Önümde duran spor arabanın aralanan penceresinden Jim'i görünce arabaya doğru ilerledim.
"Konuşman gereken şey gerçekten önemlidir umarım Jim" dedim, bütün soğukluğumla.
"Hadi ama Adrian, düşmanımışım gibi bakıyorsun. Atla hadi, seni bir yere götüreceğim."
"Bir şey konuşacağız demiştin?"
"Konuşacağız ama önce gitmemiz gereken bir yer var."
Uzatmak istemiyordum, çünkü gerçekten sıkılmıştım bu konudan. Ne haltsa bir an önce konuşulup bitsin ve tekrardan tek derdimin hırsızlık yaparken yakalanmamak olduğu iki öncesine döneyim istiyordum.
Arabaya bindim ve gideceğimiz yere kadar tek kelime etmedim. Jimmy bir kaç kez konuşturmaya çalışsa da ben pas vermeyince umursamayıp son ses açtığı müziğin ritmine kaptırmıştı kendini. Adi herif. Beni soktuğu şu duruma bak ama kendisinin dünya umrunda değil.
Araba durunca orta büyüklükte ki bir konferans merkezine gelmiştik.
"Bende uzun zamandır hayatımda ne eksik diye düşünüyordum. Tanrım, konferansmış. Ahh, beni aydınlattın Jimmy çok teşekkürler"
"Dalga geçme de takip et beni" deyip indi arabadan. Sinirle arkasından inip, kapıyı sertçe kapattım.
"Dalga geçme mi?! Hah! Asıl sen dalga geçiyorsun benimle. Ne işimiz var burada?"
"Beni takip edersen göreceksin"
Sanırım çıldırmama ramak kalmıştı. Yada hayır, tam olarak şu an çıldırmıştım. Önümde ki pisliğin kafasını duvara sürtmek, sürtmek ve sürtmek istiyordum. Ahh.. düşüncesi bile rahatlatıcıydı.
İçeri girdiğimiz de sahnede takım elbiseli siyahi bir adam vardı. Arkada ki koltuklardan birine kurulup bay kasıntıyı dinlemeye koyulduk.
"Evet sevgili dostlar dediğim gibi burası Amerika Birleşik Devletleri ve kendini bilmez, barbar, kaba, katı, kadın düşmanı müslümanlar evet bu adamlar bizim kendi ülkemizde bize rahatsızlık veriyorlar. Tanrım...
Sokaklarımıza bakın, her yerde görebilirsiniz onları. O.. teröristleri."Bu adamın kasıntı olduğunu daha önce söylemiş miydim? Tepeden bakışları, samimiyetsiz refleksleri.. Fazlasıyla iticiydi.
"Kadınları kapkara kıyafetlere hapsetmiş, özgürlüklerini ellerinden almış ve baskıya maruz bırakmış bir topluluk onlar. Ah Tanrım...
Çok konuştum farkındayım fakat en başta da söylediğim gibi her amerikan vatandaşının asli görevi onları burada barındırmamaktır. Katılımınız için teşekkür ederim. Haftaya tekrar görüşmek dileğiyle"Söylemleri ise, ezberlenegelmiş cümleler. Ki zaten adamın söylediklerini her zaman televizyonlardan duyuyor ve öğreniyorduk. "Ee Jimmy, zaten bildiğim şeyler için mi getirdin beni buraya?"
"Hayır dostum, zaten bildiğin şeyleri sana hatırlatmak için getirdim seni buraya. Nasıl hala o yobazları savunabiliyorsun, aklımı kaçıracağım"
"Hey hey bir saniye. Kimseyi sana karşı savunmuyorum hele bir müslümanı hiç savunmam. Ama... Ama durduk yere neden birini öldüreyim, neden?"
Kafasını iki yana salladı ve hararetle cevab verdi.. Hiç susmayacaktı.
"Durduk yere mi? Yapma Adrian, Tomas'ı duymadın mı? Üstelik bir sürü insan o barbarların söylemlerini kabul ediyor, ülkemizde ki insanları kandırıyorlar. Bunu durdurmalıyız Adrian, anlıyor musun?"Bir süre ikimiz de sustuk.. Konuşmak gelmiyordu içimden. Bu konu üzerinde konuşmak, bir adamı öldürsem mi öldürmesem mi diye tartışmak..
Tanrım..."Adrian şu halimize bak. Değersiz bir adam yüzünden günlerdir dil döküyorum sana, inanamıyorum. Sana hiçbir şey olmayacak dostum, söz veriyorum. Çok para var bu işte. Bugüne kadar her haltı beraber yedik, her pisliğe bulaştık. Basit bir adamı mı ortadan kaldıramayacağız" dedi ve omuzuma vurdu.
Bir yandan mantıklı geliyordu söyledikleri bir yandan ise..
Neden bu kadar zorlandığımı da anlayamıyordum aslında. Neden iki duvar arasında sıkışmış gibi hisettiğimi.."Bilemiyorum Jim. Sanırım biraz düşünmeye ihtiyacım var"
"Neyse ki bu da bir gelişme, ha?" Sırıtıp omzuma vurdu.
"Neyse, hadi kalk. Bu geceyi sana ben ikram edeceğim dostum"
"Havamda değilim Jim başka zaman. Harabemi özledim. Mümkünse bugünü harabeme ayırmak istiyorum"
"Harabenin fareleriyle eğlenmeyi tercih ediyorsun demek ki. Peki, sen kaybedersin"
Jim beni eve bırakana kadar bilmem kaç kıza laf atıp sözleriyle taciz etti. Taciz dediğime bakmayın kızlar elbette bundan hoşnutlardı. Nedendir bilmem bu kez yadırgıyordum. Her zaman yaptığım şey bir anda tuhaf gelmişti bana.
Tomas'ın sözlerini hissettim kulaklarımda "..kadın düşmanı müslümanlar..."
"Kadınları kapkara kıyafetlere hapsetmiş, özgürlüklerini ellerinden almış ve baskıya maruz bırakmış bir topluluk onlar.""Gelmemekte hala kararlı mısın dostum?"
"Güle güle Jimmy" dedim ve indim arabadan.
Harabem harabem güzel harabem..
Üzerimdeki düşünce yüküyle yatağa bıraktım kendimi. Çığlıkları kulaklarımı tırmalıyordu. Eskimesinden mi düşüncelerimin altında ezilişinden mi bilmiyorum ama en azından şu yatağı değiştirsem iyi olacaktı.
Uyumak istiyordum aslında. Düşüncelerimin, kedinin yumakla oynadığı gibi beynimle oynayışı yormuştu beni. Bu kadar düşünceli adam değildim ben. Ne oldu onu da bilmiyorum.
Sağa sola dönsem de nafile, uyku uğramıyordu bugün bana. Yaşananlar, söylenenler tırmalayıp duruyordu beynimi.
Müslüman bir adam.. Müslümanlar..
Şimdiye kadar hiç gündemimde olmayan bir konuydu bu. Aklımın ucundan dahi geçmeyen.
Ben bir hristiyandım ama aslında kendi dinimle de pek içli dışlı olduğumu söyleyemezdim.Düşündüm de, ben şimdiye kadar hiç bir dini seçmek gibi bir şey yapmamıştım. Hiçbir zaman bir aileye sahip olmadığım için bu tür yönlendirmelere de hiç maruz kalmamıştım. Bir iki kez hariç kiliseye gittiğimi de hiç hatırlamıyordum.
Ama tuhaftır ki, dinden bu kadar uzak olmama rağmen kalbimde hep bir yaratıcı varmış gibi hisettiğim zamanlar da oldu.
Bilirsiniz, şu çıkılmaz, çaresiz anlar.Karanlık, nefes alması zor bir konuya çatmıştım. Neden çıkmıyordu aklımdan? Bu yaşına rağmen dinle alakası olmayan bir adamı nasıl bu kadar meşgul edebiliyordu?
Ah Adrian, güzelim beynini yakmaya az kaldı sanırım.
Gözlerimi kapattım ve düşünmemeye çalıştım.
Ama tabi ki beceremiyordum, düşünmemeye çalışırken bile düşünmek nasıl bir boyuttu bilemiyorum. Böyle olmayacaktı, bu işi bitirmem gerekiyordu.
Bu kadar zalim bir dünya da bir adamı öldürmek göze gelmezdi herhalde.Dünyaya gelmez ama peki ya vicdanına Adrian? Vicdanına fazla gelmiyor mu bir hayatı alıp toprağa gömmek?
Offf! Kafayı yiyeceğim.
Ama istediğim bir şey var ki, o da bu adamı görmek istediğim. Uzaktan bile olsa.
Evet bunu yapacaktım.
Yataktan hızla kalkıp üstümü değiştirdim ve mesajdaki adrese doğru yola çıktım.Bu adamı öldüreceksem bile en azından öncesinde bir görmeliydim değil mi ama?
Buna hakkım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHİ
General Fiction-Burası neresi biliyor musun Ahmed? diye sordum derin düşüncelerimin arasından. Ahmed anlamaz bir ifadeyle bana baktı, hissediyordum ama bakışlarım hala aynı yerde sabitlenmişti. "Amerika" dedi, dünyanın en basit sorusunu cevablarcasına. Bütün hırs...