one

1.1K 109 300
                                    

Niall Horan

Göz kapaklarım ağır ağır açılırken, acıyla inledim. Parmak uçlarımı şakaklarıma bastırırken, gözlerimi kırpıştırıyordum. Uyanmamı bekleyen bir orkestra ayaklanmış, kafamın içini hırpalıyor gibi hissediyordum.

Gözlerimi sıkıca kapatıp tekrar açarken, karşımda duran, bir duvarı boydan boya örtmüş gardropla bakışıyordum. Başımın ağrısından gözlerimi kısarken, parmak uçlarımla şakaklarıma bastırıyor ve karşımdaki dolaba bakmaya devam ediyordum.

Ağırlığımı verdiğim sol kolum uyuşmaya başladığında kendimi sarsmamaya çalışarak sırt üstü döndüm. Kafamı iyice yastığa bastırırken, yatağın karşısında duran televizyona baktım ve derin bir iç çektim.

Sonunda gördüklerimi algılayabildiğimde hızla doğruldum. Burası benim odam değildi! Ani hareketim sayesinde baş ağrım şiddetlendiğinde, sessizce inleyerek gözlerimi kırpıştırdım.

Kafam o kadar doluydu ki, tek hatırladığım dün gece Louis ve Zayn ile bir ödül törenine gittiğimiz, ardından bir partiye geçtiğimizdi. Yüksek ihtimalle ben içkiyi fazla kaçırmaya başladığımda Louis ve Zayn ile bir otele gelmiştik.

Derin bir nefes aldım ve üzerimi örten beyaz pikeyi kaldırarak sağ tarafa bıraktım. Gözlerimi ovuştururken, bir an önce aşağıya inip kahvaltı yapmam gerektiğini düşünüyordum. Kendime gelmem gerekiyordu. Başım ağrıdan çatlıyordu ve kendimi gereksiz bir şekilde yorgun hissediyordum.

Ellerimi gözlerimden ayırdıktan sonra avuç içlerimi yatağa bastırdım ve kafamı geriye atarak esnedim. Ardından sol elimi saçlarıma attım ve saç diplerimi kaşıdım.

Ayağa kalkmak için ayaklarımı yataktan sarkıttığım sırada fark ettiğim gerçek bir tokat gibi suratıma çarpmıştı.

Gözlerim fal taşı gibi açılırken, gözlerimi organımdan ayırdım ve "Hayır," diyebildim. "Olamaz."

Ben, Niall James Horan, hiç bilmediğim bir yerde, çırılçıplak uyanmıştım.

Beyaz pikeyi hızla kendime çektikten sonra arkamı döndüğümde gördüğüm şey ikinci bir şok etkisi yaratırken, "Aman tanrım!" diyebildim.

Yatakta mışıl mışıl uyuyan ve gayet (!) çıplak, kumral çocuğa hiddetle bakarken pikeyi bu kez kendi üzerimden ona doğru atmıştım. Daha sonra ne yaptığımı kavramış ve pikeyi biraz daha kendime doğru çekerek ikimizin üzerini de örtmüştüm.

"Hassiktir," diyebildim.

Dudağımı dişlerken olanları hatırlamaya çalışıyordum ama kahretsin ki, partiye geçtikten sonra olan hiçbir şeyi hatırlamıyordum.

Gözlerimi sıkıca kapatırken şakaklarımı ovuşturuyor ve düşünüyordum. Ne yapmalıydım? Yanımdaki çocuğu uyandırmalı mıydım?

Uh, hayır...

Hızla pikeyi üzerimden atarken ayağa kalktım ve çevreme bakınmaya başladım. Yataktaki çocuk bir şeyler mırıldanarak arkasını döndüğünde, pikenin açıkta bıraktığı sırtını görmüş ve dudaklarımı dişlemiştim.

Siktir, buradan hemen gitmem gerekiyordu.

Etraf o kadar dağınıktı ki, kıyafetlerimi bulamamış ve bir umutla hızla dolabı aralamıştım. Dolaptan birkaç parça giysi çıkardıktan sonra aceleyle üzerimi giyinmeye başladım.

Pantolonumu ayaklarımdan geçirmeye çalışırken sırtımı dolaba çarpmış ve inlememek için kendimi zor tutmuştum. Tişörtü giyindikten sonra hızla etrafa bakındım ve sinirle dişlerimi sıktım.

niall spotted leaving shawn's houseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin