19

4.4K 411 175
                                    

Louis: Biraz olsun sinirlerin yatıştı mı, Milward?

Milward: Evet.

Louis: Neden bu kadar sinirlendin ki?

Sonuçta Harry hâlleder.

Milward: Evet.

Louis: Tamam.

×××

Harry endişeli bir şekilde telefona bakarken aklına gelen ihtimaller yüzünden stresle dudaklarını ısırıyordu.

Harry homofobi konusunda kendini tutamazdı. Karşısındaki en değer verdiği insan olsa gözünü kapatıp ağzını açardı ve ağzına geleni söylerdi.

Ve bu sefer bu durum kendisini ele vermesini sağlamıştı.

Louis geri zekalı değildi. Yazışlarından ve grupta olan yazışlarından bir şeylerden şüphelendiğini gösteriyordu. Harry ile okuldaki olmayan ilişkisini bozabilirdi ve artık tamamen şüpheyle yaklaşırdı.

Harry yüzünü elleri arasına alırken derince ofladı. Saçlarından birkaç tel ağzına girerken umursamayarak odasına yürüdü.

Birden bir deli cesareti gelmişti. Louis'nin karşısına çıkıp her şeyi patır patır söyleyecekti ya da oyununa devam edecekti.

Ama bu güvensizlikti. Louis, Harry ile olan iletişimine artık normal değil de şüpheyle yaklaşırdı. Milward ile konuşmasında da ağzından laf almaya çalışırdı.

"Ah benim akılsız kafam!"

Dolabının karşısına geçtiği zaman uzun süre ciddi ciddi düşündü. Louis'nin karşısına pat diye çıkıp her şeyi itiraf ederse sonrasında ne olacaktı?

Louis kollarını açıp onu mu çağıracaktı?

Uzun uzun kırmızı gömleğini incelerken içinden 'ne kaybederim ki?' diye düşündü. 'adamın zaten benimle muhabbeti yok, en fazla en kaybederim?'

Başı ağrımaya ve midesi bulanmaya başlamıştı. Sebepsiz yere streslenmişti. Belki Louis hiç şüphelenmemişti de Harry kendi kendine kuruntu yapıyordu?

"Saçmalama, oğlum. Adam gayet de anladı."

Kaşlarını çatarak kırmızı gömleğine bakarken sesli düşünmesi ile daha çok kaşlarını çattı. Harika, bir de sesli düşünmeye başlamıştı. Belki Louis'ye karşı olan hislerini ağzından kaçırırdı.

Yatağına otururken dolabını kapattı ve dolap kapağında olan aynaya baktı. Yansıması içler acısıydı. Saçları karışmıştı ve çok kirli gözüküyordu. Kambur duruşu ise özgüvenini kırıyordu.

Kendini incelerken en son gözlerinde durdu. Harry gözlerini severdi çünkü rengi ve yapısı hoşuna gidiyordu. Uzaktan bakıldığı zaman mavi gibi durması ise Harry gibi renkli bir insan için güzeldi.

Ama gözleri bu sefer eskisi gibi değildi. Heyecanla parlıyordu. Sanki deli cesareti ile düşünmüş olduğu kararı gözleri onaylıyordu.

Heyecandan midesinin kasıldığını hissetti. Hayal ettiği görüntüler ile gözleri daha çok parlıyordu ve istemsizce sırıtıyordu.

Sanki biri ona istemeden cesaret veriyordu.

Remedy // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin