Yine kuşların aptal cıvıltılarıyla uyandım. Bu kuşlar okulların tatil olduğunu anlayamayan tek varlıklar herhalde. Kuşların durmayacağını anladıktan sonra kalkıp banyoya gittim. Kısa bir duş alıp aynada kendine bakmaya başladım. Ağladığım çok belli oluyordu, yani ağlamam normal sevdiğim insanları aynanda trafik kazasında kaybettim. Oysa arkadaşımı kaldığı kamptan aldıktan sonra dondurma yemeğe gidicektik .
sanki herşey çok saçma...
Kızılımsı saçlarımı ellerimle taradım. Gözlerimin farklı renk olması herkesin bana ucube demesini sağlamıştı. "APTAL İNSANLAR" gözlerimin biri mavi biride sarı- balrengi gibi.mavi olan gözüm pek iyi göremiyor daha doğrusu renkleri birbirine karıştırıyor ama ara sıra,eğer çok çalışıp para kazanırsam gözümü tedavi ettiricem. Banyodan çıkıp gardırobumda bulunan kısa kollu koyu kırmızı tişörtümü ve siyah taytımı giydim. Saçlarımın uzun olmasından dolayı kurutma makinası ile kurutmak 20 dk'mı aldı. Ardından alt kata inip çantamla,fotoğraf makinamı alıp dışarıya çıktım...Ailemi ve arkadaşımı kaybettikten sonra fotoğrafçılığa sardım. Kaybedeli sadece 4 ay olmuştu ama ben onları hâlâ unutamadım. Fotoğraflarımı özgürce çekip insanlara satıyorum ve bu gerçekten kârlı bir iş...
Şehirde resmini çekebileceğim çok az şey var mesela kaldırımda yetişen boynu bükük bir çiçek yada parktaki ağaçların arasından gözüken ay.keşke resmini çekebileceğim güzel bir orman ormanın icindede vahşi hayvanlar olsaydı. Küçüklüğümden beri doğaya karşı bir tutkum vardı,yurt dışında bir sürü orman var gitmeyi çok isterdim ama o kadar zengin değilim para biriktirip bir gün gidicem,KARAKLIYIM ...
Herneyse daha çok işim var fotoğraf çekicem, onları düzenleyeceğim, sonra birini bulup satıcam sonra parayı bankama ( yastığının altına) saklıycam. Hemen parka girdim ve fotoğrafını çekebileceğim bir şey ararken omzumda bir el hissettim. hışımla arkamı döndüm. Takım elbiseli benden çok uzun sarı saçlı bir adam bana bakıyordu, omzumdan elini çekti ve gülümseyerek"Hina black wolf siz misiniz?"dedi.
"Kim soruyor" diyerek tersledim.
Emin olmayarak bir süre bana baktı ardındanMerhaba hina sizi bulmak hiç kolay değil sanırım. Direkt konuya geciciem dedeniz tom...o size büyük bir miras bıraktı ve en kısa sürede size ulaşmasını emretti.
Siz neden bahsediyorsunuz?kafam karışmıştı.
dedem amerikada ve gayet iyi 1 hafta önce konuştum.... Adam çok durgun gözüküyordu nedense gözleri dolmuştu.
"Yani miras olsa bile sadece dedem öldüğü- "bir an duraksadım. olamaz herhalde ,dedem ölmüş olamaz, olamaz diğil mi? 1 hafta önce konuştum onunla. korku ve sinirle,
YALAN DE diye bağırdım.
... Adam çok üzgünüm der gibi bakıyordu.
"SAKIN BANA DEDEMİN" bir an sesim kısıldı, kelimeler beni boğmaya başladı.Ö-ölmüş olduğunu söyleme
Çok üzgünüm hina
Bu olamaz imkansız,nasıl?gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Tutmaya çalıştım ama beni dinlemiyorlardı sanki bir an hiç birşey düşünemedim ve salak salak adamın yüzüne baktım. Ne demeliydim söyleyebileceğim fazla birşey yoktu aslında hiç bir şey yoktu.
Burda konuşmayalım hina şurada bir kafe var orada konuşalım. Dedi
Gözlerimden yaşlar akarak sesizce onayladım. Kafeye doğru yürümeye başladık. Kafamda bir sürü soru vardı. Neden sıradan günler gibi gecemezdiki
Kafeye vardık ve en sessiz duran bir masaya geçtik bize birer kahve söyleyip olanları anlatmaya başladı.Deden yıllardır kanserle mücadele ediyordu. Bir sürü ilaç,doktorlar ve tedavi edebilecek herşeyi dendi ama kanser onu yendi. 2 haftalık ömrü olduğunu öğrendi. Bu yüzden bir miras yazmaya karar verdi en sevdiği kişiye yani sana yazdı. Senin doğayı ve hayvanları sevdiğini bildiği için bu mirasın sana göre olduğunu düşündü. İlk önce seni aradı iyi olup olmadığını, durumunu,sağlığını sordu.
Bekle benim dedemle konuşmamı nerden biliyosun?
Ben ordaydım ... yani ...
