1 Hafta Önce

54 2 0
                                    

             Vote ve Yorumlarınıza göre devam  edeceğim...Nsıl olduğunu yazın lütfen...

                                                                        1 Hafta Önce

   -Ah! Daha kaç saat gideceğiz....bu pis koku giderek artıyor..Dayanabileceğimi sanmıyorum...

   -Sızlanmayı bırak artık Maggie,Buraya gelmeyi sen istedin..Bizde seni karavana aldık..İstemezsen inebilirsin...Ama eğer kalmak istiyorsan biraz sessiz ol!

  Zec,Maggie'ye karşı sert davranmıştı.Ama artık daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı.Bu kadın o kadar çok konuşuyordu ki insanı yıldırıyordu...

  Maggie homurdanarak arkadaki yatakların birinin üzerine uzandı.Kısa bir süre sonra karavanda motorun sesinden başka ses duyulmaz olmuştu.Zec,karavanı sürüyor,Lucina haritadan ''Gambinnai'' yi bulmaya çalışıyordu.Wes ile Jared ise Portekizden aldıkları kart oyununu oynuyorlardı.Yolda Gambinnai ya gitmek için aralarına katılan -otostop çekip son anda karavana atlayan- Maggie yatmaktan sıkılmış olacakki yemek yapmakla uğraşan Evana'ya yardım etmeye başladı.Carl,yatakta uzanıyordu.Ellerini başının altına kıstırmış rahat bir pozisyonda uyuyordu.Kulağında ise kulaklıkları vardı.Kısık sesle müzik dinliyordu.Ailesi 30 yıl önce fakirlikten ülkelerinden kaçıp Portekize sığınmıştı.Babası bir firmada çalışırken kovulunca iyice fakir düşüp yeni doğan oğullarını evlatlık vermişlerdi.Üvey ailesi bunu ondan hiçbir zaman saklamamış,ona hep iyi davranmışlardı.Carl 20 yaşına basınca karavandaki arkadaşlarıyla dünyayı dolaşma bahanesi ile evden ayrıldı ve bir daha dönmedi...Hala burada diğer arkadaşları ile dünyayı geziyor ve kendini iyi hissetmeye çalışıyordu.

   Bu arada mutfaktan enfes kokular gelmeye başlamıştı.Evana masayı hazırlıyordu.Bir yandan da yemeğe gelmeleri için onları çağırıyordu.Yemekte herkes sessizce yemeğini yer,isteyen ise yemezdi...Zorlama yoktu.

   Zec,arabayı yol kenarına park etti.Yolun diğer yakasında atlas okyanusu pırıl pırıl  parlıyordu.Sanki bir an sonra herşeyi yutacakmış gibi bir hali vardı...

 Lucina büyük bir özenle haritayı kapatıp karavanın arkasındaki katlanır masaya oturdu.Kısa süre sonra tüm ekip toplandı ve yemeklerini yemeye başladılar.Marketten aldıkları tavuğu sos ile harmanlayıp fırına atmıştı.Yanına salata ve Cola vardı.Hemen yemeklerini yemeye başladılar. Yemek o kadar lezzetliydi ki sanki konuşunca yemeklerin tadı kaçacakmış gibi,kimse tek kelime etmedi.Ama Evana içten içe kendisiyle gurur duyuyordu.Yemek yapmayı küçüklüğünden beri biliyordu.Bunda babasının aşçı olmasının rolü büyüktü...

  Yemekten sonra Evana ve Lucina bulaşıkları yıkamak için mutfağa gittiler.Zec,motoru çalıştırmak için ön tarafa geçti.Anahtarı çevirdi.Ama araba bir türlü çalışmadı.En sonunda kapıyı açıp dışarı çıktı.Tekerlekleri kontol etti.Tekerleklerde çamur izi birikip kurumuştu.Patlamamıştı.Arabanın etrafında bir tur attı.Motoru kontrol etmek için kaportayı açtı ve  o anda motoru kaplayan şeyi gördü.Motorun üstünü ve yağ deposunu su yosunları kaplamıştı.O kadar kötü kokuyordu ki yanına bile yaklaşamadı.O anda karavandan tiz bir çığlık duyuldu.Bu bir kadın çığlığıydı.Kapağı kapatıp hemen içeri koştu.Herkes mutfağa yönelmişti.Mutfak küçük bir yerdi.Küçük bir kapıyla ayrılıyordu.İçeride küçük bir buzdolabı,katlanabilir bir masa,sandalyeler,fırın ve dolaplar vardı...

   Mutfak lavabosu su yosunlarıyla doluydu.Her yer yosun ve deniz kokuyordu.Kadınlar eldiven takıp yosunları çöpe atıyorlardı.Zec,içeri girdi ve yosunları görünce şaşkınlığını gizleyemedi:

 -Motorda da o şeylerden vardı.

 Wes:

 -Tuvalet de ağzına kadar dolu.Galiba bir süre kullanmasak iyi olacak.  dedi.Kimse bu olanlara bir anlam veremiyordu.Arabaları çalışmıyordu.Birden bire heryeri su yosunları kaplamıştı.Hemde 15 dakika bile olmadan...Sessizliği karavanın gıcırtısı bozdu.Wes kapıyı itip dışarı çıktı.Burnundan soluyordu.Yüz hatları iyice gerginleşmiş,yanakları kızarmıştı.Arabanın etrafında bir süre dolaştı.Ama yolda en  ufak ibr ize bile rastlamadı.Kısa sarı saçları uzamaya başladığından görmesini engelliyordu.Eliyle alnındaki saçları itti ve denize doğru baktı.Deniz masmavi ve berraktı.O yosunların nasıl geldiklerini düşünmeye başladı.Ama ne kadar düşünse de akılna mantıklı bir şey gelmiyordu.Yolda tek bir iz yoktu.Bu da onun hayal gücünü zorluyordu.Bu sırada karavanın kapısının açıldığını duydu.Gelen Lucina'ydı.

 -'Ne düşünüyorsun ? ' dedi.Bunu isteksizce söylemişti.Lucina:

 -'İçeride karar veriyorlar.' dedi.Wes Lucinaya döndü ve:

 -Neye karar veriyorlar ?

 -En mantıklısı yakınlardaki kasabaya gidip yardım istemek olduğunu düşünüyorlar.Araba tamir olana kadar bir süre orada kalırız...Sonra yola devam ederiz.

 -Evet..mantıklı...

 Wes,genç kadına baktığında onunda denize baktığını gördü.Ama onun gözleri umutsuzca bakmıyordu.Belkide onun kadar korkmuyordu,ya da bu olanları şanssızlık olduğunu düşünüyordu.Kadının mavi gözleri güneşte ışıl ışıl parlıyordu,saçları kısa kesilmişti.Omuzlarına kadar geliyordu.Son zamanlarda hastalıkta zayıflamış ve yüzü çökmüştü.Buna rağmen çok güzel ve çekiciydi.Durgun ve güçlü bir kadındı.Wes bir süre onu seyretti.Önceden onunla hiç ilgilenmemişti.Çünkü başlarda çok suskundu.Ama şimdi kadının ne kadar güçlü ve iyi biri olduğunu görüyordu ve ona karşı bir yakınlık besliyordu.Bir süre sonra Lucina ona baktı ve Wes hemen gözlerini denize çevirdi.Güneş iyice yükselmiş ve her yanı yakmaya başlamıştı.

 Onlar derin düşüncelere dalmışlarken yanlarına Zec ve Evana geldi.Evana eline küçük bir çanta almış sığdırabildiği , önemli ihtiyaçları koymuştu.Yan ceplerine de bisküvi,gofret türü şeylerden almıştı.Lucina eşyalarını toplamak için içeriye girdi.İçeridekiler eşyalarını yerleştiriyorlardı.Maggie,bavulunu henüz açmadığından eşyaları hazırdı.Bavulunu alıp dışarı çıktı.Zec ve Wes'te içeriye girdi.Kısa süre sonra herkes hazırdı.Yarım saatlik yol sonrasında, Axwell kasabasına varmış olacaklardı.Ağır ağır adımlarla yürümeye başladılar.Güneş arkalarından batarken son umutla yürüyorlardı....

Hayaletli Gecenin ÖlüleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin