Gerçekler

49 2 0
                                    

Yorum bekliyorum..Ona göre devam edeceğim....

       Pencerenin açık kısımarından içeri giren güneş ışığı sabah olduğunu hatırlatıyordu.Dışarıdaki hayat çoktan başlamıştı bile.İçeridekiler grup grup köşelere yığılıp uyumaya çalışmışlardı.Ama bu korktukların da mı,yoksa açlıktan mı bilinmez,uyumakte pekte başarılı olamamışlardı.

       Carl,içeri girdiğinde birkaç kişi dışında diğerleri uyanmış,üstlerindeki tozu silkeliyorlardı.Yerdeki su şişeleri boştu.Carl,biraz ilerideki su şişelerinden birini alıp bitirdi.Evana elinde kalan diğer konserve balıkları çantasının kenarlarına tıkıştırmakla uğraşıyordu.Nihayet herkes ayağa kalkınca Evana,çantadaki bisküvileri teker teker dağıttı.Kısa sürede toparlanıp bu rutubetli yerden ayrılmanın derdindeydiler.En kısa sürede kasabaya varacak ve oradan bir tamirci çağırtacaklardı...

     Ancak tamda dışarıya çıkmak için kapıya doğru yanaştıklarında donup kaldılar.Kapıda yığılmış onlarca deniz kabuğu vardı.Kimse yerinden bir adım bile hareket etmiyordu.Sadece bu gizemi düşünüyorlardı.Beyaz-gri deniz kabukları olmaları gereken boyun üç katı daha büyüklerdi.Tamda kapının kenarında birikmiş ve kapının açılmasını engelliyorlardı.Carl,kekeleyerek konuşmaya çalışıyordu:

 -Ben...ben az önce girerken böyle bir şey görmedim....

 Kimse onun bu dediğini duymuyor gibiydi.Jared,sinirlendi ve sözlerine hakim olmayarak sözcüklerini odadakilere fırlattı:

 -Burada bizden başka biri daha var!...Ve o her kimse biz onu bulmadan kendini gösterse iyi olur !

 Jared'in bağırışları herkesi harekete geçirmişti.Odadakilerin tümü çevresini tarıyor,ışığın değdiği her noktayı inceliyorlardı.Ancak ne bir insana,ne de bir ize rastlayabildiler.

  Carl,Jared'in kolunu tutup onu kendine getirdi ve:

 -Burada neler döndüğü umrumda bile değil!..Bir an önce çıkalım şu lanet olası yerden...

 

       Buradan ilk çıkan Evana olmuştu.Kadın içerideki konuşmalardan rahatsız olmuş ve bu yorculuktan yorulmuştu.Bu yolculuğun daha fazla sorun kaldıracağını sanmıyordu.Arkasına dönüp baktığında diğerlerinin de birer birer geldiğini gördü.Nihayet artık şu lanet kasabaya varacaklardı.Arabaları tamir olmasa bile buralardan gitmek istiyordu.Buranın ıssızlığı insanın içini ürpertiyordu.

     Yol boyunca kimse birbiriyle konuşmadı.Çünkü konuşamayacak kadar düşünceliydiler.İki üç saatlik yürüyüşten sonra kasabaya ulaştılar.Çok yorulmuşlardı.Ama oturup dinlenmek onlar için sadece bir lükstü.Ve herşeyi tamamlayıp dönmek için önlerinde bir iş günü vardı.

     Kasabanın girişine yaklaştıklarıda yolların çoğaldığını ve anayoldan daha farklı olduğunu gördüler.Yolların kenarlarında mavi-beyaz zambaklar ,kırmızı karanfillerle süslenmişti.Eğer çiçekler solmuş olmasaydı çok güzel bir görüntü oluşturabilirlerdi.Çiçeklerin içindeki fıskiyeler açık durumdaydı ama içlerinden su çıkmıyordu.Yürümeye devam ettiler.Yol iyice küçülmüş ve ikiye ayrılmıştı.Uzaktan gökdelenler görünüyordu.Bunlar kasaba meydanını süsleyen anıtların yanında yer alıyorlardı.Kasaayı küçük şehir haline getiriyorlardı.Kasabanın kuzeyinde küçük çaplı evler ve orman bulunuyordu.

    Kasabanın başlangıcında ard arda iki petrol istasyonuna rastladılar.Ancak  ikiside bomboştu.Bunu rastadıkları tüm arket ve mağazalar takip ediyordu.Ortalıkta kimse yoktu.Sadece ortalıkta başı boş gezen hayvanlar vardı.

    Güneş,kızıl bir top gibi gökyüzünde parıldarken gezginler anıt meydanına gelmişlerdi.Anıt meydanının da diğer yerlerden hiçbir farkı yoktu.Büyük ve sessiz beton yığınları,hala yanmakta olan sokak ışıkları ve içi boş gibi görünen tur otobüsleri vardı.Tur otobüslerinin bütün kapıları sonuna kadar açılmış ve içindekiler etrafa saçılmıştı.

   Jared,her zamanki gibi en önde ilerliyordu.Siyah gür saçları rüzgarda salınıyor,koyu kahverengi gözleri otobüsleri inceliyordu.Sonra bir an arkadaşlarına döndü ve :

 -'' Etrafı arayıp ,telefon,bilgisayar,işe yarar her şeyi getirin '' dedi.

 Jared'in emrini alan diğerleri,her yana dağıldılar.Evana yakınlardaki süs eşyaları stan bir dükkana girdi.Her yer çeşitli süs eşyalarıyla ve maskelerle doluydu.Ama işe yarar bir şey bulamamıştı.Wes,Lucina ve Jared ise otobüsleri kontrol ediyorlardı.Ancak bir yığın döküntü haricinde bir şey bulamadılar.Ancak herkes bir yerlerdeyken birden bir ses duydular.Bağıran Carl'dı:

 -Burada eski tip bir telefon var!

 diye bağırıyordu.Herkes Carl'ın girdiği o küçük gemici evine girdi.Oda o kadar karışıktı ki aradığın bir şeyi bulabilmek için saatlerini harcaman gerekirdi.

   Her yer büyüklü-küçüklü gemilerl doluydu.Odanın ortasına ise gemi parçaları  koyulmuştu.Bunlar süsü yapımı için kullanılan gemilerdendi.Carl,elinde tuttuğu uzun tuşlu aleti öne doğtu uzattı.Wes eline alıp incelemeye başladı.Sonra:

 -Bu 70'lerde kullanılan telefonlara benziyor.Uzun telini çekip numaralarını tuşluyorsunuz.Sonra kısacık konuşabiliyorsunuz...

  Dediği gibi teli çekip iyice gerdi.Uzun-kırmızı tuşa bastığı anda telefon cızırtılar çıkarmaya başladı.Ancak fazla sürmedi.Telefon tkrar kapandı.Yine de bu çalıştığının bir göstergesiydi.Bu arada içeriye telaşla Maggie girdi.Elide bir kredi kart tutuyordu.Kredi kartı cebine koyarak konuşmaya başladı:

 -''Anıtın çaprazınd bir telefon kulübesi var,ama o da bizim telefonlarımız gibi çalışmıyor.'' Zac,

-Bilgisayar ve tüm eni aletler de öyle...Hiçbiri çalışmıyor..

  deyip kapıdan içeriye girdi.Herkes küçük gemici dükkanına toplanmıştı.Akıllarda hep aynı soru vardı:

 -Burada neler dönüyor

  Ancak daha yanıtı bulamadan endişe sarmıştı onları.Bu yolculuğa çıktıklarından beri gizli bir lanet peşlerini bırakmıyor gibiydi.Birden  her yeri su yosunları kaplıyor,insanlar birden ortadan kayboluyor ve bir kasabada esir kalıyorlardı.Bunların hiçbiri bir tesadüf olamazdı.

  Ancak birden bire heryeri karanlı kaplayınca içlerindeki korku dışarıya vurdu.Etrafı derin bir karanlık kaplamıştı.Güneş yoktu artık,yerine karanlık bulutlar vardı.Etrafı yanmakta olan sokak lambaları ve evlerin ışıkları aydınlatıyordu.

   Ancak birden bire Evana,çığlık attı.Derin ve hisli bir çığlıktı.Lucina,öne doğru atıldı ve bağırdı.Aynı anda diğerleri de oraya doğru koştular.Ancak hiçbiri Evana'yı bulamadı.Kadın bir anda yok olmuştu.Carl,ileriye atıldı ve bağırdı:

  -Evana!....Neredesin...

 Hep bir ağızdan bağırdılar.Kadın bir çığlıktan sonra yok olmuştu.Bağırmaları, ormandan gelen bir kükreme bozdu.Ardı ardına çıkan kükremeler bir hayvan sesinden çok daha gürdü.Ve giderek yaklaşıyordu.Bu her neyse hırçın ve aç olduğu belliydi.

   Jared,hemen diğerlerini bir arada topladı.Herkes aynı şeyi düşünüyordu.Kesik kesik konuşmaya çalıştı:

 -'' Hemen otobüslere koşun!Acele edin.! ''

 Herkes bir anda otobüslere koştu.Jared arkadan gelip kapıları kapattı ve yanlarına uzandı.Dakikalar sonra karanlığı yakından gelen kükremeler ve kırmızı gözler bozdu.Hırıltılar çıkarıyor ve meydanı kaplıyorlardı.Lucina ince bir çığlık kopardı.O anda  yaratıklar onların bulunduğu otobuse döndüler.Wes,,genç kadının ağzını kapattı ve:

  -Sessiz ol!  dedi.

 Ama artık çok geçti.Yaratıklar onları fark etmişti bile.Saniyeler sonra kapıya yaklaşmış,kpıyı tırmalıyorlardı.Çığlılar atarak kapıyı kırmaya çalışıyorlardı.

  İçeridekiler kapıdan en uzak bölüme kaydılar.Birbirlerine iyice yaklaşıp içleriden dua etmeye başladılar.Ancak bu uzun sürmedi.Kapı büyük bir gürültüyle kırıldı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 03, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayaletli Gecenin ÖlüleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin