran hayran bakakalırdınız.
''Nedense birden seni affedesim geldi''dediğimde gülüşmüştük.
''Neyse kapatmalıyım.İyi eğlenceler''demesiyle telefonu kapatmıştım.
Derin bir nefes aldım.
Aynadan son kez kendime bakıp alt kata yöneldim.Sevgili abim(!)Taehyung koltuğa uzanmış televizyona bakıyordu.Geldiğimi ayak seslerimden anlamış olacak ki bakışlarını elinde tuttuğu kumandadan çekip bana dikmişti.
''Kış uykusuna falan mı yatmıştın?Horlaman buradan duyuluyordu da''
Gözlerimi devirdim.Cidden benimle uğraşmaktan hiç vazgeçmiyordu.
''Ben horlamam.Beni kendinle karıştırma''diyerek mutfaktan ekmek sepetini getiren anneme baktım.Kahvaltıyı hazırlıyor olmalıydı.Ama benim kahvaltıya kalabilecek vaktim maalesef yoktu.
''Günaydın''diyerek gülümsedim.
''Günaydın''
''Hadi çocuklar sofraya''demesiyle dün akşam koltuğun üzerinde bıraktığım çantamı omzuma takmıştım.
Taehyung koltuktan kalkmış sofraya adımlarken benim yerimde duruyordum.Kısa bir süre sonra ikisinin de bakışları beni bulmuştu.
''Bugün kahvaltı yapmam imkansız''diyerek bakışlarımı kol saatime çevirdim.Sanırım depara kalkmam gerekecekti.
''Vaktim yok.Çıkmalıyım''
Kapıya yöneldim.
''İki lokma bir şey yeseydin bari.Açlıktan bayılacaksın''diyen anneme dönmeden karşılık verirken ayakkabılarımı bağlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Guardian Angel//Park Jimin
FanfictionCennet mükemmel bir yerdi. İnsanoğlunun ayak basmak istediği bu yer birçok esere de ilham kaynağı oluyordu.Her ne kadar gerçeği göremeseler de anlatılan masallardaki betimlemeler dahil az kalıyordu. Jimin ise bu cennetin ufak bir parçasıydı.Bir mele...