Anladım
Güzel, her neyse . Tüm mirasını senin üstüne bıraktı. Ardından
da dün öldü. Ve bende buraya amerikadan geldim, seni bulmak için.evinde yoktun insanlara seni sordum ve hepsi bana-
hemen cevapladım.İnsanlar karşı çok kaba olduğumu içimde bir şeytan olduğunu, cadı,iblis,canavar gibi bir kız olduğumu söylediler. Doğru mu?
Adam şaşkınca baktı nasıl bildin der gibi kaşlarını kaldırdı. sonra başını olumlu anlamda salladı.
Evet öyle dediler. Dedi.
Peki dedim bu miras buraya ne kadar uzakta
Ne?
Dedemin mirası buraya ne kadar uzakta. Tokyonun neresine
(Hina japonya'nın tokya eyaletinde nerdeyse lüks bir evde yaşıyordur)Söyle hadi be adam tokyonun neresinde. Adam biraz rahatsız olup, kekeledikten sonra
A-aslında bu miras bir köşk ve kocamam bir orman ve a-amerika-da
NEEEEEEEEEEEE? O kadar yüksek sesle başarmıştım ki herkez bize baktı hemen yüzüm kızardı. Ardından daha alcak sesle,Bakın bay , adam cümlemi tamamladı
Greg adım greg
"Greg bak benim burda bir yaşantım var hayatım-" bir an duraksadım "ve acılarla dolu bir geçmişim " kusura bakma ama o ev uçup buraya gelmediği sürece bu mirastan çekiliyorum. Dedim adam şaşırmış bir şekilde
"Ne ama hina bu olmaz daha köşkü bile görmedin eğer bu mirası reddedersen o zaman miras üvey teyzen alise gececek" dedi yüzü şaşkınlıktan bembeyaz olmuştu yada sanki bir şeyden korkmuş ve endişe duymuş gibi.
Hızlı adımlarla çıkışa yöneldim o da peşimden gelecekti fakat garson parayı ödemesi için onu durdurdu...Hemen eve geldim çantamı ve kameramı oturma odasındaki koltuğa fırlayım. Sonra anılarla dolu evime baktım.
( geçmişi anlatmaya başlar)Daha 8 yaşındaydım. Dedemin bana miras bıraktığı köşkte oyun oynuyordum dedem hep herkese karşı sertti. (Bu konuda ben dedeme çekmişim.) Ama bana asla sert davranmazdı. Sadece insanlara güvenmemek konusunda, onlara sert ve acımasız olma konusunda beni hep uyarırdı.o gerçekten harika biriydi. Yaza girip okullar tatil olduğunda annem ve dedem kavga etmişti. Ve ordan ayrılıp tokyoya taşınmaya karar vermişti.
Dedem "Hina burada kalmalı" desede annem orda kalmamı istememişti babamsa anneme karşı gelmekten korkuyordu o yüzden hiç birşey demeden kabul etmişti. Annemin tokya'da samimi bir arkadaşı vardı. 1 ay kadar orda kaldık. Annemin arkadaşının bende 3 yaş büyük bir oğlu vardı. Onunla yakın arkadaş olmuştuk ismi luka idi,ve çok komik ayrıca resim konusunda oldukça yetenekliydi. Bana resim yapmayı öğretti.onunla çok eğleniyorduk.Babam ünlü bir şirkette iş bulunca güzel lük bir ev tuttuk ve oraya taşındık.bu süreçte dedem annemi arayıp benim nasıl olduğumu soruyordu.annemse "iyi diyip telefonu öfkeyle kapatıyordu. Ev annemin istediği şekilde düzenlendi. Yatak odası için bembeyaz bir yatak mavi masa ve süsler, oturma odası için kırmızı koltuklar,siyah perdeler ve süsler,ve beyaz bir halı. Odamı ben dekore etmiştim. Kırmızı duvarlar,siyah yatak,dolap,çalışma masası,ve şeytan posterleri.herşey harikaydı tâki onlar ölene kadar.onları tek başıma uğurladım.dedem gelmemişti yada alis teyze...luka' nın annesi cenazede bana bağırarakSenin ailen senin gelecekteki kocanı öldürdü sürtük. Dedi
anlamadım nasıl? Dedim boğuk bir sesle onun bana sürtük demesi beni utandırmıştı. Sonra Bağırarak;
Luka kamptan geldiği zaman sana evlenme teklifi edecekti, hatta düğün tarihini bile belirlemişti şok olmuştum.sonra devam etti.
Ama senin gibi uğursuz insanlar onu benden aldılar. Sonra bir sürü küfür savurdu,bense hüngür hüngür ağlıyordum. İşte şimdi burayayım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katilin Aşkı( Tamamlandı)
Fanfictionhayatını normal biri olarak yaşayan hina insanlara karşı kaba,kötümser,negatif bir lise öğrencisidir. annesi,babası ve en yakın arkadaşı öldüğü zaman hayatını fotoğrafçılık ile geçirir... Bir gün dedesinden kalma köşkün mirası hina'ya ait olduğu öre...