_1_

31 2 0
                                    

Lela:

-We must, kill this love- alarmı pat diye kapattım. Yataktan kalktım. Boynumu kıtlattım. Sonra aynanın karşısında bir süre kendime baktım. Sarımsı saçlarımı arkaya attım. Alnımın tam ortasındaki sivilceyi patlattım. O sırada annem içeri daldı.

-Kaç kere dedim sana o sivilceler patlatılmayacak diye!? dedi annem, odama geldikten -daldıktan- birkaç saniye sonra.

Annemi takmadan gardolaba doğru ilerledim. Annem bana kapıdan seslendi.
-Bugün okulun ilk günü, güzel giyin, dedi.

Dolabımdan siyah bir kısa kollu bluz seçtim. Yaz bitti ama hava hala sıcaktı. Altıma da kot pantolon giydim. Ayağıma siyah converselerimi giydim. Asker yeşili çantama; suyumu, cüzdanımı, şarj aletimi, kulaklığımı, mendilimi ve birkaç lazımlığımı alıp, sırtıma geçirdim. Ne olur ne olmaz, ince gri bir ceket aldım. Hava bulutluydu.

-Anne ben çıkıyorum!

Kapıyı açtım ve aşağıya indim. Servisi beklemeye başladım. Kolejin servisi erken gelse bile 10 dk bekliyordu en azından. Ama ben erken inmiştim.

O yüzden ben servisi beklemeye başladım. Yıldırım Koleji'ne geçen 2.dönem başlamıştım.
Bu sene müdürün oğlu da bizim okula gelecekmiş. Acaba yakışıklı mı?

Ben bunları düşünürken sokak kapısı sesi duydum. Karşı apartmandan gelmişti. Erkek çocuğun biri buraya doğru yürüyordu. Başını eğmişti yüzünü göremiyordum.

Geldi ve yanımda durdu. Sonra bana baktı. Bende ona. Evet, bu sandığınız romantik bakışma sahnesi değil çünkü çocuk acayip tanıdık geliyor. O yüzden ona bakıyorum. Çıkartmaya çalışıyorum.

Sonra servis geldi. Bizde servise geçtik. 2 kişilik boş yer vardı. Bizde oraya geçtik. Sonra servis şoförünün yardımcısı yoklamamızı aldı.

-Lela Akkuş?
-Ben, burdayım.
-Lela... Sen osun.... dedi yanımdaki erkek çocuk. Sonra yardımcı devam etti.

-Doruk Kul?
-DORUĞĞK? diye atıldım. Oha bu oydu! Ortaokuldaki Emir'in arkadaşı! Yani şimdi şöyle.

Ortaokulda bizimle yaşıt çocuklar vardı. Bizim sınıftan bir kızın kardeşi bunların sınıfındaydı. Ordan tanışıyorduk. Çok da iyi arkadaştık. Ben de aralarından en iyi Doruk ile anlaşırdım. Kardeşim gibiydi. Aman, sevgili olamazdık, öyle düşünmeyin, kız arkadaşı vardı veledin. Neyse..

Sonra birbirimize sarıldık.

-Doruk ya, sen bur-da napıyon?
-Asıl sen burda napıyon?
-Ben zaten burada oturuyordum.
-Hadi be! Ciddi misin?
-Fazlasıyla. Sen taşındın karşımıza. Taşındığından beri de 1 kere görmedim seni, ev kuşu.
-Taşınalı 15 gün oldu Lela.
-Onu geç, biz nasıl aynı KOLEJE gidiyoruz?
-E bu sene oraya Efeler falan da gelicek
-NE?! diye çığlık atınca herkes bana baktı.

Şoför yardımcısı bana seslendi.

-Bi sorun mu var?

Evet bacım, 20 dakika sonra bazı kişilerin helvasını yiyeceğiz, sen kavur istersen?!

-Yok, dedim kibarca.

Sonra Doruk'a döndüm
-Nasıl?
-Baya, biz anlaştık.
-Kimden öğrendiniz burada olduğumuzu?
-Biz sizin burda olduğunuzu bilmiyorduk ki! Sürpriz oldu. Ayrıca, siz derken...
-Pınar, Melis, Gamze, Evren evet.
-Hass... Şey işte.. Bizde Efe, Melih, ben ve -

Doruk'un telefonu çaldı.
-Bi' dakika
-Rahatça konuş.

Sonra Doruk "Alo? " dedi. Yüzünü buruşturdu ve telefonu kapattı.

-Biri beni kekliyo sanırım, 5 metre don lastiği kazandınız dedi birisi.

O sırada kahkaha atmaya başladım.

-Bende pastalayım o zaman, diye ekledim. Espriyi anlayan Doruk, yüzünü bir daha buruşturdu.

-Kızım, yapma şöyle espriler!

Gülerek devam ettim.
-Ee, sen onu geç, buraya neden geldiniz, daha doğrusu, neden bu okul? Burda birisi mi var?
-Evet
-Kim?

O sırada servis durdu ve herkes tek tek inmeye başladı. Kalabalık içinde servisten inince Doruk'u göremedim. Sonra belime 2 el dolandı.
-Ay! Hoşt! Sapık!

Sonra... Doruk gülmeye başladı. Doruk dedim çünkü bu Doruk'un sesi.

-Sapık nedir ya, sana da şaka yapmaya gelmiyor, dedi
-Sapık sandım seni, napayım?

Sonra telefonu çaldı. Çok meşguldur beyefendi...

-Bu sefer lastikçi değil terlikçi arıyor, bakmak zorundayım
-Terlikçi?
-Annem, dedi ve sırıtarak uzaklaştı. Bende elimle 'okula doğru gidiyorum' dedim. O da eliyle 'tmm' dedi. Okula girdiğimde, hiç bişey olmadı, öyle filmlerdeki gibi falan. Dolabıma yürüdüm. 4 aydır açılmamış dolabımı açtım ve çantamı içine koydum. Önce, cüzdanımdan para aldım. Para ile birlikte, kantine doğru ilerledim. Simit ve çikolatalı sütüm ile birlikte dolabıma geri döndüm. Tam sütümü açmıştım ki bir kişi (hayvan oğlu öküz) bana çarptı. Sütümün yere dökülüşünü izlerken "Pardon" dedi.

-Sen hangi yüzle PARDON diyorsun? dedim ve çocuğa baktım. Oha, çok tanıdık lan. O gözler, o bakış...

Ve Zil çalar... Harika!

Biz hala bakışıyoruz. Sabahki Dorukla olan bakışmamız gibi. Sonra o konuşmaya başladı.

-Çok tanıdık geliyorsun nedense
-Sende bana, aynı bir çikolatalı süt katili gibi tipin var...

Göz devirdi.

-Allah'ım ya! Karşılaştığım bütün kızların mı sakat olma ihtimali %100?
-Çok tanıdık bir konuşma, a-
-Aynı egolu bir insan gibi mi?

Başımı 'evet' manasında salladım.

-İyi bari, bunu anlayacak kadar aklın varmış, diye ekledim.
-Peki, birşey sorabilir miyim?
-Sor
-Farkında mısın?
-Neyin?
-Burası "YILDIRIM KOLEJİ"sen buraya bu beynine nasıl girdin?
-Senden akıllıyım bi' kere ben!
-Hah, tabi! Kanıtla!
-Nas-

Hocanın sesi konuşmamızı böldü.

-Lela Akkuş?
-Burada hocam
-Emir Yıldırım?

nE? wHaT dEdİn gUlÜm?

----------
gelde sorma şimdi EMİR kim diye...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doğruluk mu Cesaretlik mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin