15. FIRTINADA SAVRULAN

17.5K 1.4K 1.5K
                                    

Not: Medyadaki müzikle okumanızı tavsiye ederim.❤

Karanlıklardan doğan bir ışık gibi süzülürdü hayatınıza sevda. Tüm yaşanmışlıkları, yıkımları, hayal kırıklıklarını, acıları ve hatta belki sevinçleri unuttururdu. Garip bir doluluk hissiyle içinizi coştururken, sanki hep eksik kalmış gibi devamını istetirdi. Ve siz asla anlayamazdınız sevdiğinizi hep yanınızda istemenizi sağlayanın o doluluk hissi mi yoksa eksik kalmanın getirdiği muhtaçlık mı olduğunu.

Bekir, sınıfında sıralar arasında bir ileri bir geri giderken sevda olduğunu hala tam anlayamadığı bu duygu selinde bocalıyordu. Bir yanı Kürşat'ın hemen gelmesini isterken öteki yanı patlayacakmış gibi olduğundan bulunduğu ortamdan kaçmak istiyordu. Kalbi göğüs kafesinde bando takımı kurmuş gibi çalışırken derin derin nefesler alıp veriyordu. Attığı adımlara uygun olarak verdiği nefesleri başını yerden kaldırmadığı için atmosfere ulaşmadan yerin dibine giriyormuş gibi hissettiriyordu. Tabi nefeslerle birlikte kendisi de yerin altına doğru akıyordu, aksi takdirde nasıl yavaş yavaş ağırlığını kaybediyormuş gibi hissedebilirdi ki?

Bu kayıp hissine sonunda dayanamadığında kara tahtanın önünde durup başını geriye attı. Derin bir nefes alıp yanaklarını şişirerek onu ağzına hapsettiğinde sıva gereken tavanla bakışıyordu. Gözlerini kapatıp ellerini yüzüne çıkararak bu anlamsız bakışmaya son verdiğinde soluğunu da sesli bir şekilde salıverdi. Bu hem ciğerlerini hem de düşüncelerini özgürlüğe kavuştururken geriye yatmış başına uygun şekilde belini de geriye büküp topukları üzerinde birkaç kez salındı.

Reis, kendisini beklemesini söylediğinden beri günün nasıl geçtiğini anlayamamıştı. Sakin kalmaya çalışarak atlattığı tüm saatlerden sonra şimdi burada yarım saat beklemek tüm sinirlerini bozmuştu. Neyi beklediğini bilmemek, heyecandan kalıbına sığamamak sonunda düşüncelerinin birbirine girmesine neden olmuştu. Bu da kulaklarının büyük bir gürültüyle uğuldamasının sebebiydi şu an. Sanki hem dışardan hem de içerden binlerce ses kulaklarına, dolayısıyla da beynine baskı uyguluyordu. O sesleri susturmak için ellerini yüzünü daha sert ovduktan sonra kulaklarına çıkardı. Kapalı göz kapaklarının ardında kalan tavandaki lambanın sarı ışığı yüzünü aydınlatırken ellerini kulaklarına bastırdı. Tüm her şeyin susmasına, Kürşat gelene kadar hiçbir şey düşünmemeye ihtiyacı vardı.

Çünkü biliyordu ki düşünürse vazgeçerdi. Cebinde ağırlık yapan yüzük, cüzdanındaki anne ve babasının resmi, kurtarması gereken ailesi çöreklenirdi tüm zihnine. Ve Bekir ardına bile bakmadan, Kürşat'ı hatırlayamadan giderdi, asla da dönmezdi. Ama böyle olmasını istemiyordu. Hiç istemediği bir evliliği istemediği gibi istemiyordu Kürşat'ı ardında bırakmayı. Anne ve babasından vazgeçemediği gibi vazgeçemiyordu reisle yaşayacağından emin olduğu güzel günlerden. Ailesini çok sevdiği gibi seviyordu galiba Kürşat'ı, emin değildi. Belki de sadece onu görünce, hissedince, zihninde onunla ilgili sahneler canlanınca yaşadığı heyecanı seviyordu. Ne olursa olsun, şimdi herkesin susmasına ihtiyacı vardı. Çünkü Kürşat'a ihtiyacı vardı.

Kalbi sanki ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermek ister gibi tam gaz kan pompalamaya devam edip kulaklarında çınlayan diğer sesleri bastırmaya çalışırken farklı bir sıcaklık hissetti. Tam önünde ılık bir bedenden yayılan garip aurayla kuşanırken kulaklarını kapatan ellerinin üstünde sert bir deriye sahip başka ellerin baskısını hissetti. Yıllarca yediği tüm lokmalar geri dönüp boğazına dizilirken görmeden kim olduğunu anladığı adamla beynindeki sesler aniden sustu. Biraz heyecan, biraz mutluluk, çokça gergin bir halde başını indirirken gözlerini yavaşça araladı. Ela gözleri çok fazla sıktığından dolayı ilk olarak kara bir bulutun ardından gördü reisin silüetini. Silüetin belirgin bir yüze dönüşmesi birkaç kez açıp kapattığı göz kapakları sayesinde olurken boğazındaki yumruyu geçirmek için yutkundu.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin