𝖙𝖍𝖗𝖊𝖊

338 57 53
                                    

Taeyong'un hissettiği ilk şey başındaki inanılmaz ağrı olmuştu. Bilinci tamamen yerine gelmeden bile acıyı hissedebilmişti.

Daha sonra kulağında uğuldayan rahatsız edici sesler netleşmeye başladı. "Gerçekten sizden biri mi?" Taeyong'un ilk duyabildiği ses bu olmuştu.

"İlk gördüğüm anda şüphelenmiştim," diye yanıtladı bir diğer ses. Tanıdıktı fakat Taeyong olanları algılamaktan çok uzaktaydı. "İnsan gibi hissettirmiyordu."

"Yine de emin olmadan kendimizi ifşa edemeyiz." Art arda sesler duyulmaya başlamıştı şimdi. Toplantı yapıyorlar gibiydi, fakat bunu Taeyong'un yanında yapmaları ne kadar mantıklıydı ki? "Küçük bir deprem yarattığımı kendi gözleriyle gördü, Johnny hyung. Çoktan ifşalandık."

Birisi iç çekti. "Gerçekten beynimi ele geçirdiğine inanamıyorum, neredeyse katil oluyordum."

Sonunda Taeyong göz kapaklarını kaldırabilecek gücü kendinde bulduğunda yavaşça araladı gözlerini, görüntü netleşene kadar birkaç kez gözlerini kırpıştırmak zorunda kalmıştı.

"Uyanıyor!" Kalın ve heyecanlı ses duyulduğunda Taeyong tamamen kendine gelebilmişti. Etrafa bakmayı deneyecekti fakat bu mümkün olmamıştı çünkü etrafı bir grup insanla çevriliydi.

Aralarında tanıdıklar da vardı tabi, Jaehyun, Yuta ve Mark gibi.

Gözleri Mark'ta takıldığında Taeyong olanları hatırladı ve kalbinin suçlulukla dolduğunu hissetti. Kurtulmak için bunu yapmak zorunda olduğunu biliyordu fakat gerçekten adamı bıçaklamasını istememişti. Sadece Mark'ın sopa gibi bir nesneyle adama vurup onu oyalamasını ummuştu.

"Daha yeni uyandın," diye söylenmeye başladı Yuta. Taeyong anlamayarak ona baktığında diğerleri de çok farksız değildi. "Sanırım Mark'a yaptırdığı şeyler yüzünden suçluluk duyuyor." Yuta açıklama yaptığında Taeyong bakışlarını kaçırdı.

Mark iç çekti. "Önemi yok, kendini korumaya çalışıyordun."

"Normalde insanlar bilmedikleri bir yerde uyandıklarında nerede olduklarını falan sorgularlar," diye mırıldandı kalın sesli olan Taeyong'u izlemeye devam ederken. Jaehyun gözlerini devirdi. "O bir insan değil zaten, Lucas."

Taeyong'un gözleri endişeyle açılırken tamamen hatırladı. Jaehyun, yerin sallanmasını sağlayarak Taeyong'u adamdan kurtarmıştı. Kendisinin insan olmadığını biliyordu, ama o da tamamen insan sayılamazdı. Burada bir şeyler dönüyordu ve Taeyong hala oldukça yorgun hissederken kendini düşünmek için zorlaması iyice başının ağrımasına yol açıyordu.

"Onu nasıl yaptın?" diye sordu aniden Jaehyun'a. Daha önce böyle bir güçle karşılaşmamıştı. Gördüğü kişiler arasında en tehlikeli güç kendisine aitti hatta.

Nasıl göründüğünden emin değildi fakat oldukça şaşkın ve anlamsız bakışlarla dolu olmalıydı çünkü Jaehyun onun bu haline gülmüştü.

"Sen nasıl Mark'ın zihnine girmeyi başardıysan öyle." Taeyong ona boş gözlerle bakmayı sürdürdüğünde Jaehyun oturduğu sandalyeden kalkarak Taeyong'un yattığı yatağın kenarına oturdu. Böylece Taeyong'un görüş alanını tamamen doldurmuştu.

"Sen buradan değilsin, değil mi?" Sorduğu soruya karşılık hala onları izleyenlerden biri öksürdü. "Emin olmadan detayları konuşuyorsun!" Jaehyun iç çekti. "Tabi ki eminim, Taeil hyung. Mark'ın zihnine girdi, bunu gözlerimle gördüm!"

"Ben de gördüm valla," diyerek omuz silkti Yuta. "Yani ben rüyamda gördüm ama gördüm sayılır." Mark da konuştuğunda Jaehyun ve Taeyong'un adının 'Lucas' olduğunu duyduğu çocuk gülmüştü.

Escape || JaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin