SEKİZİNCİ BÖLÜM

881 64 31
                                    

Jungkook, Jimin'i uyandırmaya çalışırken, kapıda sesler duydu. Sonunda gelebildikleri için, içi rahatlamıştı. Bakışlarını asansörün içinde gezdirip, yine Jimin'e dikti. Jungkook'a göre bayılacak kadar panik yapmasına gerek yoktu.

Aslında Jimin, Jungkook'un kollarında sakinleşmişti ve bir krizin eşiğinden dönmüştü. Ama gece doğru düzgün uyuyamadığı ve gün içinde bir şeyler yemediği için, yorgun düşmüştü vücudu. Daha fazla dayanamamış ve bayılmıştı.

   Asansör kapısının açılma sesini duydu Jungkook, bakışlarını Jimin'den çekip görevlilere baktı. Kaşlarını sinirle çatıp bağırdı "SİZ NASIL DİKKAT ETMESZİNİZ, ASANSÖRÜN ARIZALI OLDUĞUNU!  İÇERİDE YA YAŞLILAR, ÇOCUKLAR OLSAYDI. O ZAMAN SİZİ KİMSE ELİMDEN ALAMAZDI." Demiş ve Jimin hala kollarındayken yerden güç alarak kalktı. Jimin'i belinden tutarak, kucağına aldı ve çıktı asansörden.

Görevliler ve çalışanlar hepsi Jungkook ve kollarındaki Jimin'e bakıyorlardı. Jungkook görevlilere baktı.
"Sizinle sonra görüşeceğiz." Dedi tehditkar bir ses tonuyla. Şirketten çıkıp arabasına doğru yürüdü, Jimin'i arka koltuğa yavaşça bıraktı.

Geri çekilip arka kapıyı sesli olmayacak şekilde kapatı. Kendisi de hızlı yürüyüp ön koltuğa oturdu, kemerini takıp arabayı çalıştırmadan önce, arkada yatan Jimin'e tekrar baktı. Ardından arabayı hızlıca çalıştırıp, hastaneye gitmek için sürdü.

   Bir süre sonra hastahaneye varmıştı. Arabasını acilin önüne park edip, arabadan indi. Hızlı adımlarla arka koltuğun kapısını açtı ve Jimin'i incitmekten korkar gibi, bir bebeği kucağına alır gibi aldı yavaşça kucağına aldı.

Ayağıyla arabanın kapısını kapatı ve acile doğru adımladı. İçeri girdiği gibi sesli bir şekilde doktorları çağırdı, hemen oradaki hemşireler sedye getirmişlerdi Jungkook'un önüne.

Jungkook, Jimin'i sedyenin üstüne bıraktı. O an içinden, ne kadar hafif hiç bir şey yemiyor mu? Diye sordu kendi kendine. Doktor ne olduğunu sordu. Jungkook doktora dönerek konuştu.
"Asansörde kaldık, panik yaptı ve nefes alamıyormuş gibi derin derin nefesler aldı. Sonra ağlamaya başladı ve..." Durdu, aklına ona sarıldığını ve biraz öyle sakinleştiğini hatırladı. Doktor ona merakla bakarak.
"Sonra?" Dedi sordu.

"Bir anda bayıldı." Dedi sadece. Doktorun hareketlerini izlemeye başladı. Doktor ışıklı bir kalemle Jimin'nin gözlerine bakıyordu.
Bir hemşire Jungkook'un dışarıda beklemesini istemişti.
Kapına ne kadar beklediğini bilmiyordu Jungkook. Şirkete gidip, birilerini gönderebilirdi. 

Sma bir türlü ayaklarında derman bulup, kapının önündeki koltuklardan kalkamıyordu. Bir süre sonra içeriden bir hemşire çıktı ve Jungkook'un yanına yürüdü.
"Siz hastanın nesi oluyorsunuz? İşlemleri başlatmam lazım." Diye sormuştu.
Jungkook'ta düşünmeye başladı. 'Jimin benim hiçbir şeyim, peki neden bu kadar üstüne düştüm?' Jungkook'un da aklı çok karışmıştı ve ne diyeceğini bilmiyordu.

Başında bekleyen hemşire, ona hiç yardımcı olmuyordu. Jungkook hemşireye bakıp konuştu.
"Onun arkadaşıyım." Dediği gibi pişman oldu, tanımıyorum da diyebilirdi. Ama diyemişti.

Hemşire anladım derecesine başını salladı ve konuştu.
"Siz isterseniz hastanın yanına gidebilirsiniz, serum verdik şu anda uyuyor." Diyip tam gidecekken. Jungkook uyanmadığı için endişeli bir sesle.
"O iyi mi, bir sıkıntı yok değil mi?" Dedi yerinden kalkarak.

"İyi, yorgun düşmüş sadece ve kapalı alanda kaldığı için biraz fazla vücudunu zorlamış. Bir kaç saatte uyanır. Şimdiden geçmiş olsun." Demiş ve gitmişti.

Jungkook rahat bir nefes alarak, hemşirenin gidişini izledi. İçeri girip girememek arasında kalmıştı. Kendine gelmek adına, hastanenin kantinine indi ve kendisine sert bir kahve istedi.

Kahveyi eline alıp, Jimin'in odasının kapısının önünde gelmişti. Kapıyı yavaşça açtı ve içeri girip sessizce kapatı. Jimin'nin uyandırmamaya  özen göstererek adımladı. Jimin'in hala uyuduğunu gördüğünde, rahat nefes aldı. Ardından Jimin'in yanındaki tekli koltuğa oturup, elindeki kahveyle Jimin'i izlemeye başladı.

Üzerini değiştirmişlerdi. Hasta kıyafetleriyle çok masum gelmişti Jungkook'un gözlerine.
Jungkook öyle dalmıştı ki, doktorun odaya geldiğini bile fark etmemişti. Doktorun ona seslenmesiyle bakışlarını hızlıca Jimin'den çekip, ona seslenene baktı. Doktor olduğunu gördüğünde yerinden kalkıp.
"Pardon, dalmışım bir şey mi dediniz?" Diye sordu.

Doktor onun bu haline gülümseyerek cevap verdi.
"Hayır, öemli bir şey söylemedim, sadece uyandığında taburcu olabirsiniz." Demiş ve elindeki dosyalara bakarak odadan çıktı.

Jungkook doktorun neden gülümsediğini biran merak etti. Sonra umursamadı ve Jimin'e baktı. Gitmek istiyor ama gidemiyordu.
Jimin'i burada tek başına bırakmak istemiyordu. 'Uyandıktan sonra giderim' dedi kendi kendine. Kahvesini bitirmişti Jungkook. Çöpünü atmak ve elini yüzünü yıkamak için odadan çıktı.

   Elini yüzünü yıkayıp, aynadan kendine baktı Jungkook. Neden hala buradayım, diye düşünüyordu. Suyu açıp yine yüzüne su serpti, kağıt havlu ile ellerini kurulurken, "Sadece bir kez bakıp gidecem." Diye mırıldandı. Akşam olmuştu, telefonuna eline aldığında saatin dokuzu geçtiğini gördü. Yavaş adımlarla odanın önünde gelmişti. Jimin'in hala uyuyor olduğunu düşünerek kapıyı çalmadan içeri girdi.

Hala Jimin'nin uyuduğunu gördüğünde, yanına yaklaştı. Yüzünü, Jimin'in yüzüyle aynı hizaya getirdi.  Ve onu rahatlıkla incelemeye başladı. Burnuna gelen kokusuyla, vücudu kendi kendine hareket edip biraz daha yaklaştı Jimin'e. Aralarında milimler kala gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Bir kaç saniye sonra gözlerini açtığında, gözleri açık Jimin'le göz göze geldi.

Jungkook, Jimin'nin gözlerini açık olduğunu gördükten sonra hızlıca kendini düzeltip hiç bir şey olmamış gibi davrandı. Jimin hariç her tarafa değiyor du bakışları. Sessizlik hakimdi odada, Jungkook yakalandığı için gerilmisti. Hafif öksürerek söze girdi.

"İyi misin, kendini nasıl hissediyorsun?" Sormuştu. Jimin konuşmak için ilk önce yutkunma ihtiyacı duydu. Boğazı korumuştu hem az önce olanlar için, hemde uzun süre konuşmadığı için.
Kendini düzeltip oturur pozisyona geldi ve baş ucundaki suyu bardağa döküp içti. Jungkook'un sorusunu es geçip, pürüzlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Sizin ne işiniz var burada? Ben nasıl geldim buraya?" Diye sordu, hala kendini iyi hissetmiyordu.
Jungkook sorduğu soruya cevap vermediği için, bir anda sinirlenmişti. Ama belli etmeden, az öncekinin aksine soğuk bir ses tonuyla cevap verdi.

"Bir işim vardı burada, seni gördüm sonra Namjoon'un restoranında çalıştığını hatırladım ve bakmak istedim sadece." Diye bir yalan söyledi. Onu buraya kendisinin getirdiğini bilmesini istemedi.

Jimin unutamıyordu, Jungkook'un kendisine söylediği sözleri. Kızgındı ona. Gıcıklık kapıyordu, onun küçük dağları ben yaratmışım havalarına. Tekrar sessizlik hakim oldu odada. Jimin, Jungkook'un istemeye istemeye ilk sorduğu soruya cevap verdi.
"İyiyim, sadece biraz başım ağrıyor. Ne oldu! Sizin bir bilginiz var mı?" Diyip elleriyle başını tutup.

"Hatırlamıyor musun? Yani en son nerede olduğunu falan?" Diye sordu. Çünkü eğer hatırlarsa, yalanı ortaya çıkardı.
"Hepsini tam hatırlamıyorum. Sadece asansörde kaldığımı ve kriz geçirmek üzere olduğumu hatırlıyorum. Sonrası kesik kesik, tam olarak ne olduğunu hatırlayamıyorum." Diye cevap verdi.  Jungkook bu sırada içinden bir 'oh' çekti, Jimin'in hatırlamadığı için.

"Koca şirketleri var, asansörleri arızalı. Bide zengin oldukları için kendilerini bir halt sanıyorlar." Demişti Jimin, yine sesli düşünerek. Jungkook duyduğu sözlerle kaşlarını çatı. İstemeden sinirli bir ses tonuyla konuştu.

"İyisen sıkıntı yok. Geçmiş olsun." Diyerek hızlı bir şekilde odadan çıktı. Jimin şaşkınca arkasından baka kalmıştı. Ne olmuştu bir anda? Hiç bir şey anlamamıştı, boş verip yatağına geri uzandı.

Gözlerini kapatığında, Jungkook'un yüzü belirdi bir anda. Gözlerini hızlıca geri açtı ve neden kendisine bu kadar yakın olduğunu düşündü.
Hareketleri sanki bir şey saklıyormuş gibiydi, yoksa kendisiyle böyle normal konuşmazdı. Gözleri yorgunlukla kapandı ve uyuya kaldı.






Aşka Yolculuk JİKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin