Niall Horan
Shawn'la son buluşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti ve bu süreç içerisinde onun evinde buluşup durmuştuk. Benim evimde yaşayan dört tırşik daha olduğu için onun buraya gelmesi pek mümkün olmuyordu.
"Camilla ile şarkınız nasıl gidiyor peki?"
Salatalığı ağzıma atarken sorduğumda telefonu kulağım ve omzum arasına sıkıştırmış ve sol elimde tuttuğum tabağı masaya koymuştum.
"İyi gidiyor ama promo için yeni bir şeyler gelecek gibi gözüküyor."
"Camilla ile mi? Yapma, cidden mi? O senin en yakın dostun!"
Shawn'ın aldığı derin nefes kulağıma ulaşırken, "Öyle," diye mırıldandı. "Bir yandan da şarkının dinlenmesi gerekiyor tabii."
"Hmhm, Hailey ile olacağına Camilla ile mi olsun diyorsun?"
"Öyle bir şey demedim."
Kıkırdadığımızda, bu konular hakkında şaka yapabiliyor oluşumuzdan daha acınası bir şey olmadığını fark etmiştim. Shawn ile görüşüyorduk, bazen kendimizi öpüşürken falan buluyorduk ama aramızdaki şeyin halâ tam olarak bir adı yoktu.
Shiall hayran sayfaları çok fazla artmıştı ve hayranlarım Hailee'ye inanılmaz nefret duyuyordu. Hailee gerçekten iyi birisiydi. Aynı zamanda eski sevgilisiyle tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Bugün Hailee ile dışarı çıkacağım," diye mırıldandım elimi sakalımda gezdirirken. Sanırım bu 'sakal' olayları bitene kadar kesmeyecektim.
"Ben de Camilla ile dışarı çıkacağım."
"Hailey nasıl bitecek?"
"Aklın almaz." Shawn kıkırdadı.
Hoparlörü açarken telefonu masaya koydum ve çatalı elime aldım. Çatalı, tabağın içine daldırırken "Aklım son zamanlarda yaşanan hiçbir şeyi almıyor zaten," diye mırıldandım. Domatesi ağzıma atarken Shawn'ın, "Hailey ve Justin evlenecek," dediğini duydum.
Boğazıma takılan domates parçasını yutmaya çalışırken, "Affedersin?" diye bağırdım. "Anlamadım, öylece mi?"
"Aynen öyle." Kıkırdadığında, "Daha dün yayınlanan sarılma fotoğraflarınızdan sonra mı?"
"Tarihleri bile hazır."
"Vay amına koyayım." Önümdeki su dolu bardağa uzanırken gözlerimi kıstım. "Milleti aptal yerine koyuyorlar." Suyu içmeye başladığımda, "Herkes buna alıştı," dediğini duydum ve kaşlarımı kaldırdım. Bardağı masaya bırakırken, "Ne hayat ama!" diye söylendim.
Kıkırdadı. "Hiç sorma."
Telefonu kendimden uzaklaştırırken, "Zee?" diye seslendim içeriye doğru. Yanıt alamadığımda, "Hey Shawn," diye bağırdım. "Kapatsam sorun olur mu? Zayn'e bakmam ve ortalığı toparlamam gerekiyor."
"Elbette sorun olmaz. Hoşça kal, mesajlaşırız."
Telefonu kapattığımızda derin bir nefes aldım ve sağ elimdeki telefonu sol elime vurdum. Omuzlarımı dikleştirdikten sonra içeri doğru yürümeye başladım.
"Zen?"
Koltuğa cenin pozisyonunda uzanmış ve battaniyeyi kafasına kadar çekmiş arkadaşımı gördüğümde kaşlarımı çattım. "Zain?" Yanıt alamadığımda battaniyeyi üzerinden çekiştirdim. "Yapma, Niall!"
Adeta kükrediğinde ellerimi teslim olurcasına kaldırdım. "Konuş benimle, Zee. Seni böyle görmek istemiyorum."
Göz ucuyla bana baktı ve yanaklarını şişirerek doğruldu. Gözleri şişmişti. "Sorun Liam mı?"
"Sorun, her şey Niall." Ellerini havaya kaldırarak konuşmaya başladı. "Sorun tüm bu olanlar. Sorun: Bear, Liam ve benim ilişkim, Gigi, Cheryl, sorun her şey." Gözleri doldu. "Sadece artık çok yoruldum, Niall. İstediğim bir hayatı yaşayamamaktan, istediğim kişiyle rahatça el ele tutuşamamaktan, sevdiğim adamın bir çocukla ve bir kadınla mutlu aile tablosu çizmesinden... Yoruldum, anlıyor musun? Bazen, acaba gerçekten kendi yolumuzu mu çizmeliyiz diye düşünmeden duramıyorum. Ayrı, ayrı."
Gözlerinden bir damla yaş süzüldüğünde gözlerimin yandığını hissettim. Onun ağlamasına dayanamazdım. Yavaşça koltuğun ucuna oturdum ve ellerini tuttum. "Zayn, her şeyin çok zor olduğunu biliyorum. Şu ana kadar nasıl her şeyin üstesinden birlikte geldiysek, yine öyle yapacağız. Biraz daha dayanmamız gerekiyor."
"On yıldır dayandığım gibi mi, Ni?" Alayla kıkırdadı. "Belki de bizim ilişkimiz, Louis ve Harry'ninki kadar güçlü değildir, Niall. Belki de yalnızca kabullenmek gerekiyordur."
Ne diyeceğimi bilemedim. Birkaç kez dudaklarımı aralasam da geri kapatıp susmuştum. Sonunda, "Her ikinizin de yanındayım," diyebildim.
"Ne?" Zayn'in gözbebekleri büyürken kalbim heyecanla çarpmaya başladı ve hızla kafamızı kaldırdık. Açık sokak kapısının önünde dikilen Liam, kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Tanrım, ne zaman gelmişti bu herif?
"Güçlü değiliz ve belki de yollarımızı ayırmalıyız, öyle mi Zayn?" Alayla güldü. "Keşke bunu Niall'dan önce ben bilseydim."
Hızla kapıyı çarparak çıktığında, Zayn dudaklarını dişleyerek bana döndü ve ellerini dizlerine sardı. Kafasını dizlerine eğip ağlamaya başladığında tek yaptığım öylece bakmaktı.
♡
Merhaba! Umarım özlemişsinizdir, ben çok özledim. Napolyon para para para demiş, ben de drama drama drama diyorum ;) Umarım hayal kırıklığına uğramamışsınızdır, o kadar bekledik bu bölümü mü yazdın falan diye.. Ühü. Seviliyorsunuz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
niall spotted leaving shawn's house
Fanfictionshawn ve niall birbirinden habersiz iki sanatçı fakat bir gün aynı yatakta uyanıyorlar. tüm hakları saklıdır. 030619