darling, i love you taking care of me

388 52 9
                                    


--

4. Bölüm


Ne kadar zamanda sakinleştim hatırlamıyorum ama ağlamam yerini iç çekmeye bıraktığı sıralarda hava kararmıştı.

Ceketi indirerek ondan ayrıldım. Yüzündeki aptal tebessümle izliyordu beni. "Gözlerin iyice kızarmış." Bir şey dememiştim. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ve bu konu hakkında da konuşmak istememiştim.

Yerden ilk kalkan o oldu. Dizleri uyuşmuş olmalıydı.. Pantolonunu silkeleyerek çantasını ve ceketini aldı. Ardından da elini bana uzattı. Tereddüt etmemiştim elini tutarken.

Yardımıyla ayağa kalktığımda onun gibi ben de üstümü sirkeledim. "Eczaneye gidelim. Yada hastane?"

"Gerek yok.. Zaten seni çok meşgul ettim. Teşekkür ederim-" Öflemişti. "Bak yeter tamam mı? En azından bu saygı eklerini atlayamaz mıyız? Sana yakın olmak için elimden geleni yapıyorum. Artık gerçekten arkadaş olamaz mıyız? Hak ettiğimi düşünüyorum."

Boş boş bakmıştım. Ben sadece ona rahatsızlık vermek istememiştim üstelik. Cevap vermediğimden olsa gerek tekrar öfledi. "Anlaşıldı daha çok yolumuz var.. Artık yavaş yavaş ilerleyeceğiz yani, ne yapalım?" Tekrae verecek bi cevap bulamadığımda kıkırdamış ve elimi tutmuştu "Hadi gidelim."

Ben daha gülüşünü atlatamamıştım ki..

Elimi tutmasını nasıl kaldıracaktım?

O önden beni çekerek ilerken tek yapabildiğim kalbimi kontrol altına almaktı.

Açık eczanelerden birine girdiğimizde pansuman için birkaç malzeme satın almıştı. Parka ilerlediğimiz bu süre boyunca elimi tutmuştu ve bırakmamıştı. Deli gibi atan kalbimi nasıl susturacağımı bilmiyordum.

"Geç bakalım.." Banka oturduğumda karşıma geçmişti. Çekiniyordum tabii. Yanyana oturup konuşsak bu kadar zorlamazdım ama karşı karşıya olmamız, gözlerimizin sürekli çakışması bana hiç iyi gelmiyordu. Öyleki o konuşana kadar elimin acısını bile fark etmemiştim. "Elim kan olmuş.. Senden bulaşmış olmalı.."

Sözü üzerine ellerimi açarak avuçlarıma baktım. Düştüğüm için oluşan yara iyice kanamıştı ve kötü gözüküyordu. "Canın yandıysa elini çekmeliydin. Neden tuttuğumda karşı çıkmadın ki? Çok kötü gözüküyor... Üzgünüm."

Deli bir cesaretle saçmalamıştım ama ikimiz de demek istediğimi çok iyi anlamıştık. "Acısını hiç hissetmedim ki," Öyleki salakça gülümsemiştik.

Tamam, kabul etmiştim o zaman. Ondan hoşlanmaya başlamıştım.

Bunun farkına varıp dalmıştım ve elimi tekrar tutunca irkilerek ona döndüm. Poşetten çıkarttıklarıyla pansuman işine girişmişti. Temizlemesinin ardından tentürdiyotu eline aldığında uyardı beni. "Canın yanabilir, ama sen güçlü bir kızsın, değil mi?"

Yalan söylemeyecektim. Ne kendime, ne de başkasına. "Değilim." Gözleri anlık benimkilerle buluşmuştu. Ardından tekrar elime dönerek işine devam etti. Canım çok yanmıştı ama ses çıkarmamıştım. Nedeni güçlü olmak falan değildi, o uyuşturuyordu beni. Gerçeklik ve hayal ortasında gibiydim.

Micki Mouse desenli yara bandını dikkatle elime yapıştırmasının hemen ardından yüzüme baktı. "Anlat bana." Gözlerimi kaçırarak yutkundum. Parmağı patlayan dudağıma dokunduğunda irkilerek elini ittim. "Ben yapabilirim.."

Ciddiyetle bana bakmayı sürdürüyordu. "Onlar mı yaptı bunu?" Eh, güvenmiştim veya dolmuştum. Başımı salladım. Tebessüm ederek pamuğa tentürdiyotu döktü ve bana uzattı. Bu, çok kibardı.

Darling | Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin