"Nisan 5
Bugün mürekkebim az, o yüzden kısa yazacağım.
Minik kuzum Yuna geri geldi. Onu öylesine özlemişim ki. Sohbet ettik uzun uzun. Her zaman ki gibi benimle uğraştı ama ona taviz vermedim haha. İyi zaman geçirdik. Yemeğe kalmasını söyledim ona ama o şu kızla gitmek istedi. Yalnız kalsın istemiyormuş. Ben de üstelemedim.
Şu kız kim diye sorarsan, geçenlerde yazdığım şu alımlı kız. Lavanta çayı içtiğimiz. Biliyor musun, isimlerimizi birbirimize söylememişiz bile haha.
Hwang Eunbi imiş ismi. Hwang soyismini daha önce duymamıştım buralarda. Yuna'nın arkadaşıymış aynı zamanda. Nasıl tanışmışlar öğrenemedim ama soracağım.
Bir de beni göl kenarına davet etti. Garip biri. Daha iki kez gördüğü birini neden göl kenarına davet etti anlayamıyorum. Gidip gitmemek konusunda kafam karışık. Ah, mürekkebim bitiyor.
Son olarak, sanırım gideceğim. İçimden bir ses git diyor, ne yapayım?"
Buram buram kahve kokan sararmış kağıdı dürdü ve diğerlerinin arasına koydu genç kız. Yuna ve Eunbi denilen kızın yanından geleli çok olmamıştı. Kıyafetleri hala üzerindeydi. Çıkaracak hali yoktu şu an.
Geldiğinden beri Eunbi'yi düşünüyor, kendi kendini sorulara boğuyordu.
Niye çağırmıştı ki şimdi Yerin'i?
Ne yapacaklardı göl kenarında?
Acaba Yuna'da gelecek miydi?
Bugün bir anda ortaya çıkıvermişti. Çay partisindeki o sessiz kişiliğinin tersine daha özgüvenliydi bugün hareketleri. Ama hala ellerine beyaz eldivenler takacak kadar zarifti. Bu ayrıntılar hoşuna gidiyordu Yerin'in. Onun gibi olmak isterdi.
Kısa yazısından sonra uzandığı yatağından doğruldu ve derin bir nefes çekti. Hizmetliyi çağırıp akşam yemeğine ne kadar kaldığını sordu. Daha vakit olduğunu öğrendiğinde ise ılık bir duş alıp ufak bir şekerleme yaptı.
-○-
Yaptığı ufak şekerlemeden Jaehwan tarafından uyandırılmıştı Yerin. Jaehwan evin en yaşlı ve en saygı duyulan hizmetlisiydi. Senelerdir Jung ailesi için çalışıyordu ve onları güvenini sadaketiyle kazanabilmişti.
Her zaman ki gibi sıcak bir şefkat sunmuştu kızı uyandırırken. Bu evdeki en sevgi duyulacak şeylerden yalnız biri, Jaehwan'ın bu sıcak şefkatiydi.
Yerin'in gördüğü bu sıcak şefkat, yemeğe geç kaldığını duyduğu anda son buldu. Jaehwan olabildiğince aceleyle kıyafetlerini giydirdi kızın. Saçlarını örüp bir de kıyafetine uygun pembe bir kurdele taktı. Eteklerini tutarak soluk soluğa yemek salonuna inen bu deli kızın ardından bakarken tek düşüncesi, bu kızın enerjisinin yaşlı vücuduna fazla olduğuydu.
-○-
"Yine geç kaldın Yerin" Babası bıçağıyla yemeğini bölmeye uğraşırken kızının suratına bakmadan söyledi bunu.
"Haklısınız babacığım, üzgünüm."
O arada yaşlı Jaehwan'da yemek masasının yanına gelmiş, ev halkının yemek esnasında buyuracağı bir isteği bekliyordu.
"Peki, bu sefer bu sorumsuzluğunu neye bağlıyorsun?" Hala daha kızına bakmadan düz bir tonda konuşuyordu baba.
"Üzgünüm, uyuyordum." Bu sefer anne lafa girdi. Uyuyordum gerekçesine tahammül edemezdi! Ne demek olur da bu saatte uyurdu! Oysa defalarca bu saatte uyursa gözlerinin çirkin bir hal alacağını ona söylemişti! Ona söz vermeden Yerin araya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪soleil
FanfictionGüneşti o. Saçları güzel, elleri incecikti. Sımsıcak bir sevgiydi.