10.

1.2K 145 86
                                    

•••

"Baekhyun..." dedim uyarıcı bir tonla. "Bana öyle bakmaya devam edecek misin?"

Şu an için her şey gözümde fazlasıyla büyüyor olsa da, yapmam gereken şeyler vardı. Yeni bir hayata başlamak gibi şeyler... Hayatına devam eden insanlar varken, geçmişe takılı kalmış olmak kendimi yetersiz hissetmeme sebep oluyordu. Ve bundan bir an önce kurtulmak istiyordum ama önümde birkaç sorun vardı. En başı da Baekhyun ve Yixing çekiyordu.

Birkaç saniye, gerçekten yalnızca birkaç saniye, onların istediği gibi burada kalmayı ve tüm sorunları göz ardı etmeyi istiyordum. Ardından da otuzuna merdiven dayamış ve boşanma arifesinde olan yetişkin bir birey olarak ergen kardeşimin, üvey babamın ve annemin yanında yaşama ihtimalim kafama düşüyor ve bundan hemen vazgeçiyordum. Ne olursa olsun onur kırıcıydı ve kendimi erginliğe erişmemiş dört yaşında bir bebek gibi hissetmek istediğim son şey dahi değildi. Hele de annem hâlâ damadının, artık teknik olarak eski damadı olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini bilmezken... Bunu ona nasıl söyleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bildiği tek şey kendini işlerine gömdüğünden benimle ilgilenemeyen, sıkça da şehir dışına çıkan Jongin yüzünden bir süre onlarla kaldığımdı. Yalandı. Ve bunun için inanılmaz derecede vicdan azabı çekiyordum ama hazır değildim. Bu hazır olma evresi ne zaman gelecekti, onun hakkında da hiçbir fikrim yoktu.

"Gitmeni istemiyorum."

Koltuğun kenarına tünemiş halde, küçük sırt çantama iki parça kıyafetimi tıkıştırırken beni izliyordu. Beş dakikadır yaptığı şey buydu. Arada bir de küçük bir yavru köpek gibi paçalarıma dolanıyor, parmaklarıyla çekiştirerek, yüzündeki o üzgün ifadeye bakmamı sağlıyordu. Başımı iki yana salladım ve çantanın fermuarını kapatırken ellerinden kurtulmak adına sağ bacağımı silkeledim.

"Yeni kararlar alıyorum," dedim düz bir tonla. "Yeni bir eve yerleşmek, yeni eşyalar almak ve orada tek başına yaşamak şimdiden bu kadar alışılmadık ve zor, yapma."

"Gitme işte o zaman!" Küçük bir çocuk gibi sesini yükselterek itiraz ederken, elinin tersiyle çantamı ittirdi. "Hem sen de diyorsun, tek yaşamak falan işte... Burada hep beraber yaşamak varken gitmek zorunda değilsin, hyung."

"Onu rahat bırak." Elindeki birkaç kağıdı göz ucuyla tararken konuştu Yixing. "On sekiz yaşında, onun ne hissettiğini anlayabilecek koşullara sahip değilsin."

"Seneler sonra yalnız kaldığını ve yanında birilerine ihtiyaç duyabileceğini anlayabilecek koşullara sahibim en azından!" dedi Baekhyun'un dişlerinin arasından tıslayarak, çattığı kaşlarıyla beraber.

"Ne hissettiğini biliyorum," dedi Yixing. "Yirmi dört yaşında adamım ama evin vasıfsızı ve acınan bireyi olarak annem, baban ve seninle beraber yaşıyorum. Kyungsoo belki aynı koşullarda değil ama bunun ne kadar siktiri boktan bir durum olduğunu biliyorum."

"Bak doğru dedin," dedi Baekhyun hızla. "Öz eleştirini mükemmel yapıyorsun ha, amazon virüsü."

İkisini kendi çatışmalarının içine bırakırken, çantamın içine eşyalarımı sıkıştırmaya devam ettim. Baekhyun'u oyalayacak bir şeyler varken etrafta, hızla toparlanıp kendime düzgün bir ev bakınmam iyi olacaktı. Haftasonumu, eski hayatımdan tamamen arınmak adına kullanmak için kendimi oldukça tembel hissediyordum. Yine de bir yerlerden başlamam, ipin ucunu tutmam gerekiyordu. Baekhyun'un gerçekçi sözleri de durumuma pek yardım ediyor sayılmazdı. Farkında olmadan söylediği şey, hareketlerimin birkaç saniyeliğine yavaşlamasına ve içime küçük bir isteksizliğin çökmesine neden oldu. Aşağıya dönen bakışlarım, Yixing'in gözleriyle karşılaştı.

utsusemi no shigure // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin