Şengül'den işle alakalı yardım istemiştim. Şengül şirketin supervisorıdır. Satış yapmak için gaza getirir, düzeni sağlar. Şengül'ün yanına gittiğimde Oğuzhan da Duygu'nun yanında çağrı dinliyor fakat gözleri ben de yine. Hissediyorum...Yukarı çıkıyorum evraklarla alakalı nereye gittiğimi izliyor.
Ertesi günü 5 molasına çıkmıştık. Yanımda elma getirmiştim. Öğlen yemeğinden 5 molasına kadar acıktığım için yanımda meyve getirmiştim. Sandalyemde hafif kaykılmış, bir o yana bir bu yana sallanarak elmamı yiyorum. Oğuzhan çağrısından kalktı bana doğru baktı.
Bu sefer ben de ona baktım. Göz göze gelince gülümsedim. O da bana gülümsedi.
-Gelsene dışarı.
+Yok.
Bu kadardı. Bu konuşma bile heyecanlandırmıştı.
Zeynep vardı bir de. Yanımda oturuyordu. Zeynep de Oğuzhan'a yazıyordu. Gelip gidip ona laf atıyordu. Oğuzhan onun yanından geçerken ona gülümsüyormuş. Bir kere geçerken gülümsemediği için bana dert yandı. Ben de dönüşte Oğuzhan'ı yanıma çağırdım.
-Bundan sonra buradan geçerken gülümseyeceksin bu kıza. Bak bir kere gülümsememişsin.
O sırada Zeynep'in öldürücü gözleriyle karşılaştım. Olayı toparlamak amacıyla sohbeti çevirdim.
-Yani öyle. Buradan geçerken bize gülümseyip öyle geçeceksin.
Çevireyim derken muhabbet saçmalığa döndü. Çocuk neyse ki önemsemedi pek saçma olsa da.
+Tamam. Buradan geçerken size hep gülümseyeceğim.
-Biliyor musun? Ben seni Shameless'taki bir karaktere benzetiyorum. Sen o adamın genç halisin. İleride o adama benzeyeceksin.
+Öyle mi? Merak ettim bakarım kimmiş o.
Deyip yerine geçti. Ben de işime döndüm. Satış yapıldığında gidip tahtaya yazılır. Her satış yaptığında o tahtadaki sayıyı değiştirirsin. Ben de tahtaya satışımı yazmaya gittim. O da beni izliyor. Ben her satış yaptığımda "Helal olsun" diyor. Yine satışımı yazıyordum beni yanına çağırdı. "Beni benzettiğin o kişiyi girsene buraya" dedi ben de yazdım. Adamı görünce bozuldu. "İleride yaşlanmış halin böyle olacak sen bu adamın genç halisin." dedim. Yan masadan Melek de baktı kime benzettiğime. "Hiç alakası yok" dedi. "Zaten yaşlanınca böyle olacak" dedim. Gülüştük sonra ben yerime geçtim. Muhabbet edemezsin mesai saatlerinde çünkü.
Oğuzhan yine bizim oraya gelmişti Ersin ile bir şey konuşuyordu. Ben de onlara kulak verdim. Oğuzhan bana dönüp "KPSS'ye mi hazırlanıyorsun?" dedi. Masama baktım. Önümde KPSS Tarih kitabım vardı. Baya gözlemci çocuk. Masamı bile incelemiş. "Evet" dedim. "İyi. Çalış çalış." dedi. Onu tanıdığımı bilmesini istiyordum artık ve söyledim.
"Ben seni tanıyorum. Sen Ahmet'in arkadaşısın. Ahmet Er. Ben Ahmet'in kuzeniyim." dedim.
Muhabbet ilginç geldi tabi geldi yanıma hemen. "Aaa. Sen Ahmet'in kuzeni misin?" diye sordu.
"Evet. Ahmet hep anılarından bahsediyordu. Arada senin isminde geçiyordu. Ve ya Oğuzhanla resim attım Instagram'a beğensene gibi şeylerden bahsediyordu. Kızlarla olan anılarınızdan bahsediyordu. Çok şey anlattı bana" dedim.
"Ben senin onun kuzeni olduğunu bilmiyordum vallahi." dedi. "Öyle." deyip gülümsedim. O da "Neyse ben gideyim sonra yine konuşuruz" deyip ayrıldı yanımızdan.
Ben bahçeye çıkmayan kız artık çıkar oldum sırf onu görmek için. Bahçede masa ve sandalyeler var herkes oturur etrafında çay,sigara içip muhabbet edilir. Oğuzhan da masanın en ucunda oturuyor. Zeyneple biz de gittik masanın en ucuna. İkimizin de amacı ona yakın olmak tabi. Her molada orada otura otura muhabbeti kurduk. Kaynaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVEN
RomanceDefne her zamanki gibi cagri aliyordu. Yeni biri baslamisti işe. Aslinda Defne onu taniyordu. Oguzhandi o. Kuzeninin arkadaşı. Bir zamanlar kuzeninin "Sana ayarlayayim mi?" dedigi cocuk. Defne dusunmemisti aralarinda bir sey olabilecegine. Taa ki y...