Kapı açıldığında karşımdaki Blanie'nin annesi olduğu açıkça belli olan kadının önce gözleri büyüse de sonra yüzünde gördüğü manzaradan memnun kaldığını belirten bir gülümseme belirdi.
- Sen.. Sevgilisi misin?
Tam ağzımı açmış itiraz edecektim ki tekrar konuşmaya başladı.
- Kızım kedi olalı bir fare tutmuş desene.
Gözünün arkadamdaki arabaya kaydığını fark etsem de renk vermeden konuya girdim.
- Kızınızla ortak olarak oynadığımız bir oyun var. Belki biliyorsunuzdur.
- Sürekli oynadığı bir şey vardı sanırım. CDA miydi?
- Bugün beraber oynayalım diyorduk. Tabi sizin de izniniz olursa.
- Tabi. Ne demek. Ben onu çağırıyım hemen.
İçeri gittiğinde rahatlamıştım. Kadınla tamamen zıt olduğumuzu ilk konuşmamız olsa bile söyleyebilirdim. Ben makam, tip vb. şeyler yüzünden çok çekmiştim, kadın ise bunlara takıntılı görünüyordu. Daha fazla konuşsaydık ne olurdu bilmiyorum.
_______________________________________________
BLANİE'NİN AĞZINDAN
-------------------- Beş dakika önce ----------------------Arabadan inince derin bir nefes verdim. İçeri girince olacakları biliyordum. Annemle yine tartışacaktık. Eğer Mace bu işe karışırsa övebilirdi bile ama onu bu işe karıştırmak istemiyordum. Bugün resim atölyesinde Dasie'nin söylediği gibi Mace gibiler kendilerine benzeyen kızlara bakardı. Benim gibi birini sevmeyeceğini bilsem de ona her baktığımda kalbimin hızlı hızlı çarpmasına engel olamıyorum. Ama hadi ama! Onun karşısındaki hangi kızın kalbi öyle atmazdı ki. Kapıyı çaldığımda annemin yaklaşan ayak sesleri beni germişti. Kapı açıldığında bana bakıp gülümseyince beni yine kötü bir şeyin beklediğini anlamış oldum.
-Hoş geldin.
-Hoş buldum
-İki dakika salona gelsene.
Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girerken benim ona yetişmemi beklemişti. Neden geç kaldığım umrunda değildi. Daha doğrusu ben umurunda değildim. Ceketimi çıkarıp salona geçince bilgisayara baktığını gördüm. O da beni gördü.
- Gel, gel.
Geçip yanına oturduğumda ekranda bir erkek fotoğrafı vardı. Aslında çirkin değildi ama Mace'i seven biri için düşünürsek..
- Fena değil, değil mi?
- Hı hı.
Bir sonraki fotoğrafa geçtiğinde sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Artık söylemeliydim.
- Anne ben..
Bir anda bana bakınca cümlem yarıda kesilmişti. Yutkunup devam ettim.
- Birini seviyorum.
Gülümsedi.
- Çıkıyor musunuz?
- Hayır. Büyük ihtimalle beni sevmiyor bile.
- O zaman olmaz. Biliyorsun, geleceğini sağlama almalısın. Buradaki beyefendilerin hepsi seni çok beğendiler mesela. Onlardan biri-
- ANNE!
- BU KONUYU DAHA ÖNCE KONUŞTUK BLANİE.
Yükselen seslerin dışarıdan duyulduğunu biliyordum. Ve birazdan olacakları da. Bir süre annemle sessizce gözlerimizle atmıştık.
Ardından kapı sesi düşündüklerimi kanıtlarcasına evde yankılandı. Annem tek kaşını kaldırınca açıklamaya başladım.
- Şuan kapıda.
- Sevdiğin çocuk mu?
- Evet.
- Umarım iyi bir şeydir Blanie.
Nasıl bir ifadeyle geri döneceğini çok iyi bildiğimden kapıya doğru gittiğinde odama gidip üstümü değişmeye başladım. Rahat bir tayt ve kısa kollu bir tişört giymiştim. CAD başlığını ve oyunla alakalı diğer malzemeleri de küçük bir sırt çantasının içine atmıştım. Bütün bunları yapmam sadece birkaç dakika sürmüştü. Annem geldiğinde yüzünde olacağını düşündüğüm ifade vardı.
- Hayatımda gördüğüm en mükemmel şeydi. Öyle ki bir an maskemi düşürdüm. İnanabiliyor musun? Arkasındaki araba da gözümden kaçmadı. Ailesi ne işle uğraşıyor?
- Babası bizim okulun genel müdürüymüş.
- Neredeyse her ilde okulu var dediğin mi?
- Sadece okul değil, başka sektörlerde de birsürü projeleri var. Bahsetmiştim.
- Çocuk yetenekli mi? Zeki mi?
- İşlemediğimiz bir yolla soruyu çözecek kadar zeki. Resimde üstüne yok.
- Babası anlattığına göre ülkenin ileri gelenlerindendir. Tipini tartışmaya bile gerek yok. Seviyormuşsun da..
Yavaşça ayağa kalkıp odanın kapısını açtım. Ardından son bir kez arkamı döndüm.
- İznin olursa gidiyorum ben. Sorun çıkarmazsın artık herhalde.
- Bu kılıkla mı?
- Anne oyunda olacağız zaten.
- Çocuk gibisiniz. Her neyse.
Tam arkamı döndüm gidiyordum ki arkamdan seslendi.
- İstersen dönmeyebilirsin.
Sinirle kapıyı kapatıp ayakkabılarımı geri giydim. Kapıyı açıp dışarı çıkarken bir şeye çarptım. Kafamı kaldırdığımda o "şey"in Mace olduğunu gördüm.
- İyi misin?
- İyiyim.
Hiç iyi değildim. Burada sadece on beş dakika kadar durmamıza rağmen başım çatlıyordu.
- Gidelim mi?
_______________________________________________
MACE'İN AĞZINDAN
--------------------------- şimdi-------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP BAĞI
Science FictionKüçük yaşlarda annesinin ve babasının boşanma konuşmasına şahit olan Mace o günden bu güne kendisine sadece mevki ve tip için yaklaşan veya saygı duyan kişilerden olabildiğince uzak durmaya çalışmıştır. Son zamanlarda okula bile gitmeyip tüm gününü...