Otobüsten indikten sonra hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm. Hiçbir şey anlamıyordum. Bunu mutlaka birilerine anlatmalıydım. Sonra aklıma Kübra geldi. Evet, Kübra bu konuyla alakalı mutlaka bir şeyler bilirdi.
Eve girdiğimde soluk soluğaydım. Merdivenleri ikişerli üçerli çıktıktan sonra odama girip çantamı fırlattım. Telefondan Merveyi arayıp Kübranın numarasını isteyecektim. Daha önce hiç onunla işim olmadığından telefon numarasını alma gereği görmemiştim.
"Alo Merve bana Kübranın numarası lazım, hemen."
"Ne oldu yaa? Acelen ne?Hem sen inanmıyordun hani ona?Yalancının teki diyordun."
"Gevelemede ver şu numarayı hadi."
"Tamam,atar yapma.Söylüyorum,yaz."
Numarayı aldıktan sonra telefonu yüzüne kapattım.Şu an nazik olmanın sırası değildi.
"Alo,Kübra sen misin?"
"Evet,sen kimsin?"
"Ben Ayça.Aynı okuldayız.Şimdi sana bir şey sormam gerek.Ama bana inanmayabilirsin."
"Dinliyorum."
"İki üç günden beri bir çocuk görüyordum.Başta benim sapığım olduğunu sandım ama bugün otobüste benimle konuştu.Sonuç olarak sapık değilmiş."
"Sadede gel."
"Sonra ona vurmak istedim ama ona dokunduğum anda kayboldu.Yani yok oldu.Resmen gözlerimin önünden silindi gitti."
Uzunca bir süre karşı hattan ses gelmedi.Sanki bir şeyler düşünüyordu.
"Onu ne zaman gördün?"
"İki üç gündür görüyorum.Belli aralıklarda değil ama."
"Öyle değil,onu görürken nasıl bir ruh halindeydin?"
Kübranın söylediklerini düşünmeye başladım.Onu ne zamanlar görüyordum?Korktuğumda,mutluyken,sıkıldığımda,birilerini eleştirirken...
"Bilmem,sanki korkmuşken,mutluyken..."
"Yani duygusal dalgalanmalar yaşarken ya da duygularını yoğun yaşadığın zamanlarda."
"Evet,sanırım öyle. Bana ne olduğunu anladın mı? Şizofren falan değilim umarım?"
"Hayır.Şizofren değilsin.O senin ikizin."
"Nee?? İkizim mi? İnan bana Kübra bir ikizim olsaydı bunu bilirdim."
"Öyle değil. O senin bağlamsal ikizin."
"Nasıl yani? O ne demek?"
"Eğer birisi senin yüzünden vaktinden önce ölürse bağlamsal ikizin olur. Ruhu iki dünya arasında bizim perde diye adlandırdığımız yerde sıkışır.Onu sadece sen görebilirsin."
"Birisi benim yüzümden mi ölmüş yani?"
İçimde bir şeylerin koptuğunu, kalbime karabasan gibi bir şeyin çöktüğünü hissettim.
"Herhangi bir kaza geçirdin mi?"
"Dört beş yıl önce geçirmiştim. Annem çok ağır bir kalp ameliyatı olduğumu söylemişti."
O anda kafamda şimşekler çaktı. Bunu yapmış olamazlardı, değil mi?
"Peki ama neden şimdi görüyorum onu? Neden daha önce değil de şimdi?"
"Çünkü bağlamsal ikizini onun öldüğü yaşa gelince görmeye başlarsın."
"Tamam.Sağol,bir sorunum olursa yine ararım."
Telefonu kapattıktan sonra aşağı salona doğru koşar adımlarla gittim. Annemden bazı cevaplar almam lazımdı. Salona girdiğimde annem televizyonda yine aşçılık programlarından birini izliyordu. Kumandayı elinden alıp televizyonu kapattım.
"Yaa, Ayça ne yapıyorsun?"
"Anne ben ameliyat olduğumda birisi benim yüzümden öldü, değil mi? Bunu bana ne zaman söyleyecektin? Nasıl yaparsın? Birini benim için nasıl öldürürsünüz?"
"Öyle değil Ayça, dinle beni."
"İtiraz etmediğine göre demek ki doğru. Bunun nasıl bir açıklaması olabilir? Birinin canıyla nasıl oynayabilirsiniz?"
"Beyin ölümü gerçekleşmişti zaten. Ailesi de kazada ölmüştü. Kendisi de organlarını bağışlamak için on sekizine basar basmaz formu doldurmuş. Bir hafta sonra da kaza olmuş. Senin de durumun kritikti. Kalp nakil işlemlerinde birinci sıradaydın. Seni kurtarmak dururken belki bir ya da iki gün makineye bağlı yaşaması için orda yatm-"
"Bu benim yüzümden öldüğü gerçeğini değiştirmez."
"Kendini suçlaman çok saçma."
"Sizi de suçluyorum ve bunu asla unutmayacağım."
Salondan hızlıca çıkıp odama koştum. Annem aşağıdan Ayça diye bağırıyordu. Umurumda bile değildi. Gözyaşlarımı tutmak için kendimi zorlamazken yatağıma uzandım. Biraz uyuyup kendime gelmeye ihtiyacım vardı.
Acaba onu bir daha gördüğümde ne söyleyecekti? Ya da daha önemlisi ben ne söyleyecektim?
Gözyaşlarım yastığımı ıslatırken uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Dakika
FantasyHayat bazen sıkıcı,bazen heyecanlı,bazen hüzün dolu. Bizi anlayan kimse olmadığını düşündüğümüz anlarla geçiyor ömrümüz. Ve bir gün 'o' nun geleceği ümidiyle. Tesadüfler, şans eseri karşılaşmalar ve mutlu sonlar her zaman filmlerde olur. Bende inanm...