Bölüm 6

7.3K 568 135
                                    

Kesme şekerlerim baş parmaklarınız yıldıza değiverir mi acaba?? İyi okumalar♡
-
"Nereye gittiğini sanıyorsun?" Dedi Escanor. Kalbim ağzımda atarken, bu saatte neden uyanık olduğunu anlamamıştım. Gözlüklerini aşağıya indirip kelimeleri bastıra bastıra konuştu,"Nereye gidiyorsun?"

Bir şey demek zorunda mıydım ki? Evet değildim fakat tam olarak nasıl birisi bilmiyordum. Gözlerinin içine baktım, ona güvenebilir miydim?

"Sana güvenebilir miyim?" Diye fısıldadım. Başını onaylar anlamda salladı.

"Annem Elizabeth, beni kütüphaneye çağırdı... Bir şeyler konuşacakmış."

Ben bunları derken Escanor birkaç adımla önümdeki kapıya geçti,"Bir şartım var." Dedi, "Ne anlatırsa bana anlatıcaksın yoksa seni salmam."

Gözlerinin içine baktım. Buna söz veremezdim ama odanın kapısından da geçmem gerekiyordu. Bir süre bekledim, dediğinde ciddiydi.

"Çekil." Dedim fakat yolumdan çekilmedi.

"En az senin kadar her şeyi merak ediyorum ve Leydi Elizabeth bence sana bir şeyler anlatmaya meraklı." Dedi. Sinirlerim oynuyordu, ona annemin bana ne anlatacağını anlatamazdım. Çünkü sadece beni çağırmıştı ve daha ne anlatacağını bile bilmiyordum.

Dikkat dağıtmalıydım... O yüzden aklıma gelen ilk şeyi denedim.

Birkaç adımla Escanor'a yaklaştım,"Biliyor musun?" Diye fısıldadım kulağına yaklaşarak,"16 yaşımda olmama rağmen çok çekicisin ve bence..." yutkundum, bu yaptığım çılgınlıktı,"Ve bence biraz birlikte olabiliriz... Anlarsın ya başbaşa... Sadece." biraz daha yaklaştım, nefesim tenine değiyordu,"Sadece çekilmen lazım"

Gözlerimin içine çok dikkatle bakıyordu. Gözleri çok güzeldi, parmaklarımı yanaklarına değdirdim, yutkundu.

Dünyada izlediğim filmlere teşekkür ederim.

"Eee?" Dedim, çok çok az daha yaklaşarak, "Ne diyorsun?"

Dudaklarımızın arasında 1 parmak mesafesi bile yoktu hatta kalp atışlarını hissettiğime yemin bile edebilirdim. Bu yaptığım çok kötü bir şeydi ama gitmem lazımdı.

"Şey ben... Merlin... Be-ben." Derken onun kolundan tutup kenara ittim. Normalde olsa bunu asla başaramazdım fakat aklı dağıldığı için yere atmaya başarmıştım.

Kapıyı açarken konuştum,"Bunun için sonra özür dileyeceğim."

Kapıyı kapatırken gördüğüm son şey Escanor'un şaşkın gözleriydi. Vicdan azabı duya duya sessizce koridorda yürümeye başladım. Bunu, böyle bir şeyi yaptığıma hala inanamıyordum. Belki duyduğum Escanor'un değil benim korkudan atan kalp atışlarımdı. Hiç bilmiyordum orasını fakat bildiğim tek bir şey vardı o da kütüphaneye yaklaştıkça anneme sarılma isteğimin artmasıydı.

Merdivenlerden inerken sağıma soluma dikkatlice bakıyordum. Odadan çıkma yasağıyla ilgili hiçbir şey denmemişti evet ama bence mesafeli olmamız gereken öğretmenlerimizle gece 12'de buluşmak yasak olmalıydı. Yakalanırsak başımız derde girerdi, en azından ben öyle düşünüyordum.

Uzun yuvarlak holde yürüyüp, diğer merdivene vardım. Bu sefer adımlarım daha hızlıydı, zaten yeterince geç kalmıştım.

Merdivenlerden inip kütüphanenin kapısının önüne gelince, büyük bir nefes alarak kütüphane kapısını açtım ve içeriye girdim.

Tabii ki diğer her yer gibi burası da acayip büyüktü. Filmlerde gördüğümüz büyük kütüphanelerden bile çok kitap vardı. Içeriye doğru bir adım attım, büyülenmiştim. Bilmediğimiz ne kadar çok şey var diye düşündüm. Çok fazla şey...

İZ #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin