Dünyadaki en büyük görüş birliği araştırılsa, herhalde çocuklar hakkındaki düşünce ortaya çıkar.
Masumdurlar,
Saftırlar,
Büyüklere özellikle de annelerine ihtiyaçları vardır,
Çocuklar bu dünyanın her zaman en iyisini hak ederler.
Ancak göz önünde bulundurmalıyız ki çoğu insan çocuklara doğru bakış açısıyla bakamamaktadır. Şöyle ki dünya üzerinde çocukları örnek alan doğru düzgün insan topluluğu yoktur. Herkes 'ay ne tatlı, ne masum'der sonra bildiğini okur. İstisnalar olmasına rağmen çocuklar aşırı barış yanlısıdır. Şiddete karşı hassastırlar. Eğer şimdiye kadar çocukları örnek alan bir toplum olsaydı dünya barışı sağlanırdı.
Çocuklar dış görünüşe önem vermezler - her ne kadar bazen öyle görünse de- onlar için önemli olan kalp güzelliğidir. Arkadaşları ve ailesi ile ilişkileri ise hep bir arayış içinde geçer çünkü çocuklar oyun vakti denilen o aktif vakitte keşif ve araştırma içerisinde her bilgiyi kaydeder. Siz neye inandırırsanız ona inanır. Ama iç aleminde özünde ve fıtratında barış, mutluluk ve huzuru gizler...
İnsanlar çocukları sadece büyüme evresinde ki küçük insanlar olarak görür ama önemli olan o çocuğun bir gün büyüyeceği değil bir gün fıtratını unutacağıdır bizim görevimiz ise ona unutturmamaktır. Büyüdüğünde de mutlak barışa inanmalı, büyüdüğünde de insanlara iyi davranmalı, büyüse de büyük hayalleri olmalı, büyüse de dış görünüşe göre yargılamamalı, büyüse de özgün düşünceye sahip olmalı, kendi zevki olmalı.
Ne zaman çocuklarımız yanlış kişilere özendi, ne zaman yanlış kişileri örnek aldı biz onları o zaman kaybettik...
Her neyse demem o ki: Büyük düşünürlere gerek yok, çocuklar o halleriyle bile örnek alınacak insanlardır.
SAVAŞIN ÇOCUKLARI
Herkesin acılı yaraları vardır ancak tüm dünyanın yarası savaşlar ve savaşlarda ki çocuklardır.
Savaşlar, çocukların özünde ki mutlak barışa terstir haliyle en çok da onlar etkilenir. Gözlerini dünyaya yeni açmış bir bebeği düşünün, daha dünyayı içindekileri tanıyamadan acıyı tadıyor, yetimliği tadıyor, mutluluğu içine dolduramadan acıyı dolduruyor. Her insanda bir koruma güdüsü vardır. O acı dolu yürekleri, yaş dolu gözleri bağrınıza basmak istiyorsunuz değil mi?
Ancak bunun için hiç bir şey yapmıyorsunuz. Klasik köşe yazıları gibi 'uyanın insanlar' çağrısı yapmayacağım çünkü öyle diyenler bile uyuyorken naralar atmanın hiç bir anlamı yok.
Ben bakış açınızı değiştirin diyorum. Tüm hayata farklı bir yönden bakın. Mesela:
Yolda yürürken kaldırım taşlarının düzensizliği ve belediyenin bakmadığını değilde, çocukken aynı renklere basmak için ne kadar çaba harcadığınızı hatırlayın. Hala öyle çocuklar var ama öyle kaldırımlar yok.
Basit şeyler için heyecanlanın. Ailenizle izleyeceğiniz bir film, yiyeceğiniz bir dondurma... Hatta en basitinden pencereye yaklaşırken sonsuz maviliği göreceğiniz için, hava kapalı olduğunda belki yağmur yağar diye, yağmur yağdığında belki gök kuşağı çıkar diye heyecanlanın.
Bir bisiklet gördüğünüzde dizlerinizde ki morlukları hatırlayın. Sırtında bin bir güçlükle taşıdığı okul çantasıyla bir ilk okul çocuğu bize o anlarımızı hatırlatırken, sizinde küçükken sorduğunuz gibi 'ay bizi takip mi ediyor' diye size sorulduğunun da, hatırlayın. Küçük prenste ki pilotun dediği gibi:
"Önemli olan büyümek değil ki, büyürken unuttuklarımız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk ve Bakış Açısı- BİNİSYAN dergisi
Non-FictionBazen kitapların arasında kaybolduğumuz da, farklı bir şeyler isteriz. Bir resim, bir fotoğraf, bir video. Farklı bir bakış açısı oluşturmak için, Dertleşmek için, Resim yorumlamak için, İç dökmek için, yazılan bir dergidir...